Geçen ay, Mersin hanımları güzel bir programa imza attı. Her yıl Muharrem ayında düzenlenen geleneksel mantı Aşure Günü yapıldı. Gayesi kardeşler arasında muhabbeti ve uhuvveti kuvvetlendirmek.
Risale-i Nur’ların gönüller üzerinde meydana getirdiği heyecanın kalplerde ve ruhlarda bıraktığı tesirin neticesiyle bir araya geldiğimiz programın coşkusu görülmeye değerdi. Kardeşler arasındaki muhabbet uhuvvet zirvede olunca duygu ve lâtifelerde heyecana geliyor. Ben de bu duygularımı âcizane paylaşmak istedim
“Allah için birbirini seven iki kardeş buluştukları zaman biri diğerini yıkayan iki el gibidir“ diyor Efendimiz. (asm)
Mü’minlerin Allah rızası için uhuvvet ve muhabbetle bir araya gelmeleri bağışlanmaya vesiledir. Hayatın devamı ve lezzeti ancak uhuvvet ve muhabbetledir. Bu kardeşlik dünyada olduğu gibi berzahta da ahirette de ebediyen devam edecektir inşallah. Efendimiz (asm) Medine’ye hicret ettikleri zaman, her şeylerini Mekke’ de bırakarak gelen muhacirler ile Medine’deki ensarı birbirleri ile kardeş ilân etti. Bunun üzerine Hucûrat Sûresi 10. Âyet olan “Mü’minler ancak kardeştirler“ Âyeti nazil oldu. Demek sadece ensar ile muhacir değil Hz. Adem’den kıyamete kadar gelecek bütün mü’minler birbirinin kardeşidirler.
Bu hakikate binaen Efendimiz (asm) bir mü’minin hem kardeşi hem Resuludür. Efendimiz (asm) ve diğer peygamberlerle kardeş olan bir mü’min için bundan daha büyük bir şeref bir izzet bir saadet olabilir mi ?
Fakat bu şeref ve saadet iman şartına bağlıdır. Bu nedenle Efendimiz (asm) “Birbirinizi sevmedikçe hakikî iman etmiş olmazsınız“ buyuruyor.
Kardeşlerimizle Allah için bir arada olmamız ihlâsın uhuvvete yansımış halinden başka bir şey değildir. Bunu teyid eden bir Hadis-i Şerif’te, Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor: “ Allahın kulları arasında bir grup var ki onlar ne peygamberlerdir ne de şehitlerdir. Üstelik kıyamet günü makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de şehitler de onlara gıpta ederler.”
Orada bulunanlar sordu: “Ey Allahın Resulü onlar kim bize haber verir misin?”
“Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları mal olmadığı halde Kur’ân adına birbirini sevenlerdir. Allah’a yemin ederim onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. “
Ey nur kardeşlerim bizlere bir müjde de Mücadele Sûresi’nin 22. Âyetinden geliyor:
“Allah onları içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah tarafında olanlardır. İyi bilin ki Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. “
Üstad Bediüzzaman Hazretleri de ihlâs uhuvvet ve muhabbetin din dünya ahiret ve hizmet için ne kadar ehemmiyetli olduğunu İhlâs ve Uhuvvet Risalelerinde şöyle beyan ediyor:
“Mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvetteki makam geniştir; gıptakârâne müzâhameye medar olamaz. Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder....Ey kardeşlerim! Kur’ân-ı Hakîm’in hizmetindeki mesleğimiz hakikat ve uhuvvet olduğu.. ve uhuvvetin sırrı: Şahsiyetini kardeşler içinde fâni edip onların nefislerini kendi nefsine tercih etmek olduğundan, mâbeynimizde bu nevi hubb-u câhtan gelen rekabet te’sir etmemek gerektir. “ (21. Lem’a)
Haydi dostlar bunu fırsat bilip şu muhabbet ve uhuvvet havuzunda enelerimizi eritelim. Ve Rabbimize şükretmekle birlikte ihlas muhabbet ve uhuvvette muvaffak olmak için duâ edelim.
Bu programda feyiz ve berekete ve inşallah bağışlanmamıza vesile olan bütün nur kardeşlerimi canı gönülden tebrik ediyor hizmetlerinin ihlâsla devamını diliyoruz.
Meral DEMİRDÖĞMEZ