Mevlâ’yı zikreyler
Yağmur yağar coşar çağlar,
Seller Mevlâ’yı zikreyler,
Aşk ile söyleyip ağlar,
Diller Mevlâ’yı zikreyler.
Düşünürüm derin derin,
Sahibi göklerin yerin,
Seher vakti eser serin,
Yeller Mevlâ’yı zikreyler.
Kuşlar havalanıp uçar,
Etrafına neşe saçar,
Has bahçeye sofra açar,
Güller Mevlâ’yı zikreyler.
Yollar geçer uzun ince.
Su akar kar eriyince.
Mor giyinmiş yüce yüce.
Dağlar, Mevlâ’yı zikreyler.
Yeşil kurbağalar öter,
Etrafında otlar biter,
Canlar yüzer kulaç atar,
Göller Mevlâ’yı zikreyler.
Ağaçsız ovalar sessiz,
Gelen geçen yoktur ıssız,
Kumlara bürünmüş susuz,
Çöller Mevlâ’yı zikreyler.
Selvi boylu zarif berrak,
Korur onu kara toprak,
Domur açar bürür yaprak,
Dallar Mevlâ’yı zikreyler.
Kaya der ki gelmiş geçmiş,
Fâni dünya kucak açmış,
Kimi konup kimi göçmüş,
Kullar Mevlâ’yı zikreyler.
Osman KAYA
***
Bunca yıl
İstikamet üzere gitti bunca yıl,
Yeis tuzağına düşüp olma gafil,
Dalgalara kapılıp uzak kalır sahil,
Sonra ahirette kalırsın sersefil,
Çoklar gelip geçtiler bu yoldan,
Meşakkat gelir bazen her koldan,
Musîbete düşmeyen bilmez halden,
Bazen sabır lezzetlidir baldan.
Bir gaye maksat için dünyaya geliş,
Bunca arzu istekler neden verilmiş?
Binlerce nimetler önüne serilmiş,
Bu hayattan sonra elbet var diriliş,
Bir hedefe doğru bu seyru sefer,
Hayat gemisinde herkes nefer,
Gayret sarf edilip dökülmezse ter,
Vücut bulmaz değer taşımaz eser
kimiler debdebe içinde olur vezir,
Kimi serkeşlikten perişan rezil,
Kitap ve suhuflar kime olmuş nazil,
Salihlere ahiret yurdu güzel menzil,
Hasan Yeşilkaya
***
Havva’dan mektup var
Ben bir Havva’yım yoldaşımdır Âdem
Rabbim Allah’tır, kitabımdır Kur’ân-ı Kerîm,
Kâbe evimdir, Muhammed (asm) Peygamberim.
Mekânım dünyadır, arzum cennet benim...
Bir toprakmışım can olmuşum Âdem’den,
Bir iblis yüzünden mahrum olmuşum cennetten,
Üzüntüm cennet değil, ayrı kalmak Rabbimden...
Mekânım dünyadır ruhum Rahmanda benim...
Evlâtlarım vardır, bir çift göz nuru,
Rabbim nasip etsin onlara Peygamber nuru
İblis eman vermez, kesmez umudu...
Mekânım dünyadır, ruhum darda benim.
Kabil aldanmış, uymuş iblise,
Habil can vermiş kardeş elinde,
Adem yıkılmış, canımız yanmış,
Mekânım dünyadır, iblis düşmanımdır benim.
Ben bir Havva’yım dünya evimde,
Sözüm herkesten önce nefsime
Uymayalım aman hain iblise,
İblis düşman etti Kâbil’i Habil’e.
Zehra Yaşar
***
Nurlu hizmetin eri
Kur’ân’dan mülhemdir yazılan Nurlar
Haşire bir ispat delil bu Nurlar
Nice genç dimağlar necat bulurlar
Nurlu hizmetin eri, ayağa kalk, ileri!
Satırda kalmamalı elbet bu Nurlar
Sadırdan anlaşılmaz garip olurlar
Perde değil ayine olur Nurcular
Nurlu hizmetin eri, ayağa kalk, ileri!
Keyfiyet nefise olmaz teselli,
Milletin imanı Nurcunun derdi
Yaptığın bu hizmet peygamber emri
Nurlu hizmetin eri, ayağa kalk, ileri!
Rahatsız olacak menhus fikirler,
Onları huzursuz eder bu sözler,
Şeytanlar hep senin yatmanı gözler
Nurlu hizmetin eri, ayağa kalk, ileri!
Keyfiyet olur mu tembele kılıf,
Dertliler bekliyor hep sınıf sınıf,
Lem’aları onlara teselli bilip
Nurlu hizmetin eri, ayağa kalk, ileri!
Kalkamazsan zulüm teşeddüd eder,
Gençlerin onunla tedenni eder,
O gençler Nurlardan teselli bekler,
Nurlu hizmetin eri ayağa kalk, ileri!
Yavrunun gözüne bak benim için
Nurculuk dediğin hep onun için
Dâvânda çürü, öl hak senin işin
Nurlu hizmetin eri, ayağa kalk, ileri!
Çelme takmak ister hep birileri,
İstifade ediyor bak nesilleri,
Geçti zemheri kışın hazin günleri,
Nurlu hizmetin eri, ayağa kalk, ileri!
Galibane dönemin biz talebeleri,
Mağlûbane O neslin muallimleri,
O mağlûp nesile olsun teselli,
Nurlu hizmetin eri ayağa kalk, ileri!
Üstad’ın sadık ilk talebeleri,
Kimisi evliya kimi fedai,
Bugün olsalardı sana derlerdi,
Nurlu hizmetin eri ayağa kalk, ileri!
Münir Şahin Ağaryılmaz
***
U Y A N !
İçime düşen ateşin etrafını sardı perdeler,
Kimi neşe verir, kimisi gaflet halimi gizler,
Kör eder yangına karşı, sanarsın bahar,
Uyan ey kalp, içinde zindanlar var.
Gizler kendini ta son nefese kadar sinsi,
Uyanırsın, ama geç olur rüya çoktan bitti,
Dinle ey kalp, dinle asrın tesellilerini,
Diyor, deme zaman değişti çünkü ölüm değişmedi.
Kulak versin bu sese o gafil kafan,
Dünya aşkı yerine nur aşkına yan,
Lâyık ol rahmete, Rabbine dayan,
Uyan ey kalbim, gafletten, uyan...
Hangi kuvvet sana bu güveni verdi,
Baki misin ki nefsim, nedir bu zevk derdi?
Taşıyorsun beni diplere enaniyetinle,
Yaklaştırma daha fazla gafletinle cehenneme.
İnkılâp etsin bu gafil kalp lâyıkına.
Huzur gelsin, dönsün puslu kış, bahara.
Nur işlesin derinlere sonra kat kat.
Şükrünü ettikçe silinmesin, gelecek rahat,
sen rahat.
Sabır ve tevekkül iki silâhtır demiş kullan.
Yeter ki uyan ey kalbim, artık uyan
Osman Arda BİLİK