"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayata dair mektuplar - 7

26 Ekim 2014, Pazar
Sevgili hayat yolcusu, Sonbaharın ortasındayız. Sabahın on buçuğunda Yeni Cuma Camii’nin önündeki parkta teyzemin kızını bekliyorum. Hava ne güzel.

Oturduğum banktan başımı kaldırıp ağaçları temaşa ediyorum. Sararmış yapraklar dallarına veda edip yerlere dökülüyorlar. Hafif bir esinti üşüme hissi veriyor bana. Bugünlerde derslerden başını kaldıramayan ben, bu havanın verdiği cazibeli ortamdan zevk alıyorum. Bu ağaçlar ruhum ve kalbimdeki kocaman sessizliği biliyorlar gibi yapraklarını kucağıma  bırakıyorlar. Bazen ayak ucuma bazen biraz ileriye. Güneş henüz kendini göstermemiş. Yağmur yağacak gibi. Bekleyişim devam ederken bankın ucuna bir bayan oturdu. Sonra sigarasını yaktı. İçimden “eyvah!” dedim. Şimdi öksürmeye başlayacağım. Gerçi  bayanın sigarasını yaktığını görünce hemen yerimden kalkmam  gerekiyordu, ama bankın diğer ucu biraz uzak olunca dumanı gelmez diye düşündüm.  Yine  de hemen burnumu kapatıp hafif arkamı döndüm. Nafile… Ne kadar uğraşsam da sigara dumanı genzime kaçıyordu. Elimde olmadan öksürmeye başladım.  Boğazım yanıyor ciğerlerim âdeta deliniyordu. Sigara dumanından çok fena etkilendiğimi gören bayan kalkıp gitti, ama hem bu güzel ortamı mahvetti hem de ciğerlerime gelen temiz havaya sigara kokusunu dahil etti.  
Sevgili hayat yolcusu, tamirin zor tahribin kolay olmasını günümüz olaylarından da görebiliyoruz.  Bir evi yüz günde yaparsın, ama adamın biri bir kibrit çakmasıyla o evi bir dakikada yakar. Uzun ve hayırlı ameller yaparsın, bir gıybetle  o amellerin günaha kalbedersin. Candan ve sâfi bir dostluğun vardır, bir anlık öfkeyle o dostluğu yerle bir edersin. Bir esnaf dükkânın ne borçlarla uzun zaman içinde yapmıştır, herhangi bir gösteride saldırıya uğrar. Heba olup giden mallarına mı, borçlarına mı yanar bilemezsin. Bir anne baba çocuğuna uzun yıllar sıkı bir eğitim verir, ama o çocuğa biri kötü alışkanlıklar vererek  yıllar boyunca aldığı eğitim yerle bir eder.
 İşte tahrip bu kadar kolay olduğu için asrımızın Müceddidi Bediüzzaman talebelerine müsbet hareketi tavsiye etmiştir. Hiçbir talebesi sokağı çıkıp bağırıp çağırarak zararlı hareketler yaparak haklarını savunmamıştır. Asayişi hep muhafaza etmişlerdir. Olması gereken bu. Bağırıp çağırarak elde sopayla başkasına hakkını gasb ederk hak aranmaz. Çok dikkatli olmalıyız. İçimizde tahrip duygusunun ortaya çıkmaması için âzamî gayret göstermeliyiz. Said Nursî Hazretleri tahrip duyguları ortaya çıkmasın diye yumurtayı kırarken  bile birbirlerine çok hafif vururmuş, patlayan ampülleri kırdırmadan çöpe attırırmış. Şiddetin, gürültünün ve münakaşaların olduğu bir ev ortamında büyüyen çocuğun ilerdeki davranışlarında müsbet hareket göstermesi beklenemez. Zaten harekete hazır olan duygular, herhangi menfi bir durumda hemen gün yüzüne çıkacaktır. Tahribi hazırlayan sebepler o kadar çok ki Rabbim hepimizi muhafaza etsin! 
Ben genzime kaçan dumanın etkisiyle karşıya teyzemin kızının geleceği yola bakıyorum. Bir an başım öne eğildi gözlerim neye baktığını bilmeden dalıp gitmişim. Öyle bir dalış ki başımı kaldırdığımda teyzemin kızıyla göz göze geldik.  Uzaktan onu gelişini görememiştim. Koşturmuş haliyle “yine yanlış durakta indim” dedi.  Ben de “zamanla öğrenirsin daha buraya yeni geldin” diye karşılık verdim. Bu şehre okumak için gelişimin üçüncü senesinde teyzemin kızı da bu şehre gelin geldi. Daha bir bucuk aylık evli. Teyzemin kızı olmasından ziyade benim arkadaşım, kardeşim, sırdaşımdır. Okumak için buraya geldiğimde yalnız kaldığına üzülmüştü. Kader-i İlâhî onunda bu şehre gelmesini nasip etti. İnsan inanamıyor. İlk duyduğumda nasılda şaşırmış ve sevinmiştim. Gerçi benim de gitmeme iki sene kaldı. Bu iki sene zarfında bu şehirdeki yalnızlığıma arkadaş olacak teyzemin kızı. 
Biraz banktan oturup sohbet ettik. Tıpkı Adana’daki gibi. Şimdi şehir farklı, ama sohbetimiz, paylaştıklarımız, konularımız aynı. Seyhan Nehri’nin kenarındaki yürüyüşlerimizin yerini İzmit’in yürüyüş yolu aldı. Sıcacık bir şehrin havasından soğukluğu içine kadar işleyen İzmit’teyiz ikimizde. Annelerimizin en büyük tesellisi ikimizin birbirine yakın olması. 
Sevgili hayat yolcusu, gerçekten hayat çok garip değil mi? Kaderin seni nereye sürükleyeceği belli olmuyor. Gelecekte neler yaşayacağını ne duygular içine gireceğini bilemiyorsun. Kısaca hiçbir şey bilmiyorsun. Senin hayata dair planların olur, ama kader senin için  başka planlar yapar. Ne teyzemin kızı ne de ben bu şehre geleceğimizi bilir miydik.  2005  yılında birkaç günlüğüne İzmit’e misafir olarak gelmiştim. O zamanlar 2012 yılında, yani yedi yıl sonra bu şehre okumak için geleceğimi söyleselerdi inanmazdım. Üniversite sınavına girdiğinde, aklımda bu şehri tercihlerim arasında yazmak yoktu. Çok sıkı çalışmama rağmen istediğim puanı alamadım. İstediğim puanı alsaydım Kocaeli Üniversitesi’ni yazmazdım. Çünkü İstanbul’u istiyordum. Mutlaka bunda bilmediğin sebepler vardır. Kader senin istediğin puanı elde etmeni istemedi, çünkü bu şehre gelmen gerekiyordu. 
Uzun süre hep bunu düşündüm. İlk senemin ilk aylarında “neden bu şehir” diye kendi kendime çok sordum. Aslında tercihlerimi öylesine yapmıştım. Üniversiteyi kazanırım düşüncesiyle yapmadım. Yeniden hazırlanmayı düşünüyordum. Daha sıkı çalışıp İstanbul için hazırlanacaktım. Öylesine yaptığım tercihe kader öylesine bakmadı. Ve ben üniversiteyi kazanmıştım. Bazen öylesine yaptığınız tercihler sizin kaderiniz olabiliyor. Belki de burası benim için daha hayırlı oldu. Zamanla da başka hikmetlerini göreceğim belki de.  
Evet, işte bu kader değil mi? Güzeli olanı, hayırlı olanı sana vereceğini düşündüğünün bir nokta-ı istinad ve nokta-ı istimdat kader. Bir teselli. Bir emniyet. O vermişse başka söze ne hacet. Amenna.
Dayanak ve yardım noktamız olan Âlemlerin Rabbine emanet ol.

Fadime Kaya / [email protected]

Okunma Sayısı: 924
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı