Kurtuluş Savaşı
Sarmış düşman dört bir yanı
Basmış boğazımızı eziyor
Çırpınışlar içinde bir ahali
Hıçkırıklar duyanı yıkıyor
Sanki Hendek Muharebesi
Yokluk içinden bir fikir doğuyor
Mu’cize gibi bir hal küffar boğuluyor
Sarmışsa düşman dört bir yanı
Anne salmışsa savaşa evlâdı
Yok diye silâh; satmışsa erzakı
On beşlik de olmuşsa Mehmed
Kudret’ine zor değil yoktan var etmek
İlâhî! Savaşın içindeyiz
Günahların çiğnediği nefsin muharebesi
Şiddetle sarsmış yok kimsenin direnesi
Pervane gibi yandırıyor cazibedar fitnesi
Bir “Allah” deyu çıksa birkaç tanesi
Papuçlar ekmek, kan mürekkep olur da
1111 kuvvetinde bir muazzam ordu kurulur
İman Hizmeti yoktan var olur da
Şu İslâm yurdu muzaffer olur.
Destan ŞAHLAN
***
Uhuvvet feneri
Uhuvvet Feneri dönmeli geri
İnsanlık beklerken onu sırada
Uzaklarda değil çare şurada
Ey Ehl-i hamiyet! yak şu feneri
İsyan ediyorum bu kadarı çok
Kardeşin kardeşe ettiği bu naz
İnsaf be kardeşim az insaf biraz
Ağzınızdan çıkan bir zehirli ok
Durmayın öldürün birbirinizi (!)
Bir Haccâc-ı zalim, haşhaşisiniz (!)
Yapma be kardeşim bu mu işiniz?
Kaybedip gideriz gür izinizi
Kardeş! “yok” diyorsun “Bir söz söyleyen”
Öyle ya, bizler de kim oluyoruz (!)
Her gün çığlık-çığlık boğuluyoruz
Elbette çokça var “Yapma dur! ”diyen
Biz kısık sesleriz yangın yerinde
Ha bre yangına su taşıyoruz
Nefes nefeseyiz bak koşuyoruz!
Anlaşılan o ki yara derinde (!)
Susmalı negatif koşan sesimiz
Sözler sulh kokmalı sade hak için
Ehak diyorsanız onu bir geçin
Hakta bir olmalı büyüklerimiz
Yanıyor yüreğim ciğer sanmayın
Bir Garip Yolcu’yum konuşuyorum
Her yerde bir pusu ben koşuyorum
Sizler ha inanın, ha inanmayın
Hak için severiz elbet ki sizi
Sevgiyi saygıyı sizden duyardık
Yanıyor bir millet say ki uyardık
Susturun, susturun çekicinizi!
Haddimi aştımsa özür dilerim
Dedim ya garibim dünya hanında
Esâmem okunmaz sizler yanında
Sizleri padişah, vezir dilerim
Ancak bu devir ki Padişah –Vezir
Devri değil elbet siz bilirsiniz
Herkes hür olurken değil miyiz biz
Olmamalı mü’min mü’mine nezir
Var ise arada içtihat farkı
Benim işim değil fakih konuşsun
Bırakın insanlık nura kavuşsun
Nura hizmet etsin feleğin çarkı
Uhuvvet Feneri dönmeli geri
İnsanlık beklerken onu sırada
Uzaklarda değil çare şurada
Ey Ehl-i hamiyet! yak şu feneri
CEYHUNÎ (Mustafa AVCU)
***
Düşün! Neden?
Dört bir yanda feryâd figan,
Kurtulmak zor cendereden.
“Ah” çekenler hep Müslüman,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Nice diyâr yerle yeksân,
Gözyaşı var, nere baksan,
İnsanlıktan çok şey noksan,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Düşman zâlim; Ehl-i Salip,
“Allah” diyen yine garip,
Dâr kurmuşlar, boynunda ip,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Dil âyarsız, batmış kire,
“Sus!” diyorlar her tahkire,
Müslümana dar bu küre,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Gözler hergün Filistin’de,
Irak, Mısır, Kızıl Çin’de
Boğulmakta beşer kinde,
Tefekkür et...Düşün! Neden?
Sanma sakın yalan-dolan,
Senin Yurd’un talan olan,
Dost gördüğün çakal, yılan,
Tefekkür et...Düşün! Neden?
Silkin de bir çevrene bak,
Düştüğün hep aynı tuzak,
Huzur sana dünden uzak?
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Takvim güzde; hazanlarda,
Fitne kaynar kazanlarda
Camiler boş ezanlarda,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Hasletlerden soyulmuşuz,
Cahillerden sayılmışız,
Vakit akşam, ayılmışız,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Suç ne dinde ne asırda,
Aynaya bak her kusurda!
Bir soluklan, biraz dur da,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
İz göstersen uyan olmaz,
Söz söylesen duyan olmaz,
Bin ah çeksen ziyân olmaz,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Günden güne kanıksayıp,
“Mübah” olmuş günah, ayıp,
Mevlânâ’nın izi kayıp,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Yunus artık seslenmiyor,
Göz tövbeyle ıslanmıyor
Nefis azgın, uslanmıyor,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
İrfan, iz’an kibre esir,
Ne yazsam da etmez tesir,
Mü’min için zor bir asır,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Her toprağa denmez Vatan,
Ecdadına bakta utan!
Bekliyorsun doğmuyor tan,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Böyle miydi asil nesil?
Kalk ayağa artık rezil!
Miskinliğin nesline zül;
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Yakışmıyor bize bu hal,
Arı küsmüş vermiyor bal,
Gökte mahzûn Yıldız-Hilâl,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Rehber iken bize Resul,
Bilemedik yordam, usul,
Günâhımız çok velhasıl,
Tefekkür et... Düşün! Neden?
Mecit AKTÜRK
***
Gör ki neler olacak
Ey can dünyadan bir gün göçüp gideceksin
Güneşi görünce elbet bir mum gibi söneceksin
Ve sonunda göreceksin
Dimdik durduğun dünya da bir gün eğileceksin
Üzüleceksin
Pişman olacaksın
Küseceksin
Yaşamayı özleyeceksin
Ve öleceksin
Cemil SAİT