Bir garip zamanın eline düştüm
Ömrüm tükenirken her gün her saat,
İçimde artıyor dertlerim kat kat,
Gönlümde hüzün var edemem rahat,
Bir garip zamanın eline düştüm.
Aklıma saldırır neden niçinler,
Zihnimde belirir farklı biçimler,
Fikirler çarpışır yüreğim inler,
Bir garip zamanın eline düştüm.
Yıllar hızla geçer günlere inat,
Bu hal neden niye bilemem fakat,
Zihnimde dolaşır aynı nakarat,
Bir garip zamanın eline düştüm.
Halimi anlatsam tarifi garip,
Tutsam yüreğimi ikiye yarıp,
Kime ne söylerim nereye varıp,
Bir garip zamanın eline düştüm.
Cahil cühelaya veremem pirim,
Her şeye bir çare bulur ya ilim,
Gel beni sen anla derim ki mirim,
Bir garip zamanın eline düştüm.
NADİR NAZİK
***
Üç Aylar’ın başı
Cuma günü Üç Aylar’ın başı
Oruç tutmak en büyük aşı
Çabuk geçer insanların yaşı
Mağfiret ayları Üç Aylardır
Kimsenin kalbini kırma sakın
Ecel cellâdı herkese yakın
Üç aylarda inen rahmete bakın
Mağfiret ayları Üç Aylardır
Allah’ın rahmeti bize yeter
Pürşer beşer hata eder
Islâhına çalışabilirsen eğer
Mağfiret ayları Üç Aylardır
Akl-ı selim geride kalmış
Teknoloji aklımızı almış
Ana baba yüreği yanmış
Mağfiret ayları Üç Aylardır
Bol bol çeşit çeşit nimetler
Biz idrak edebilirsek eğer
Allah’ın ikramı bizlere yeter
Mağfiret ayları Üç Aylardır
Nefsine uyanlar zarar eder
Nefs-i serkeşi oruç gemler
Tövbe ettim gelmeden ecel
Mağfiret ayları Üç Aylardır
TEVFİK BOZ
***
Çizgi
Bu handa muhabbet kuşları öter;
Hıyanet kapıda uşak olamaz.
Gönül tarlamızda has güller biter;
Çürümüş tohumdan başak olamaz.
Karanlığı boğar hoş sohbetimiz,
Hamdolsun; bulunmaz muhannetimiz.
Başımıza taçtır her mihnetimiz,
İsyankâr, Leylâ’ya maşuk olamaz.
Sadâkat devşirir, vefa ekeriz,
Kadere rızayla boyun bükeriz,
Düstur bilmeyene çizgi çekeriz.
Hadsiz, soframızda kaşık olamaz.
İmansız, edepsiz kalptir en sefil,
Huzur-u mahşerde bulamaz kefil.
Kör nefsine mahkûm olma ey gafil!
Batıl zulmetinde ışık olamaz.
Rabb’i şahit tutmak en hâlis niyet.
Aldırma; vız gelir her şûrâ, heyet.
Elif gibi dimdik durursa şayet,
Ümmeti sallayan beşik olamaz.
Azrail’i yâren tutsun canımız,
Sahil-i selâmet olsun sonumuz,
Duâyla örülü dört bir yanımız.
Besmelesiz taştan eşik olamaz.
MÜCELLA PAKDEMİR
***
Hak ve hakikatten kaçarken gördüm
Hatırım sayılır olursa param,
Bir hediye alsam olur mu haram,
Bir günde beş vakit secdeye varan
Hak ve hakikatten kaçarken gördüm
Sivrisinek ile dolmuş konaklar,
Günden güne çoğalıyor dönekler,
Gülzar bahçesinde kaçan sinekler,
Çöplüklerde yuva kurarken gördüm.
Kestirmek çok zordur işin sonunu,
Ancak Rabbim bozar çirkin oyunu,
Siyaset uğruna harcar dostunu,
Düşmanına kucak açarken gördüm.
Gaflet denizine dalmış uyuyor,
Cevap veremezse hemen susuyor,
Kin ve nefretini nasıl kusuyor,
Etrafına zehir saçarken gördüm.
Yan cebime koy der gibi çalmamış,
Geçen olaylardan ibret almamış,
Köşe bucak dolu boş yer kalmamış,
Kendisine bir yer ararken gördüm,
Enesini tatmin için onura,
Yandaş için çıkmış dünya turuna,
Şahsî garazı var bir kin uğruna,
Düşmanı dost deyip sararken gördüm.
Hasan der ne oldu ey sadık dostum,
Nice badireler atlattık dostum,
Bu kadar kendini zorlama dostum
Toprakla çimento kararken gördüm.
HASAN ARSLAN
***
Yeni Asyam
Zamanın Bedi’sinin dilisin sen,
Kur’ân tefsiri Nur’un sesisin sen,
Medya dünyasının incisisin sen,
Zübeyrî çizgidesin Yeni Asyam.
Sıkıntılar Nur’a zemin hazırlayacak,
Belki de inkişaflara yol açacak,
İİstikbal’e Nurlar hakim olacak,
Bükülmemekte daim ol Yeni Asyam.
Sahip çıkacağız bedel ödesek de,
Bırakmayacağız seni bu tümsekte,
Desteğe devam edeceğiz ölsek de,
Mahzun olma sen Yeni Asyam.
Medyada bayrağın dalgalansın,
Dost sevinsin düşman yerinsin,
Sen hep daima bizim sesimizsin,
Ses vermeye devam et Yeni Asyam.
Bayi bayi dolaşıp seni bulacağım,
Satır satır sayfa sayfa okuyacağım,
Hep şahs-ı maneviye dayanacağım,
Sana duâcıyım üzülme Yeni Asyam.
RAMAZAN ORUÇ