Hak’tan gelene amenna
Vicdan rahat, gönül rahat, daha ne olsun,
Durma Allah yolunda, kalbin selim olsun,
Rabbim ferahlık verir, gelse de bin bir dert,
Varsın hak yiyenler geceleri düşünsün,
Varsın o zalimler, vicdanında çürüsün...
Kapılar ard arda açılır elbet,
Gönül, kapa gözlerini de seyret,
Yusuflar, Züleyhalar koşar gelir yardıma,
Yürür dünya gemisi, yürü bakma ardına.
Vuslata aç iken, firaka doyduk,
Adını çok şükür, elhamdülillah koyduk,
Kaderde varsa elden bir şey gelmiyor,
Biz onları hep kaalû belâda duyduk.
Kardeş kardeşe zulmetmeder mi söyleyin,
Dişlerini geçirip oh çeker mi söyleyin,
Kalpleri az da olsa, yumuşamazsa eğer,
Allah masumları terk eder mi söyleyin.
BEYTONOZ
***
Gelecek bir gün ölüm
Çocuk, genç, ihtiyar demeden geliyor ölüm,
Gelmeden sana ölüm, takva zırhına bürün,
Hastalıklar, musîbetler, bak kalması halin
Ahirete çalış, gelecek bir gün ölüm.
Ahireti kazan ölüm gelip çatmadan,
Hastalık ve musîbetler yolunu kesmeden,
Hazır ol, Nurları oku her zaman,
Ahiretin kurtulur, gelecek bir gün ölüm.
Nerede, ne zaman bilinmez, gelecek ölüm,
Saç beyaz, hastalıklar, bak kalmadı halin,
İman ve inançla ol ki, ölüm gelip çatmadan,
Ahiretin kurtulur, gelecek bir gün ölüm.
Hayırlı işlere koşarken gelirse ölüm,
İbadet, namaz varsa ölümden korkma gülüm,
Nasıl yaşadıysan öyle bulacak seni ölüm,
Ahiretin kurtulur, gelecek bir gün ölüm.
Şu fani dünyaya aldandık, sabit zannettik,
O zan sebebiyle bütün bütün kaybettik,
Hastalıklar musîbetler ikaz etti uyandık,
Az yaşasan, çok yaşasan, gelecek bir gün ölüm.
CELAL YALÇIN
***
Taşır
Dünya buhranda her yanda çile var,
Zindanlar can dolu bin gaile var,
Hayret kiminde kin yapı kale var,
Uslu ol deriz kavgaya köz taşır.
Dün geçti be gülüm bak bahar gelir
Güller goncada Nurlu nehâr gelir,
Hak Rahmet eyler yüzlere âr gelir,
Uslu kul nâdim imanlı öz taşır.
Ten uzak olsa da gönül pek yakın
Şu ömür fani kabredir bu akın,
Sakin ol gözüm bu öfkeden sakın,
Uslu pek üzgün yaşları göz taşır.
Yaş kemale koşar akıl hâlâ toy,
Asâlet yürekte sanma sop ve soy,
Gül endam solar, devrilir selvi boy,
Uslu can inler bağrından söz taşır.
Güvercin ürkek, kırılmış zeytin dal,
Hoş görü ve barışa yok adanmış hâl,
Mazlûm kan ağlarken nedir bu zevâl,
Uslu ol dostum cahil yoz taşır.
Aman canlar bu ne şiddet ve celâl
Hak ehline yakışmaz öfkeli hâl,
Barış elçisi uzatır zeytin dal,
Uslu oyuna gelme iblis koz taşır
ZEKİ USLU
***
Gel gel
Kayıp ettim dostum seni
Çağırırım barış gel gel
İnsanlığın ser deseni
Çağırırım barış gel gel
Sen olmazsan huzur olmaz
Petekler hiç balla dolmaz
Sen olursan rengim solmaz
Çağırırım barış gel gel
Neredeysen duy sesimi
Gel güçlendir nefesimi
Karanlığa nur nesimi
Çağırırım barış gel gel
Yüreğimiz sensiz gülmez
Gözyaşımız akar dinmez
Kıymetini namert bilmez
Çağırırım barış gel gel
Şu kör döğüş bitmelidir
Semtimizden gitmelidir
Barışım tez yetmelidir
Çağırırım barış gel gel
CEYHUNÎ’yim gündüz gece
Hasret yüküm hece-hece
Sesimi duy sen de hâce
Çağırırım barış gel gel
MUSTAFA AVCU (CEYHUNÎ)
***
Her şey O’nun
Güneş, ay, yıldız, galaksi samanyolu,
Tek Yaratıcının eseri O’nun mülkü,
Sema denizi kehkeşalarla dopdolu,
Kâinat O’nun, O her şeyin maliki.
Atom, zerre, seyyare aynı kanuna tabi,
Her şeye muktedirdir, Kâinatın Sahibi,
Tarif edici olarak göndermiş ol Habibi
O’nu tanımayanın çok büyük olur kaybı.
Ufak bir çekirdekten halk ediyor ağacı,
Ayrı ayrı renkte meyveler tatlı acı
Dertlilere ihsan eder, gönderir ilâcı
Feylesofun hâlâ tesadüflerde inancı.
Her şey muhteşem bir intizam içinde,
Elma, armut hep aynı, ayrı değil Çin’de,
Her birinin rengi, kokusu farklı biçimde,
Tek elden çıkmış çünkü, O’nun desti kudretinde
Her bir varlık, emrine itaatkâr muti,
Ol der oluverir, kanunun hükmü kat’î,
Tecelli eder her varlıkta bir çok sıfatı,
Emirlerine baş eğip kul olmak şartı.
HASAN YEŞİLKAYA