"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sonbaharda tefekkür bir başka güzeldir

12 Ekim 2014, Pazar 00:01
Neyleyim baharı yazı, ardında sonbahar olmayınca. Sonbahar mevsimi kâinat kitabının kudret mu’cizeleriyle dop dolu fakat en solgun sayfalarını taşıyan mevsimlerinden biri.

Sonbahar döneminde kavunun elmanın, armudun, üzümün, incirin, baklagillerin, ortaya çıkan yiyeceklerin enva-i türlü çeşitleriyle hem gözlerimizi hem midemizi hem de ruhumuzu doyurur. Bizi yaratan Rezzak-ı Kerim’in Cevad ismiyle herşeyi cömertçe bize ikram etmesi öyle büyük bir zatın bizi sevdiğini gösterir. Biz insanların da öyle büyük bir zatın bizler için yarattığı o güzel nimetlerini görüp temaşa etmemiz O’nun yüceliğini “Sübhanallah, Allahuekber” diyerek tefekkür etmemiz kulluğumuzun gereğidir. En âmî insanların bile bu muhteşem güzellikler karşısında hayret içinde kalmaları, tefekkür etmeleri ne de güzeldir.
Her mevsimin kendine has güzellikleri olduğu gibi tefekkürü de farklıdır. Güz mevsiminin en belirgin özelliği de, tatlı bir hüzünün, sarı yapraklara sarılarak nazarlarımıza sunulmasıdır. Göz de, gönül de bu güzel manzaralardan hissesini alır.

YİNE GÖNLÜME DÜŞTÜ HAZAN

Yaprağını döktü gönlüm, içim buruk bir haldeyim, çünkü hazindir hazan. Sararmış yapraklar toprağa düşerken, gaflet içinde olanlara ölümü hatırlatır. “Senin de sonun bu yaprak gibi olacak” diye nefsi uyandırır. Dalâlet gaflet ve dalâlet bataklığından başını çıkartamayanlar, ölümü bir hiçlik ve yokluk zannedenler, dallardaki solgun yapraklar gibi korkudan titrer, ölümden ürker. Kalbindeki hüzün, bir kâbusa dönüşür.
Evet ehl-i dalâlet için hazindir acıklıdır keder verici, üzüntülüdür onlar herşeyin sonbaharda kuruyup solduğunu yok olduğunu zannederler Mâna-yı ismi ile bakarlar. Halbuki mü’min ise Mana-yı harfi ile bakar ve kâinat kitabını iman gözlüğü takarak okur. Okuduğu kâinat kitabının her sayfasındaki hikmet ve faydaları anlar, hepsinin bir yaradılış gayesi olduğunu anlar. Olanları bir sebebe bağlarken, sebeplerin de başı boş olmadığını, her şeyin anahtarı yanında, her şeyin dizgini elinde olan bir kudret elinin işlediğini anlar. 
Gönlümden kopan duygular, dallardan düşen yapraklara eşlik etti, beni tefekkür deryalarına daldırdı. Dalıp gittim maziye ve mazi sayfalarına... Tek, tek açtım mazinin sararmış yapraklarını. Geçen ömrümün ilk baharını, yazını sorguladım. Muhasebe defterimi açtığımda olumlu ve olumsuz âhiretin tarlası olan dünya ticaretinde âhirete dönük neler elde ettiğimin kârını ve zararını hesaplamaya çalıştım. Muhasebe defterimin kâr hanesi beni sevindirirken, zarar hanesi beni dehşete düşürdü. Aman Allahım! dedim. Sen affetmezsen, sen yardım etmezsen, ben bu zarardan nasıl kurtulurum, nasıl düzlüğe çıkarım. Medet Yarabbi! diye feryad ettim.
Ektiğim Güllerin içinde dikenlerin de olduğunu fark etmem beni hayli üzerken telâfi etmemin çarelerini aradım. Hayatımın son bahar mevsiminde olduğunu düşününce, bazı şeylerin telâfisinin ne kadar zor, belki de imkânsız olduğunu gördüm. Ama, önümde bir gün bile olsa, o günü bir bahar gibi yaşamak, yeni güller yetiştirmeye çalışmak, eski hatalarımdan vazgeçerek günahlarımdan dolayı pişmanlık içinde tövbe ederek Rabbime sığınmak, en büyük tesellim oldu. Ömrümün sonbaharının bir hüzünden ibaret olmadığını, sararmış yapraklara güzel yazılar yazmanın mümkün olduğunu düşündüm. Sonbaharımın ve kışımın güzel geçmesi için elimden ne gelirse yapmam lâzım diyerek yeni bir sayfa açmaya niyetlendim. Ben halihazırdaki zaman da nefsimin bana neler yaptığını görmeliydim. O menfi duygularımı ayıklayıp temizlemeliydim artık hayatımdan. Çünkü hayatını mevsimleri de değişkendir, sonbaharın ne zaman kışa döneceğini bilmiyoruz. 
O olumsuz duygularımdan artık bu sonbaharda kurtulmak istiyordum ve kurtulmalıydım. Çünkü sonbaharın arkası kıştı ve ben de mutlaka o kış mevsimini yaşayacaktım. Başka bir hayatta sünbül vermek için kıştan sonra başka bir baharda dirilecektim. Misâfir yolunu düşünmeli diyerek balkonuma çıkıp tefekküre daldım. Üçüncü kattaki balkonumuza uzanan ceviz ağacının sararıp ve bir bir dökülen yapraklarını tefekküre daldım. O ağaçta ilkbaharını benim gibi yaşamış ve şimdi sonbaharını yaşıyordu ve kalın gövdesindeki köklerini toprağa sıkıca geçirip başka bir baharda dirilmek için aslı olan tohumunu köklerinde saklıyordu. Benim de esas aslım olan tohumum bu vücudumda saklıydı. Bir gün toprağa düşecek, haşir baharını beklemeye başlayacaktı.  
Niyâzi-i Mısri gibi feryat eyleyerek ben de dedim:
Bir ticaret yapamadım, nakd-i ömür oldu hebâ.
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bihaber.
Ağlayıp nâlân edip, düştüm yola, tenhâ garip.
Dide giryan, sine biryan, akıl hayran bihaber.
Diyerek başladım âhiret azığını daha bir şevkle tedarik etmeye. Sonbaharımdan sonra gelen kışımdan da sonra bende sonunda başka bir baharda dirilmek için ölecektim. Ve bundan kaçış yoktu o zaman ona hazırlanmalıydım diyerek yoluma tefekkürle devam ettim.
 Her mevsimin kendine has güzellikleri olduğu gibi tefekkürü de farklıdır. Tefekkür, Hakîm isminin bir cilvesidir. Bu isme mazhariyet fikir ve düşüncede ilim ve tefekkürde derinlik ve inceliği de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla tefekkür şahsiyeti geliştiriyor, kemalâtı arttırıyor, mantık ve muhakemeye kuvvet veriyor. Ortaya insan-ı kâmil dedikleri mükemmel bir şahsiyet çıkıyor.
 Tefekkür mânevî bir hastalık olan gafletin de en etkili ilâcıdır. Necisin? Nerden geliyorsun? Nereye gidiyorsun? Sorularını da bizlere sordurur ve bunların cevabını insana buldurur. Tefekkür eden insan iç âlemini, yaşadığı çevreyi hesaba çeker kâinat kitabının sayfalarını tek tek okur. Bu arada kendini de okur yaradılış gayesini bilir. Marifetullah ve muhabetullah basamaklarından ahsen-i takvime ulaşır. İlkbaharda dünya haşir meydanının sayısız delilleriyle donanır, yaz kudret mucizeleriyle doludur, sonbahar mevcudatın geride bıraktıkları tohumcuklarını yumurtalarını Hafiz-i Mutlak-ın güvenli eline teslim eder, kış ise apayrı kâinat kitabının beyaz kefenine sarılması demek, ama nedense sonbahar ayında sarının her tonunun hâkim olduğu renk cümbüşü insanı ayrıca mest eder.
Bakalım büyük zatlar tefekkür için neler söylemişler.
“Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır” (Hadis-i Şerif)
Tefekkür insanı cennete giden yola ulaştırır. (Lokman Hekim.)
Tefekkür zekâyı açar. (İmamı Şafii.)
Çok tefekkür insanı bilgili eder. Bilgili olanda amel eder. (Vehb bin Münebbih’den.)
İnsanda mütefekkir (düşünen) olursa herşeyden bir ders ve  ibret alır. (Süfyan b. Uyeyne)
 Ve bende siz kardeşlere şimdi kâinat kitabını tefekkür etmenin tam zamanıdır diyorum. Bir seyyah gibi çıkalım tefekkür yolculuğuna bu güzelim mevsimde bu güzelliklerden faydalanalım. Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. İçinde bulunduğumuz her anı tefekkürle yaşayarak geçirmeye çalışalım diyerek sizleri kâinatın sahibine emanet ediyorum.
Nefsin mertebeleri olduğu gibi tefekkürün mertebeleri de vardır. Sonbaharı herşeyin sararıp solan ihtiyarlığı diye adlandırmamak lâzım ihtiyarlaşmış olsa bile ihtiyarlıkta ki yapılan ibadetinde zevki bambaşka oluyor. Kâinattaki her şey görevini ifa ediyor, bizler de ibadetlerimizi tefekkürle süsleyelim.
  Sonbahara dair umut ekin yüreğinize. Sonsuz bir hayata doğru salın umutlarınızı, beyaz bir kelebeğin kanatlarında . O kelebek sizlere de kırlardaki çiçeklerden demet, demet güzellikler getirsin. Eğer bu sonbaharda kelebeğin ömrü vefa ederse. Yoksa başka bir baharda haşir meydanında. Çünkü ben de öyle yaptım saldım kelebeğimi kırlara belki mutluluk getirir ve herkes kardeş olarak yaşar bu sonbaharda. En önemlisi de, hayatın ilkbahar ve yaz mevsimlerini en güzel şekilde değerlendirmeye çalışmak ve sonbaharda pişmanlık duymamaktır. Çünkü geçen mevsimleri geri getirmek mümkün değildir.

Şairin dediği gibi:
“Geçti ömrün nev bahârı eriştik vakti asra.
Ağlamak ne kâr eder
Ba’de harâbi-l. Basra

Sema Ceyhan / [email protected]

Okunma Sayısı: 7932
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı