Bir çizgi çektim
Bir çizgi çektim
Rengi kırmızı,
İlerisine geçmek yasak olan.
Bir üçgen çizdim,
Eşkenar veya çokkenar olan
Piknik alanına gidenlere
Çadır olarak kullansınlar diye.
Bir kare çizdim, tarla misal,
Ekip tohumu, Allah’ın izniyle
Mahsulünü almak için
Bir “X” çizdim, kocaman,
Şaşkınlar sandılar kavşak
Nereye gideceklerini şaşırdılar
Bir daire çizdim,
İnsanlar girsin,
Otursun içinde diye.
Bir piramit çizdim,
Dağ zirvelerine benzer yüksek mi yüksek,
Çıksın insanlar tefekkür etsinler diye.
Bazıları çıktılar, oldular Firavun.
İki paralel çizdim,
Beraberken uyumlu giden.
Derken yolunu şaşırdı biri,
Aralarında oldu uçurum.
Bir çizgi çektim kalın mı kalın.
Adeta oldu bir duvar ötekine.
Dediler bunun adı enaniyettir,
Tevazu silâhı ile hemen yıkılır.
Bir yol çizmiştim kendime, müstakim.
Dediler bu yol yol değil gidilesi,
Dedim o zaman siz söyleyin.
Dediler gerçek başka yol yokmuş, bundan başka.
M. FAHRİ UTKAN
***
Bu dâvâ bizim!
Su taşlı yollarda
Altımızdaki serseri mayınlarda
Simsiyah bulutlar altında
Bu dâvâ bizim
Güneş görmeyen evimiz içinde
Taşlanılan pencerelerde
Yarım kalmış hayaller ortasında
Bu dâvâ bizim
Ve her açılan camlarda
Parlayan simalarda
Aydınlık caddeler de dolaşan
Ayakta hiç sarsılmadan duran
Bu dâvâ bizim
Koca çınar gibi yıkılmayan
Bir elif gibi dosdoğru ve dimdik
Zalime boyun eğmeyen
Bu dâvâ bizim
Bu dâvâ hor
Bu dâvâ yalnız
Bu dâvâ zorlu
Bu dâvâ taşlı
Bu dâvâ gerçek bir sergüzeşt
Bu dâvâ Yeni Asya’dır
Asya’nın bahtının miftahıdır
Asya’nın bahtının miftahı ise
Meşveret ve şûrâdır.
CEMİL SAİD
***
Köy çeşmesi
Köyümüzün ortasında.
Kemerli bir çeşme vardı.
Kalaylı bakır tasında,
“Bismillah de iç” yazardı.
Eksilmezdi kışın yazın,
Sesinde bir tatlı hüzün,
Zikrederdi hazin hazin,
Akmazdı sanki ağlardı.
Göçmen kuşlar konduğunda,
Su içerdi oluğunda,
Akşam üstü su yolunda,
Sevdalılar tur atardı.
Genç âşıklar sine sine,
Ayna tutar gözdesine,
Genç kızların helkesine,
Oğlanlar yüzük atardı.
Şimdi yıldız gibi kaydı,
Şu gönlümü mahzun koydu,
Eğer bu gün yaşasaydı,
Ruhuma gençlik katardı.
ABDİL YILDIRIM
***
Mutluluk
Villalarda arama beni
Bulamazsın
Aç pencereni
Gölgelerin kaçışına
Berrak terennümlerle
Kuşların uçuşuna bak!
Bir ışık tut!
Aydınlansın karanlıklar
Günü gelince
Bir kovana yönel
Aç kapılarını sessizce
Arıların dansına bak!
Bahar günlerinde
Sabahların serinliğinde
Karşına alma
Karşısına çık şu yüksek tepenin
Dikkat kesil!
İbibikler ne der?
Gir tabiatın kucağına
Şansına bak!
Şu küçücük yaratıklar
Büyük sırları saklar
Dikkat kesil
Sakın ha, incitme onları
Seyre koyul olanları
Bir yarış var
Cumhuriyetçi bunlar
Bir meşale yak
İnceden inceye
Karıncalara bak!
Sırra ermek
Beni bulmak mı istiyorsun?
Sessiz sedasız
Annelik ediyor
Her türlü canlıya
Gün olup seni de
Sarıp sarmalayacak olan
Toprağa bak!
Çevir gözlerini
Gökyüzüne
Masmavi bir atlas göreceksin
Yorgun düştükçe gözler
Kapat karalar dolsun
Tekrar aç
Gör dinleneceksin
Koşuşan şen yıldızlara,
Aldığı ışıkla
Bir gelin misali
Süzülüp giden
Aya bak!
Hedefinde bana ermek mi var?
Beni mi istiyorsun?
Bülbülün feryadına
Tabiattaki renk cümbüşüne
Çiçeklerin sinelerine
Râyihalarına koş
Korkma!
Helâl bakışlar dairesindesin
Keyfine bak!
MUSTAFA AVCU (CEYHUNî)