"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalbimizi karartmayalım

22 Ocak 2017, Pazar
İnsanda binlerce lâtife ve duygu vardır. Bu lâtife ve duygular genişlemeye müsait oldukları gibi, fıtrata aykırı en ufak bir davranış sergilediğimizde âdeta bir mermi gibi kalbimizde mânevî delikler açacak kadar da hassas ve naziktir.

Üstad Bediüzzaman şöyle der: “Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma.”1  Kimisi ufak, tefek günahların zararsız, hafif olacağını zanneder. Halbuki onu batıracak kadar ağır ve fıtratını bozacak kadar da zararlı olabilir.

Nasıl ki bir evin içinde gaz kaçağı olsa o da uykuda olsa, o kokuyu fark etmeyecektir. Birisi de gelip ateş atsa o ev ve uyuyan adam ya yanar kül olur. O ev kalb kalesinde bir duygunun bulunduğu odadır, küçük bir günahta, günahla alâkalı olan duygunun odasını deler ve odanın içerisine menhus hava dolar, bunu gören şeytan odayı ateşe verir. Ya o duygumuz ölür ya da muvakkaten iş göremez hale gelir. Sonucunda iman kalesi olan kalbimiz zayıflar, bu da şerlerin kalbimizi istilâ etmesine sebep olur.

Lâtifelerin ölmesi ikiye ayrılır. Mutlak mânâda ölmek ki, bu lâtifenin imandan hissesi kalmaması anlamındadır. Geçici olarak ölmek ise, günahtan kaynaklanan sersemlik ve dalâletten gelen bir perde ile duygular ve lâtifeler bir süre işlev görmez. Lâtifelerin ve duyguların geçici olarak çalışmamasının zararını ve bu duyguların aktif olmasının önemini Hz. Ömer’in (ra) Müslüman olmadan önce ve İslâmla tanıştıktan sonraki hayatına bakarak anlayabiliriz.

Zira “Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.”2  Şayet kişi bu günahlara devam ederse, istiğfar etmezse, yavaş yavaş bütün kalbe yayılıp, şeytanın  imanı söküp almasıyla sonuçlanacaktır.

İmanın mahalli ve lâtife-i Rabbaniye olan kalbimizi korumak ve temiz bir mizaçla yaratılan fıtratımızı bozmamak veya düzeltmek için; kötü düşüncelerden arınalım, nifaktan kalbi temizleyelim, günahtan kaçalım, vicdanımızı doğru kullanalım, sık sık tövbe ve istiğfar edelim, iman hakikatlerine kulak verelim, Allah sevgisi ile dolalım, hatalarımızda ısrar etmeyelim.

Hâsıl-ı Kelâm,”Makine-i insaniyenin merkezi ve zembereği olan kalbi işletmekle, sâir letâif-i insaniyeyi harekete getirip, netice-i fıtratlarına sevk ederek hakîkî insan olmalıyız”3

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 330.

2- a,g.e, s. 21. 3- Mektubat, s. 773.

Ömer Faruk Yıldız / [email protected]

Okunma Sayısı: 1009
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı