"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Elif Şiir Sayfası

04 Ekim 2015, Pazar
Sizden gelen şiirler. Editör: Abdil Yıldırım - [email protected]

Kurtuluş Savaşı

Sarmış düşman dört bir yanı
Basmış boğazımızı eziyor
Çırpınışlar içinde bir ahali
Hıçkırıklar duyanı yıkıyor

Sanki Hendek Muharebesi
Yokluk içinden bir fikir doğuyor
Mu’cize gibi bir hal küffar boğuluyor
Sarmışsa düşman dört bir yanı

Anne salmışsa savaşa evlâdı
Yok diye silâh; satmışsa erzakı
On beşlik de olmuşsa Mehmed
Kudret’ine zor değil yoktan var etmek

İlâhî! Savaşın içindeyiz
Günahların çiğnediği nefsin muharebesi
Şiddetle sarsmış yok kimsenin direnesi
Pervane gibi yandırıyor cazibedar fitnesi

Bir “Allah” deyu çıksa birkaç tanesi
Papuçlar ekmek, kan mürekkep olur da
1111 kuvvetinde bir muazzam ordu kurulur
İman Hizmeti yoktan var olur da
Şu İslâm yurdu muzaffer olur.

Destan ŞAHLAN

***

Uhuvvet feneri

Uhuvvet Feneri dönmeli geri

İnsanlık beklerken onu sırada

Uzaklarda değil çare şurada

Ey Ehl-i hamiyet! yak şu feneri

     İsyan ediyorum bu kadarı çok 

     Kardeşin kardeşe ettiği bu naz

     İnsaf be kardeşim az insaf biraz

     Ağzınızdan çıkan bir zehirli ok

Durmayın öldürün birbirinizi (!)

Bir Haccâc-ı zalim, haşhaşisiniz (!)

Yapma be kardeşim bu mu işiniz?

Kaybedip gideriz gür izinizi

     Kardeş! “yok” diyorsun “Bir söz söyleyen”

     Öyle ya, bizler de kim oluyoruz (!)

     Her gün çığlık-çığlık boğuluyoruz

     Elbette çokça var “Yapma dur! ”diyen

Biz kısık sesleriz yangın yerinde

Ha bre yangına su taşıyoruz

Nefes nefeseyiz bak koşuyoruz!

Anlaşılan o ki yara derinde (!)

     Susmalı negatif koşan sesimiz

     Sözler sulh kokmalı sade hak için

     Ehak diyorsanız onu bir geçin

     Hakta bir olmalı büyüklerimiz

Yanıyor yüreğim ciğer sanmayın

Bir Garip Yolcu’yum konuşuyorum

Her yerde bir pusu ben koşuyorum

Sizler ha inanın, ha inanmayın

     Hak için severiz elbet ki sizi

     Sevgiyi saygıyı sizden duyardık

     Yanıyor bir millet say ki uyardık

     Susturun, susturun çekicinizi!

Haddimi aştımsa özür dilerim

Dedim ya garibim dünya hanında

Esâmem okunmaz sizler yanında

Sizleri padişah, vezir dilerim

     Ancak bu devir ki Padişah –Vezir

     Devri değil elbet siz bilirsiniz

     Herkes hür olurken değil miyiz biz

     Olmamalı mü’min mü’mine nezir

Var ise arada içtihat farkı

Benim işim değil fakih konuşsun

Bırakın insanlık nura kavuşsun

Nura hizmet etsin feleğin çarkı

     Uhuvvet Feneri dönmeli geri

     İnsanlık beklerken onu sırada

     Uzaklarda değil çare şurada

     Ey Ehl-i hamiyet! yak şu feneri

CEYHUNÎ (Mustafa AVCU)

***

Düşün! Neden?

Dört bir yanda feryâd figan, 
Kurtulmak zor cendereden.
“Ah” çekenler hep Müslüman,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Nice diyâr yerle yeksân, 
Gözyaşı var, nere baksan,
İnsanlıktan çok şey noksan,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Düşman zâlim; Ehl-i Salip,
 “Allah” diyen yine garip, 
Dâr kurmuşlar, boynunda ip,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Dil âyarsız, batmış kire, 
“Sus!” diyorlar her tahkire,
Müslümana dar bu küre,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Gözler hergün Filistin’de, 
Irak, Mısır, Kızıl Çin’de
Boğulmakta beşer kinde,
Tefekkür et...Düşün! Neden?

Sanma sakın yalan-dolan,
Senin Yurd’un talan olan,
Dost gördüğün çakal, yılan,
Tefekkür et...Düşün! Neden?

Silkin de bir çevrene bak, 
Düştüğün hep aynı tuzak,
Huzur sana dünden uzak? 
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Takvim güzde; hazanlarda,
Fitne kaynar kazanlarda
Camiler boş ezanlarda,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Hasletlerden soyulmuşuz,
Cahillerden sayılmışız,
Vakit akşam, ayılmışız, 
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Suç ne dinde ne asırda, 
Aynaya bak her kusurda!
Bir soluklan, biraz dur da,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

İz göstersen uyan olmaz,
Söz söylesen duyan olmaz, 
Bin ah çeksen ziyân olmaz,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Günden güne kanıksayıp,
“Mübah” olmuş günah, ayıp,
Mevlânâ’nın izi kayıp,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Yunus artık seslenmiyor,
Göz tövbeyle ıslanmıyor
Nefis azgın, uslanmıyor, 
Tefekkür et... Düşün! Neden?

İrfan, iz’an kibre esir, 
Ne yazsam da etmez tesir,
Mü’min için zor bir asır, 
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Her toprağa denmez Vatan, 
Ecdadına bakta utan!
Bekliyorsun doğmuyor tan,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Böyle miydi asil nesil?
Kalk ayağa artık rezil!
Miskinliğin nesline zül;
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Yakışmıyor bize bu hal,
Arı küsmüş vermiyor bal,
Gökte mahzûn Yıldız-Hilâl,
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Rehber iken bize Resul,
Bilemedik yordam, usul,
Günâhımız çok velhasıl, 
Tefekkür et... Düşün! Neden?

Mecit AKTÜRK

***

Gör ki neler olacak

Ey can dünyadan bir gün göçüp gideceksin

Güneşi görünce elbet bir mum gibi söneceksin

Ve sonunda göreceksin

Dimdik durduğun dünya da bir gün eğileceksin

Üzüleceksin

Pişman olacaksın

Küseceksin

Yaşamayı özleyeceksin 

Ve öleceksin

Cemil SAİT

 

Okunma Sayısı: 1296
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı