Tekel kabul etmez Nur
Nurların basımına mani oldu bir el,
Ortaya çıkarıldı aniden bir tekel,
Artık herkes basacak, kalmadı bir engel,
Coştu bütün gönüller, sevinçler oldu sel.
Nur bizim her şeyimiz, dört elle sarıldık,
Boğdu hukuk tekeli, gösteremez varlık,
Bohça yama tutmadı, yırtıldı yamalık,
Risale-i Nur özgür, mahzun değil artık.
Nurlara mani olmak akıl kârı değil,
Hiçbir dönemde yoktur bu türden bir fiil,
Dinlenmedi hiç kimse, sağduyu ve ehil,
Bu yanlışlık hukukça edilmedi tescil.
Bu millet ve bu vatan Nurlara çok muhtaç,
Susamış gönülleri, ruh ve kalpler aç,
Nurlar asrın derdine tesirli bir ilâç,
Bunu anlayan herkes başına eder taç.
Nur belâ ve musîbetin define bir vesile,
Âleme ders vermeli çok elden neşirle,
Tekel kabul etmez Nur; her şey boş, nafile
İnhisardan kurtuldu aklıselim ile.
Risale-i Nur neşri bizlerin baş derdi,
Duâyla katkı yaptı her Nur şakirdi,
İhlâs, sadâkat, azim inhisarı yendi,
Altı yüz altmış altı gün sonra tükendi.
Bolca alkış duâ var Yeni Asyam sana
Çünkü sen noktayı koydun bu anlık oyuna
Hareket tarzın müsbet, uygundu dâvâna
Azmin ile ders verdin sen kamuoyuna
Akim kalınca tekel, boşa çıktı ayar,
Birden iklim değişti, yok oldu soğuk kar,
Kâinatta büyük hoşnutluk, sevgi var,
Bitiyor kış günleri, çok yakındır bahar.
Nur asla yenilmez hiç, galip gelir daim,
Onun önünde baş eğdi nice gaddar zalim,
Hakka hizmet edeni korur Rabbi Rahim,
Geçmiş bütün zamanlar en büyük şahidim.
Nur iman dersi verir beşere, her kula,
Siyasete uzaktır, ilgilenmez asla,
Bunu anlamadık mı, korku nedir hâlâ,
Nur taviz ve fütursuz devam eder yola.
İLİMDAR KAYA
***
Hakikat penceresi
Sözler vardır nakış nakış dokur gönülleri,
Gönül gergefinde yazılır Hakk’ın sevgisi,
Nur yolunun yolcusu arar hakikat güneşini,
Bir güneş ki doğar Kur’ân-ı Hakîmdir ismi.
Sevgidir temeli hayatın, tüm mevcudatın,
Tefekkürle varılır tadına hayatın,
Baktığın her yerde Rahmetin eserleri,
Esintileri vardır ılık bir meltem gibi imanın,
İmandan doğar hakikî halis saadet,
Mutluluk ve huzur işte ne büyük nimet,
Şükür ki şükreden bir gönül verdin,
Nisyan insan için en büyük zillet.
Rahmet anbean yağarken üstümüze,
Nefsin kalesine sığınmaktır zulüm,
Kara toprağı sinede karşılamak değil,
Âlemlerin Rabbi’ni tanımamaktır ölüm.
Yaşamanın adı, atan kalp değil,
Beden evine hapsolmak hiç değil,
Ne his ve hevesata mağlûp olmak,
Nefsin elinde oyuncak olmak değil.
Ne yüksek bir kıymetin var Hakk’ın gözünde,
Senin gözlerinde ise dünya perdesi,
Maddiyyunluk sarmış sisli düşünceleri,
Arkasından görünür Hakikat penceresi.
SELCAN NESİL
***
Okunur elbette Risale-i Nur
Hakikati hep tanıyıp bilince,
Nurun havuzuna varıp girince,
Sırları derdikçe hep ince ince,
Okunur elbette Risale-i Nur.
Rabbimin katında var iken ihsan,
İnayet altında olunca insan,
Okuyup da hep haz alınca insan,
Okunur elbette Risale-i Nur.
Tasamıdır bu dünyanın kederi,
Yaşananın olacak hep bedeli,
Varsa elbet hep her şeyin nedeni,
Okunur elbette Risale-i Nur.
Engeller maniler olsa da bile,
Hakikat yolunda yaşansa çile,
Kâinat ses verir hep gelir dile,
Okunur elbette Risale-i Nur
Arkasında Gavs-ı azma var iken,
Gönüllerde ne çok şey var biriken,
Bu günü yarını ahreti derken,
Okunur elbette Risale-i Nur,
Bir kuvvet var o kuvvetse ihlâstır,
İhlâsa güç veren elbette haktır,
Zincirler kırıldı gelen şafaktır
Okunur elbette Risale-i Nur .
NADİR NAZİK
***
Unsurlar
Hülyalar dünyası toprak üstü nur,
Zeminde kaynaşma oluşur sanki,
Nur, su, hava, toprak dört arş bulunur,
Altında üç unsur gelişir sanki.
Bir gonca görünür çıkar kenardan,
Selâmla birlikte sunulur yardan,
Yokluğu var eder tecelli yerden,
Dört unsur dört arşı bölüşür sanki.
Nur ve su karışır toprak yarılır,
Havanın eliyle çamur karılır,
Görünmez bir yerden kalpler verilir,
Kendinden zanneder çalışır sanki.
Zamanla yuğrulmuş ateşten zemin,
İnsanın atası etmişti yemin,
Sözü mü kendi mi hangisi emin,
Unutup dünyaya doluşur sanki.
Çok kimse kimsede tenkide medar,
Kulp taksa etmez mi dünyayı dar,
Böylece günaha olur hissedar,
Bu benim hakkım der gülüşür sanki.
Sonunda kıyamet yaklaşır elbet,
Cennete gidenler kalır müebbet,
Buradan oraya eder muhabbet,
Gitmez de kalmaya alışır sanki.
BEDRİ TAHİR ADAKLI