Yâ Resûlallah! (asm)
Kararan ufuklar, nurunla aydınlık,
Yitirilen ahlâk, buldu saygınlık,
Canavar olmuştu, adeta insanlık,
Hayat buldu âlem Ya Resulullah (asm).
Diri diri gömerdi toprağa kızını,
Vahşet işlemek almamıştı hızını,
Dehireler, seneler aylar en uzunu,
Derdest ettin kırdın ya Resulullah (asm).
Beşer çarşısı, gaddar vahşi mi vahşi,
İnsanlığa, kemalata irfana karşı,
Dehşet saçıyordu mahalle çarşı,
Kırdı zulmeti nurun Ya Resulullah (asm).
Âlem sükûn buldu, kavuştu sürura,
Kasavetli kalpler gark oldu nura,
Sana uyanlar kavuştu huzura,
Âlemin çehresi değişti ya Resulullah (asm).
Adâlete kavuştu o Ceziretül Arap,
Kan, şarap, hamr kokuyordu türab,
Habibim dedi sevdirdi âleme Yüce Rab,
Rahmetenlil âleminsin Ya Resulullah (asm).
Bilmedi, tanımadı bazı ukâla nâdanlar,
Bahçende yetişti, dağıldı çok fidanlar,
Hasarete uğrayıp pişmanlıkla gidenler,
Bitmedi öfkeleri Ya Resulullah (asm).
Hasan Yeşilkaya
***
Fahr-i Kâinat (asm)
Habibim, sevdiğim demiş sana Sultan-ı Zîşan,
Âlemleri nurundan yaratmış, kurulmuş mizan,
Âdem, adını okumuş gökte, durmuş kıyam,
Melekler sana gıpta etmiş, kutlu güzel insan.
Görünen, görünmeyen âlemlerin yaratılış sebebi,
Emrine musahhar eylemiş Rab, varlık âlemini,
Mi’racın, Kab-ı Kavseyn’in şerefli ziyaretçisi,
Methiyeler, salâtlar ve selâmlar sana yetmez ki!
O Üç büyük külli muarriften birisi sensin,
Kur’ân-ı Azimüşşan’ın ve kâinat kitabının rehberisin,
Yaratıcı’ının binbir ismine en büyük ayine’sin,
Mekke mihrap, Medine minber, salâvat-ı kübrasın sen.
O Seni sevmiş; bütün yarattıklarından âlâ
Sultan-ı reis yapmış seni bütün kâinata,
Güneş durmuş, ay ikiye bölünmüş bir parmağınla,
Ya sen insanoğlu, neden gaflettesin hâlâ?
Melek Korucu
***
Gözüm Üstâdımı aradı
Kalbim Barla aşkıyla yandı durdu,
Varınca o beldeye huzur buldu,
Bencileyim, o günlerden sordu,
Gözüm Üstâdımı aradı durdu.
Gelincik Dağı etekleri kardı,
Yollar patika dar, gidişi zordu,
Gören bu divane halimi sordu,
Gözüm Üstâdımı aradı durdu.
Cennet bahçesi serin, yeşil, hoştu,
Yüreklerde sevgi doldu ve taştı,
Hatırası olmasa içi bomboştu,
Gözüm Üstâdımı aradı durdu.
Câmi adı da, yolu da yokuştu,
Kalabalık görünce kalbim coştu,
Üstâdım olmayınca her şey boştu,
Gözüm Üstâdımı aradı durdu.
İsmail, Çamdağı yolunu sordu,
Öğrendi, taşlı uzunca bir yoldu,
Çoban dedi; “Çoklarını yol yordu,”
Gözüm Üstâdımı aradı durdu.
İsmail Lale
***
İstese de hiç kimseye yâr olmaz
Siperini terk edip de gidenler,
İstese de hiç kimseye yâr olmaz.
Zoru görüp terki diyar edenler,
İstese de hiç kimseye yâr olmaz.
Her dönemde farklı farklı olanlar,
Muktedire hep güçlüye uyanlar,
Kimler böyle ise hep işte onlar,
İstese de hiç kimseye yâr olmaz.
Devir geçer devirlerle devrilir,
Bir huy kapar halden hale çevrilir,
Böyle olanlar da kendini bilir,
İstese de hiç kimseye yar olmaz.
Gönül başka akıl başka olunca,
Elbette atılır onlara kanca,
Hizmet eder onlar yanlış amaca,
İstese de hiç kimseye yâr olmaz
Olmazlardan dost aramak boşuna ,
Adam sayıp almamalı karşına,
Bırakmalı onu kendi başına,
İstese de hiç kimseye yâr olmaz
Nadir Nazik
***
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın
İlâç gibi geldi gönül yarama,
Dilime takılıp kalırsa kalsın.
Kalbimde duyduğum sancılarıma,
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın.
Geceme doğarken Çoban Yıldızı,
Yakar yüreğimi ince bir sızı,
Sevip de özlemek alnımda yazı,
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın.
Hüzünlü nağmeler gönlüme dolsun,
Aşkımın derdiyle ömrüm yoğrulsun,
Varsın gözyaşlarım Nil Nehri olsun,
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın.
Yolunu bekledim yollar yoruldu,
Gelmeyen vuslata yıllar darıldı,
Artık tutunduğum dallar kırıldı,
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın.
Emrullah Bedir