"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sonsuzluğa giden yolun kapısını aralamak

24 Ocak 2016, Pazar
Zübeyir Gündüzalp yarışmasında ikinciliği kazanan mülâkat.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Türkçe Bölümü mezunu olan ve Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans tamamlayan emekli Edebiyat öğretmeni Selim Çepni şimdilerde ise Demokrat Eğitimciler Derneği Samsun Temsilciliğini yürütmekte. Risale-i Nur’u okumak, anlamak, anlamanın önünde engel olan problemler ve bu okuma merakımın bir sonunun olup olmaması konusunda yönelttiğimiz sorulara önemli açıklamalarda bulundu. 

Başlamadan önce sizi tanıyabilmemiz için bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1953 Samsun doğumluyum. 1980 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Türkçe bölümünden mezun oldum. 1991 tarihinde Anadolu Üniversitesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans tamamladım. 

Yirmi beş yıllık meslek hayatımda Muğla ilinin merkez ve kazalarında öğretmenlik yaptım. 1985’den emekli oluncaya kadar Samsun’da görevimi yaptım. Şu anda Neşriyat Hizmetleriyle uğraşmaktayım. Demokrat Eğitimciler Derneği’nin Samsun temsilciliğini yürütmekteyim. Evli ve üç çocuk babasıyım.

Emekli Edebiyat öğretmeni ve Neşriyat hizmetleriyle ilgilenen biri olarak zevkle okuduğunuz kaç kitabınız var?

Tercih ettiğim her kitabı ve dergileri zevkle okurum. Okumayı hayatımın bir parçası haline getirme gayreti içerisindeyim. Okuduğum kitaplar beni belli bir seviyeye taşıdığından yeterli idrak düzeyine geldiğimi zannetmiyorum. Ömür boyu devam edecek. Bu düşüncedeyim. Çünkü Risale-i Nur’u anlamak, hakikatlere ulaşmak hayatın tamamını içine alıyor. Hatta ömrümün yeteceği de meçhul..

İşin özeti, Risale-i Nur Külliyatı’nın dışındaki okuduğum ve okuyacağım bütün eserleri bir basamak olarak görüyorum. Okumak, okumak, okumak başka yol bilmiyorum. 

Neden Risale-i Nur? Risale-i Nur hayatınıza ne kattı? 

Mermere yazılan yazı gibi Risale-i Nur hakikatleri kalb ve ruhuma o kadar işlemiş ki bu hakikatlerle alâkası olmayan bütün fikir ve düşünceler beni tatmin etmiyor. 

Risale-i Nur hakikatin her köşesini öyle anlatıyor ki hiçbir menfez bırakmıyor. Güneş gibi her tarafı aydınlatıyor. Cenâb-ı Hak’kın bir lütfu. Helâket ve felâket zamanında insanlığa Rahmet olarak gönderilmiş. 

Risale-i Nur, hayata bakış açımı değiştirdi. Mana-yı isimden mana-yı harfe döndürdü. Harfleri okumaya, anlamaya, idrak etmeye başladım. 

Kâmil insan olmanın yollarını gösteren ve açan Risale-i Nur, hayatımın içinden başka hayat sunmuştur. Ne kadar şükretsem azdır. Risale-i Nur’la tanışmış olan bahtiyar Saff-ı Evvellerin hayatını okudukca insan kendini başka bir âlemde hissediyor. Cenâb-ı Hak bizi bu rahmetinden ayırmasın. Ondan bir an bile ayrı kalmak ne büyük mahrumiyettir. Nimet şükür ister. Nihayetsiz şükürler olsun. 

Peki Risale-i Nur okumak ile Risale-i Nur’a muhatap olmak arasında ne gibi farklar vardır.?

Risale-i Nur veraset-i Nübüvvetin sırrına mazhardır. Böyle bir esere muhatap olmak Allah’ın takdiriyledir. Risale-i Nur’u herkes okuyabilir, istifade edenler derece derecedir. Ben Risale-i Nur’a muhatap olmak ister ve onun gereklerini yerine getirmek gayreti içerisinde çırpınır dururum. Bilhassa meslek ve meşreb konusundaki düşünceleri okumanın ötesinde yaşayarak ve idrak ederek anlamaya gayret ederim. Zaman ve zemin şartlarını hep meslek ve meşreb ölçüleri içerisinde değerlendirmek vazgeçemeyeceğim bir davranış şeklimdir. 

Şahsı manevinin gözüyle bakmak hayatımın temellerinden biridir. Okumak ve muhatap olmanın farkını yaşayarak görüyorum. Bu hep böyle devam edecek. Çünkü Risale-i Nur bitmez ve tükenmez bir Rahmet çeşmesidir. Son deme kadar kana kana içmeye ihtiyacım var. 

Muhataplığın başka bir yönü Saffı Evvellerden bize aktarılanları anlamak ve yaşamak gerçeğini görmeliyiz. 

‘Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin’

‘Sadâkatle Risale-i Nur’un intişarına çalışmak’

‘Kayd-ı hayat şartı ile girilebilen bu ilim, iman ve irfan mektebinin ders kitabı Risale-i Nur Külliyatı bilmektedir.‘

‘Risale-i Nur’a mümtaz bir talebe olmakla hayatını şekillendirmek, yaşayışıyla Risale-i Nur’un ön gördüğü meslek ve meşrebin temsilcisi  olmak. İman ve Kur’ân hizmetinde fani olmakla cemaati istikametin ana kaynağı ve rehberi olmak.’

Üstadımızdan aldığımız hizmet prensiplerinin hayatiyetini devam ettirme gayretini taşımak hepimizin hassasiyeti olmalıdır. Muhataplığı böyle anlıyorum. 

-Risale-i Nur bizden nasıl bir okuma tarzı bekliyor?

Risale-i Nur okundukca akıllar ve kalpler sürekli tesir altında kalır. Her okunuş insanı başka bir âleme getirir. Bunun tarzını tesbit etmek, sınırlarını çizmek zordur. Ancak daha düzenli ve faydalı okumanın yolları tesbit edilebilir. 

Sizce nedir bu tesbitler? Nasıl bir yol izlenmeli?

Nesilden nesile, kıyamete kadar devam edecek bir Külliyat söz konusudur. Risale-i Nur’u okumak ve istifade etmek gayret ve devamlılık ister. Diline ve kavramlarına aşina olmak, hazmede hazmede okumak. Ayrıca Risale-i Nur insanlığa sunulan bir eserdir. Dikkat ve itina ister. Belli bir idrak seviyesine çıkmaya çalışılmalıdır. 

Yeni okuyanlar ve yıllarca okuyanlarla aradaki mesafeyi nasıl buluşturacağız?

Ben kendi dünyamda çıkış yolu olarak bir metod düşünmedim. Tek hedefim Risale-i Nur’u okumak, okumak, okumak. Tabiîki bir metod olmalı, fakat kişiden kişiye farklılıkları gözeten bir tarzı olmalıdır. İlk okuyanlar bir hazırlık döneminden geçtiklerini kabullenerek, zaman içerisinde okumalarda farklılıklara açık olmalıdırlar. Başladıkları gibi okumaya devam ederler ise istifadeleri az olur.  Söz konusu eserler bir çok dile çevrilen eserlerdir. İster tek başına, ister topluluğa karşı oku, değişmeyen birşey vardır. Başkasına değil kendine okumak. Kendin anlayarak ve hissederek okumak. Tabiîki topluluğa okurken nazara alınması gereken usûller vardır. Bunlara uyulacak. Verimli olmanın kuralları vardır. Okuyacaksın, fakat okuduklarını hayatın her safhasında da yaşayacaksın. Risale-i Nur bir bütündür. Parçalarından bir tanesi ihmal edildiğinde kayıplar kaçınılmazdır. Allah göstermesin insan bu ihmalin faturasını yaşanan olaylar karşısında yanlış davranış içerisine girerek öder. 

Okurun Risale-i Nur’u anlamasını engelleyen problemler nelerdir?

Önce kendi nefsin en büyük engeldir. Eğer insan günahlar içerisinde olursa o hakikatler ona kapanır, açılmaz. Günahlardan nefsini temizleyeceksin. Çok muzır maniler karşına çıkacaktır. Bu engelleri yine Risale-i Nur hakikatlerine yapışarak aşacaksın. 

“Acz–ı mutlak, fakr-ı mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak.” 

“Nefis cümleden süfli, vazife cümleden ala.”

“Tezkiyeyi nefs etmemek.”

“Rahmetten ümit kesmemek.”

Kemiyet perestlik, hırs-ı imamet, hırs-ı sevap, şöhret perestlik, eksik tevekkül, fazilet füruşluk hastalıklarına yakalanmamak. Yol çetin ve uzun... Ama denemeye değer. Her türlü cefayı toplasın gelsin. Ne gam.. Cennet ucuz değil.

Son olarak, Risale-i Nur’u okuma merakının bir sonu var mıdır?

Sınırı olmayanın, sonu da yoktur. Kâinata bedel olan bir eseri okumanın sonu yoktur. İnsan ve Kâinatı okuyan bir eseri okumak sonsuzluğa giden yolun kapısını aralamaktır. Bu öyle bir kapıdır ki açtıkça açılır. Her kapı aralandıkça, velvele-i zikir ve tesbihi dağıtmaktadır.

Okunma Sayısı: 1205
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı