"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Elif Şiir Sayfası

03 Eylül 2017, Pazar 00:09
Sizden gelen şiirler. Editör: Abdil Yıldırım - [email protected]

Bayram

Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır; 

Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!

 

Bayramda güler çehre-i mâ’sûm-i sabâvet, 

Ümmîd çocuk sûret-i sâfında ıyandır

 

Her cebhede bir nûr-i mücerred lemeânda; 

Her dîdede bir rûh demâdem cevelândır.

 

Âlâm-ı hayâtın iki kat büktüğü ecsâd 

Feyzindeki te’sîr ile âsûde revandır.

 

Ferdâ-yı sükûn perveridir sâl-i cidâlin, 

Nevmîd düşen kalbe ümîd-âver-i candır.

 

Heycâ-yi maîşetteki feryâd-ı mehîbin 

Dünyâda biraz dindiği an varsa bu andır.

 

Subhunda bahârın şu sabâhat bulunur mu? 

Bak çehre-i gabrâya: Nasıl şen, ne civandır!

 

Her sînede bir kalb-i meserret darabanda, 

Her kalbde bir âlem-i eşvâk nihandır.

 

Raksân oluyor cünbüş-i dûşiyle anâsır, 

Gûya ki bütün sadr-ı zemin pür-galeyandır.

 

Eşbahı da cûşân ediyor feyz-i mübîni, 

Yâ Rab bu nasıl rûh-i avâlim-sereyandır!

 

Bayramda gelir yâ da ne hoş hâtıralar ki: 

Bin ömre verilmez, o kadar kadri girandır,

 

Iydin bana dâim görünür levh-i kerîmi: 

Mâzî-i tufûliyyetimin yâd-ı besîmi.

 

Birinci gün hava bir parça nâ-müsâiddi; 

İkinci gün açılıp, sonra pek güzel gitti.

 

Dedim ki: ‘Fâtih’e çıksam yavaşça, bir yanda 

Durup o âlemi seyreylesem de meydanda,

 

Ziyâret etsem ehibbâyı sonradan... Hoş olur. 

Bütün gün evde oturmak ne olsa pek boştur. ‘

 

Bu arzû-yi tenezzüh gelince, artık ben 

Durur muyum? Ne gezer! Fırladım hemen evden.

 

Gelin de bayramı Fâtih’te seyredin, zirâ 

Hayâle, hâtıra sığmaz o herc ü merc-i safâ,

 

Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan 

Tutun da, tâ dedemiz demlerinden arta kalan,

 

Asırlar ölçüsü boy boy asâli nesle kadar, 

Büyük küçük bütün efrâd-i belde, hepsi de var!

 

Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar, 

İçinde darbuka, teflerle zilli şakşaklar,

 

Biraz gidin; Kocaman bir çadır... Önünde bütün, 

Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için

 

Nöbetle bekleşiyorlar. Acep içinde ne var? 

‘Caponya’dan gelen insan suratlı bir canavar! ‘

 

Geçin: Sırayla çadırlar. Önünde her birinin. 

Diyor: ‘Kuzum, girecek varsa durmasın girsin.’

 

Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir îlân, 

‘Alın gözüm buna derler...’ sadâsı her yandan.

 

Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele: 

Gelen yapışmada bir mutlaka o saplı tele.

 

Terazilerden adam eksik olmuyor; birisi 

İnince binmede artık onun da hemşerisi:

 

‘Hak okka çünkü bu kantar... Frenk îcâdı gıram 

Değil! Diremleri dörtyüz, hesapta şaşmaz adam.’

MEHMED ÂKİF ERSOY

***

Biri bine değişmem!

Hak’kın cemalini görme hissini, 

Ne bu cana, ne cânana değişmem. 

Bekâ âleminin bir meyvesini, 

Fâni olan bin cihana değişmem. 

 

Tûba yaprağının bir gölgesini 

Saraylara, şehirlere değişmem. 

Kevser ırmağının bir zerresini, 

Irmaklara, nehirlere değişmem. 

 

Neyleyim cihanın saadetini, 

Bir taneyi bir harmana değişmem, 

O nur ikliminin bir saatini 

Bin asırlık bir zamana değişmem 

Ben derdimi dost edindim kendime,

Bir dostumu bin yabana değişmem.

El çek tabip derman olma derdime,

Bir derdimi bin dermana değişmem

 

Bekaya meyletmiş Mevlâm gönlümü, 

Bir bâkiyi bin fenâya değişmem. 

Ebediyyen solmayacak bir gülü, 

Bir mevsimlik bin bahara değişmem.

ABDİL YILDIRIM

***

Efendim!

Yola revan olurken yine hacılar,

Kıtmirinim Efendim, gözümde yaşlar,

Seni görünce hemen akmaya başlar

Kadem-i pâkine yüz sürmeye eğilsin başlar.

 

Asırlar öncesinden duyulan sâdâ,

Bir nazarına bin can olsun feda,

Bu mücrim ümmet olmuş bir geda,

Bin can, hutbe-i ezeline olsun feda.

 

Efendim hasretin cihan kadar,

Mesafeler derdime bin dert katar,

Hasretin daim içimde artar,

Akıllı tüccar nefsini Allah’a satar.

 

Tek sermayem hasretim ve gözyaşım,

Muhabbetindir benim ekmeğim aşım,

Mahşere kadar hasretinle inleyecek,

Kabrimin başında mezar taşım.

GÜLAY AYDİL

***

Ebed yolculuğu

Dünyadan Ayrılış terhisle başlar

Seni seven gözler akıtır yaşlar

Gülmeyen yüzler, manalı bakışlar

Tefekküre dalar, eğilir baş’lar.

 

Kapanır kapılar kilit vurulur

Sana uygun beyaz mintan dikilir. 

Vazifeli memur alır götürür

Rızık listesinden adın silinir.

 

Sana fayda vermez hanlar hamamlar

Kaplar etrafını canlar cananlar

Seni alır, kucağına topraklar

Ebede yolculuk buradan başlar.

 

Yeter Be; kırılsın gaflet zinciri

Her insan seçer muhakkak birini

Ya saadet. Ya şekavet yerini

Koy noktayı haydi kaldır ellerini.

İHSAN YILDIRIM

Okunma Sayısı: 1550
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı