Mü’minler kardeştir
Cihan hâkimiyeti için dünyayı ateşe verenler,
Çoktan toprak olmuşlar, yeryüzünde mağrurane gezenler.
Korku üretiyorlar, tevhid dininden nasibi olmayanlar,
Güya Sultan Fatih ile Eyyubi’den, intikam almaya çalışıyorlar.
Kâinatın hâkimine isyan edenler, dökülürken Cehenneme,
Hilâlin bağrından çıkan nice yıldızlar, yükselirken Cennetlere.
Dünya tutuşmuş yanıyor, zulmün ateşiyle aşikâr,
Allah mutlaka gönderir, onu söndürecek bir zülfikâr.
Ah’lar semaya yükselmiş, orada bekler dururlar,
Lâkin; en acı olanı da, mü’minler bir birini vururlar.
Bitsin artık şu feryatlar, Rabbimizden dileriz,
Neredesin ey feraset; çal kapımızı, seni bekleriz..!
Parsel parsel olmuş İslâm memleketleri, kalbimde Hicran,
Sebep halkeyle Ya Rab, himmet, ey peygamber-i zişan.
Tutma ye’sin elinden, çünkü o, kemalat’a düşman,
Kader canibinden her ne gelse başımıza; imtihan.
Korku’ya yol verme, girmesin kalbine, tam zamanıdır bu gün;
İttihad-ı İslâm ve kardeşliğin, ey Ashab-ı Din.
Gayemiz budur ki; Allah’a ve peygamberlere iman,
Yetmez mi ki bu birlikler, uhuvvete ey insan..?
Bütün ilimlerin Şahı, hem padişah’ıdır İlm-i iman,
Muhafazası zor, çünkü tehlikelidir zaman.
Kardeş olmanın sırları, asrımızın vekili, NUR’lardadır,
Müellifi, Bediüzzaman Said Nursî, Kur’ân’ın DELLÂL’ıdır.
İHSAN YILDIRIM
***
Kalp ayine-i Samed’dir
Kalbin Arş-ı İlâhî
Âyine-i Samed’dir.
Her şeyde Mutasarrıf,
O, Vâhid-u Ehad’dir.
Doğmadı, doğurmadı,
Her şey O’nun mülküdür.
Rızası haricinde,
Dolaşmaksa uykudur.
Oku dedi âlemi,
İlk gelen emri ile.
Senin için yarattım,
Eflâkı, sevgi ile.
Meleğe kabul için,
Âdeme verdi ilim.
Şecere yaklaşınca,
Dedi ne olur hâlim.
İstimdad-ı Hak için,
Dedi ki yâ Muhammed
Halimi görüyorsun,
İsterim Senden meded.
Bütün zalâm çekildi,
Âlem envâra döndü.
Nur-u Ahmet gelince,
Bütün cehalet söndü.
Geçti bin dört yüz sene,
Geldi en son Müceddid.
Ulûm-u imanide
Etti yeniden tecdid.
Bir güneş doğdu birden,
Şarkın sarp kayasından.
Dünya teneffüs etti,
O, Nur’un havasından.
Ömer ÖRTLEK
***
Şaşkın kemter var...
Gün doğuyor gülüm ruhlar pervazda,
Hafif bir rüzgârda derler sefer var,
Mısralar koş desem ilham pek nazda,
Nefsi gem tutmayan fakir nefer var.
Bir sevda yelidir başımda eser,
Pek tatlı rehâvet kolları keser,
İnsan ne muhteşem ne garip eser,
Sınırsız bir hayâl dolu defter var.
Yoruldum be hayat dizler tutmuyor,
Hangi yola gitsem izler tutmuyor,
Güya bir şairim sözler tutmuyor,
Ne çalışma azmim ne gözde fer var.
İçimden bir sedâ tez davran diyor,
Göç eyle her yana gez devran diyor,
Âlem çok harika göz hayran diyor,
Yorgunluk pek güzel ahir zafer var.
Tabiat ne şirin ahenkli her ses,
Bir bülbül şakısa tutulur nefes,
Hangi meyve tatsan dersin pek enfes,
Neylesin şu derviş şaşkın kemter var.
Nala ve mıhına çekiç vurursun,
Topaç gibisin be döner durursun,
Güneşe çok çıkma yoksa kurursun,
Millet sus diyecek geveze er var.
Uslu demişler ya akıl yok başta,
Kendini genç sanır şu kemal yaşta,
Doğum ve ölümün yazar bir taşta,
Ser paşa olsanda gidişi er var.
Z. Güngör Uslu
***
Salâvat-ı Şerife
Sevinçle mutluluk verir insana
Ne güzel şu salâvat-ı şerife
Huzur ile bolluk yansır insana
Ne güzel söz salavat-ı şerife
Kalpler imanla sevgiyle rahatlar
Sevinçler sevgiyi huzurla katlar
Dertlere derman şifa salâvatlar
Ne güzel söz salâvat-ı şerife
Peygamberimizden (asm) mü’mine müjde
Kurtuluşa şefaate vesile
Söylenmeli daim o gündüz gece
Ne güzel söz salâvat-ı şerife
Getirilen her salâvat bir ecir
Efendimize (asm) perdesiz ulaşır
Arttıkça sayı derece yükselir
Ne güzel söz salâvat-ı şerife
Kalpler aşkla coşup sevgiyle çağlar
Aşılır aşılmaz denilen dağlar
Yol var kalpten kalbe vuslatı sağlar
Ne güzel söz salâvat-ı şerife
İsa YAKAN