Çocuk değil küçüktük
Biz çocukken mutluyduk,
Tertemiz dünyamız vardı.
Köyde ıssız ahşap evimiz,
Dört mevsim yemeğimizde lahana
Yoğurt ve armut pekmezi...
Çikolatamız oyuncaklarımız yoktu,
Yosundan evler yapardık taşlara.
İki saat sürerdi okul yolumuz,
Büyükler öncüydü emanetlerine.
Alışmıştık belimize gelen kara.
Haraç almadan geçirmezdi bizi,
Komşumuzun aç köpekleri.
Ekmek yoksa ağaca çıkar
Gitmelerini beklerdik çaresiz.
Herkes odun getirirdi çantasında,
Sobayı kendimiz yakardık biz.
Kara lastikti ayakkabılarımız
Yırtılınca dikerdik kendimiz.
Siyahtı yamalı önlüğümüz
Beş sene giyerdik güle güle.
Her gün elektrikler giderdi,
Gaz lambasına fitil takar
Sofrada ders yapardık.
Okul bitince tatilimizdi bizim
Ot biçme, harman alma, imece...
Sürüye giderdik azığımızı alıp
Çit örer kışa odun toplardık...
Büyüktü işlerimiz küçük değildik.
Bizim Gırık’ta kimse çocuk değildi
Sadece yaşımız küçüktü.
Süleyman Veysel OKUR
* * *
Allah’ım!..
Günahlar dilimi tuttu
Emrine itaatsizliğim
Şiddetli gafletim
Sesimi kıstı..
Rahmet kapını çalıyorum,
Kapını bana aç
Affet bağışla..
Herşeyin dizgini elinde olan
Her şeyin anahtarı yanında olan
Allah’ım!
Günahlarımızı bağışla
Senin her şeye gücün yeter
Sensin kâinatın sahibi
Bu aciz kullarını
Affet bağışla..
Allah’ım!..
Senden ayrı yaşamaktan
Bayağı arzularımdan
Senin celâlin izzetine
İzzetin celâline
Saltanatın kudretine
Kudretinin saltanatına sığınırım
Affet bağışla..
Celal YALÇIN
* * *
Tuzak
Nefis ve şeytan sana her zaman kurar tuzak.
Örümcek ağı gibi zayıftır dikkatle bak.
Elden geldiği kadar bunlardan durun uzak,
Mihenge vurur isen gerçeği edersin fark.
Uzaklaştırır seni adaletten ve haktan,
Uzak tutmak istiyor seni Cenâb-ı Hak’tan,
İman nuru gösterir tehlikeyi uzaktan,
Tahkik-i iman ile kurtulursun tuzaktan.
Cazip hale getirir masiyeti her zaman,
Ona kapılır isek halimiz olur yaman,
Desise-i şeytandan demeliyiz el aman,
İstiaze ediniz diyor İlâhî ferman.
İnsana kusurunu ettirmiyor itiraf,
Yanlışı doğru diye yapar batıla taraf,
Lümme-i şeytaniden üfler çok lâf ü güzaf,
Düşersen tuzağına Rabbim etsin seni af.
Demagoji yaparak teşvik eder günaha,
Riyaya sevk ederek sokuyor hubbu caha,
Baş aşağı düşürür kalkamazsın bir daha,
Onun şerrinden sığın Rahim olan Allah’a.
Ye’se düşürüp atar zindan-ı atalete,
Bitaraf düşündürüp sevk eder dalâlete,
Dâvetiye çıkarır her türlü felâkete,
Kur’ân kalesine gir işte sana reçete.
Şeytanın tuzakları tükenmez hiçbir zaman,
Daima dikkatli ol, gaflete düşme aman,
Bu cihad-ı manevî çok ciddî bir imtihan,
Takva kalesine gir halin olmasın duman.
Şeytan arkadaş arar cehennemde kendine,
Türlü desiselerle tuzak kırar mü’mine,
Tahkik-i iman esas olmalı elbet yine,
Necat istersen eğer sarıl Din-i Mübine.
Mehmet KOVANCI
* * *
Yeni Asya
Yazarlarıyla takdir toplayan,
Er meydanlarında yılmadan yazan.
Ne kadar öğünsek sizin bitmez azminiz
İnşaallah duâmıza dahilsin YENİ ASYA.
Issız dağların başında olsan da bulurum seni
Rabbim sizleri korusun fitnelerin şerrinden .
Kırk altı yıldır bu kardeşin okuyor seni.
Asyam ömrüm boyunca unutmam asla seni.
Lâleler, sünbüller elbet açacak bir gün.
Tartamaz parayla hiçbir kuvvet sizi.
Irgat mı sanıyorlar acaba bizi.
Ne korkağım, ne sağırım, bilirim seni YENİ ASYA.
Canımız sağ oldukça yaşayacaksın üzülme.
Isırgan otu dalar, ama geçer acısı.
Yılmayınız asla her gecenin bir baharı vardır.
Kuzeyden esse de soğuk yeller sabret YENİ ASYA.
Lâleler sünbüller baharda açar.
Dide-i huffaş nurlardan kaçar.
Ölümü çok zikredin der Hazret-i Peygamber.
Nurlu yolun çizgisinden ayrılma YENİ ASYA.
Umudunuzu yitirmeyin asla yakışmaz size.
Mü’min, Müslümanlar hayran size.
Ümitvar olunuz istikbal inananların olacak.
Yalvarıyoruz Ya Rab duâlarımızı sen kabul eyle.
Beşir GÜNEY
* * *
Dikenler sulandı
Kuraklık oluştu güller bağında,
Ne olur bu derdi, bilelim artık,
Fidanı kıyas et eller bağında,
Tağuttan duvarı delelim artık.
Gideriz atîde beliren güne,
Dünyada milletler erişti üne,
Onlar ki kıyamaz kendi gülüne,
O halde sadede gelelim artık.
Hamiyet uğrunda nasıl bir nesil?
Olmalı diyorsan, asâlet asıl,
Hebaen savruldu bunca bu fasıl,
Şu işin aslını bulalım artık.
Bir ehl-i hamiyet sessiz duramaz,
Fedakâr kimseyi düşman aramaz,
Zannetme bu millet, işe yaramaz,
Umudun kapısın çalalım artık.
Bir yerde bir yanlış yok mudur dersin?
İnatla bu yolda ısrar edersin,
Mademki geçmişi övüp seversin,
Himmeti o yöne salalım artık.
Dikeni sularsan sarar bağları,
Mâzide o şanlı güzel çağları,
Bulunan münevver yaşlı sağları,
Dinleyip dersleri alalım artık.
Bedri Tahir ADAKLI