"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Geri gelmeyen yıllarım...

16 Kasım 2014, Pazar
Göz açıp, kapayıncaya kadar ne çabuk geçti bu yıllar.

Anam beni bir kış günü Hemşin Çamlıtepe Köyü’nde doğurdu.
Yıllarca o dağların başında çile çekti. Benim çilekeş anam.
Bir yandan bağ, bahçe işi, diğer yandan iki kızdan sonra gelen ben..
El bebek gül bebek büyütmeye çalıştı anam beni.
Rahmetli babam vardı, var olmasına da Ankara’da çalıştığından varlığı ile yokluğu belli değildi.
Ne yapsın garip, o çalışacak ki, bizler dağların başında aç, açıkta kalmayalım.
Rahmetli babam, senede bir veya iki defa köye gelirdi.
Bu kadar zorluklara rağmen sesi çıkmazdı anamın.
Evde bir sürü kalabalık vardı. Sofraya ekmek ve yemek gelmesini beklerdi.
O garip anam bir yandan tarla bağ bahçe, diğer yandan heybesinde ağlayan bebeğine bakardı.
Gel zaman git zaman derken taşındık.
Pazar ilçesine geldik.
Burada da hayat aynıydı.
Babam yine gurbette.
Anamla birlikte büyüdük, bahçede, tarlada. Okullu olduk sonunda...
Zor şartlarda okuduk.
Ne anam, ne de babam aç perişan bırakmadı bizi.
Kendileri yemedi bize yedirdi. Giymedi giydirdi.
Okul hayatı bambaşka.
Okul başka şey ister, ev ise bu istekleri karşılamakta zorlanırdı.
Buna rağmen yine de çok fazla sıkıntı çektirmedi bizlere.
Ben okulu bitirdim.
Doğduğum ve ilkokul 3. sınıfa kadar okuduğum Hemşin Çamlıtepe okulunda öğretmenlik yaptım.
Ve zaman geçti evlendim.
Önce eşim oldu. Sonra ise işim.
Ardından bir, iki derken üç evlâdım oldu.
Tek başladık yolculuğa, bir anda 5 olduk.
Çocukları evlendirdik. Torunlar oldu.
Bir ben, bir de eşim varken aileme 3 evlât dâhil oldu. Onlar da evlenince bir anda nüfus 8’e çıktı.
Torunlar tek tek gelmeye başladı.
Onlar da eklenince toplamda tam bir takım olduk ve 11’i bulduk.
Daha ne kadar gelecek Allah bilir.
Ve bunca nüfus varken yine başladığımız yere döndük.
Hanımla yalnız kaldık.
Yani anlayacağınız çoğalırken azaldık.
On sekiz kişi küçük bir köy evine sığarken, şehirde sığamadık iki kat büyük eve.
Tek tek ayrıldı çocuklar.
Ve geldiğimiz yerde yani ilk ocaktaki gibi kaldık yine 2 kişi.
Ne hayat değil mi?
Herkes öyle veya böyle yaşıyor bu çoğalırken, azalma gerçeğini.
Önce babam rahmetli oldu.
Bir yanım çöktü..
Ardından anam rahmetli oldu.
Kalmadı bu dünya da ne anam ne de babam.
Defnettik. Mahallemizde ikisini de.
Önceleri hafta da bir giderdik yanına
Şimdi ay, derken sene de bire düştü.
Ne vefasız evlâdız?
Bizim onlara yaptığımızı zaman gelecek bize de evlâtlarımız yapacak.
Uzun zaman geçmesine rağmen ne hanım, ne evlât ne de torunlar dolduramıyor yerlerini.
Sağlıklarında kadir kıymetini bilemediğimiz ana ve babamız için artık ne kadar yaş döksek para etmez.
Fırsatları kaçırdık.
Evimizin bereketleri olan bu yaşlılarımız gittikten sonra ağzımızın tadı kaçtı.
Evinde ana ve babası ile birlikte olanlar sakın ah, of deyip ana ve babanıza sitem etmeyin.
Hanım ve çocuk dırdırlarına aldırmayın.
Bir gün gelecek, evinizde çok görüp yer bulamadığınız ana ve babanızı çok, ama çok arayacaksınız.
Lâkin iş işten geçince faydası olmayacaktır.
Mutlu ve huzurlu olmak azalmakta değil, bilâkis çoğalmaktadır.
Evde hanımla yalnız kalayım derken, her şeyi kaybedersiniz ve geriye de dönüşü olmaz.
Nerede o eski yıllarım.
Ah bir daha yaşasam o günleri, çileli olsa da!

Abdullah UZUN

 

Okunma Sayısı: 1074
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı