"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müşfik eller, kutsal ekmek

08 Ocak 2017, Pazar
Sabahın erken saatleri... Güneş henüz doğmuş. Yaza hüzünle vade etmişken kış yavaş yavaş sokulmuş tahta penceremden.

Kıymetlim benim, her haliyle kabullendiğim bu şehirde gökyüzünde karalar, toprağın bağrında beyazlar eksik olmuyor. Eksik olmasınlar da. Mazide olduğu gibi karlar sarsın dört bir yanımı, kirpiklerim bir nebze ihtiyarlığı tatsın. Buz tutsun ruhumdaki sancılar. Belki o zaman nasip olur onları çekip çıkarmak ve fırlatıp atmak sonsuza. 

Her sabah uyandığımda onun sesi çarpar kulaklarıma sımsıcak. Dışarıdaki ayaza inat naif bir ses teşrif eder odama: “Hadi oğlum namaza.” Hiçbir soba beni onun ısıttığı kadar ısıtamıyor. Akşamleyin eve döndüğümde aklıma gelen ilk şey, soğuktan nasiplenmiş ellerimi kalorifere uzatmak değil, titreyen ellerimin hasretle beklediği o sıcaklığın sahibine sokulmak. Ah benim müşfik, dertli anam! Hiç dertsiz görmedim ki ben onu. Sabah namazını eda ettikten sonra büyük bir aşkla işlerine koyulur. Ne bahtiyarlık ki benim için, asla ihmal etmez canından aziz bildiği, ama buna lâyık olmaktan uzak çok sevdiği evlâdının kahvaltısını. Bazen o duymasın diye mutfağın kapısını kapar, birkaç lokma ağzıma koyduktan sonra apar topar çıkarım evden. Kim bilir benim bu haylazlığımı daha uykusunda iken seziyordur.

 Yine soğuk bir günün sabahında uyandığımda hafif bir tedirginlik yüzüne sirayet etmiş gibiydi. Belli ki içindeki yangına bir çare arıyordu. Ben de telâşlı bir halde saatle cebelleşiyordum adeta. Yoksa dersi kaçıracaktım. Bu arada evde ekmek olmadığını fark ettim, usûlca yaklaştım: “Anne mühim değil gelince yerim” dedim. Mutfaktan sadece birkaç dakikalığına uzaklaşmıştım. Geri döndüğümde gözlerime inanamadım. Bu Allah’ın yalnızca anneye bahşettiği öyle ulvî bir duygu ki benim aç gitmeme tahammülü olmadığından oracıkta pişirdiği sıcacık ekmekleri önüme koymuştu. Benim gülsima anam. Hayalen kadim zamana yolculuk ettim o sırada. Tarihin kimi zaman merhametli, kimi zaman acımasız sayfaları açıldı gözlerimin önüme. Bir parça ekmekti insanları birbirine düşüren, bir lokma ekmekti aslında insanları mutlu eden. Çünkü kutsaldı o. Ya Anne? Ekmek kadar kutsî olan yegâne varlık. Öyle olmasaydı, bir akşam yine sıcacık pişirdiği çorbayı içerken, benden habersiz ekmekleri küçük küçük dilimleyip içine koyar mıydı? Ve benim onu fark ettiğimi görünce tebessüm eder miydi hiç?

Keşke ardında meleklerin tecessüm ettiği o simadaki şefkate vasıl olabilsek. Keşke o şefkatinde üstünde bir şefkatin olduğunu görebilsek.

Mücahit Coşkun / [email protected]

Okunma Sayısı: 801
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı