"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vesile-i saadet-i dareynim: Risale-i Nur

23 Kasım 2014, Pazar
Üniversite ve dersane hayatı… İnsanın hayatında en mühim dönemdir aslında. Zira insan için gençliğini nerede, nasıl geçirdiği ehemmiyetlidir.

Hele ki üzerimize günahların sel gibi geldiği şu ahir zamanda, gençliğin fark etmediği, fark etse de ifade etmek istemediği nefs-i emmaresinin çığlıkları arasında boğulduğu şu asırda… Hayat-ı uhreviyemize dair yaptığımız ameller bu dönemde daha çok kıymetlidir ve iki hayatımızı da büyük derecede etkiler.  Zübeyir Ağabeyin de dediği gibi; “Gençlikte insan ne ile meşgul olursa, istidatları onda inkişaf eder.’’ 
Biz de hayatı öğrenebilmek adına çıktık bi yola. Belki yola çıkarken bunun farkında değildik. Ama bir senede bile insan fark edebiliyor nelerin değişebileceğini. Ben, ilâhiyatta okuyan bir üniversite talebesiyim. Elhamdülillah Medrese-i Nuriye’de kalıyorum.  Üniversite yıllarınızı en istifadeli, en güzel şekilde geçirebileceğiniz, kıymetli kardeşler ve hatıralar kazanacağınız Nurlu mekânlar buralar. Her üniversiteye hazırlanan kardeşime şiddetle tavsiye ederim. Tabi eğer gençliğini, saadet-i dareynini düşünüyorsa…
Dersane-okul yolu üzerinde gençliğimizden güzel bir surette istifade etmeye çalışıyoruz elhamdülillah. Üniversite hayatı benim için Risale-i Nur’la  güzel.  Ve tabi bir de Nur’larla bütünleşmiş olan  gazetem; Yeni Asya’yla …  Değişik ve sizi belki de yoldan çıkarabilecek fikirlerin olduğu üniversite ortamında bir genç, ancak Risale-i Nurla ayakta durabilir. Neden mi Risale-i Nur? Şimdi ben ne kadar anlatsam da kifayetsiz kalır. Öyleyse ben derim ki gençliğini kurtarmak isteyen Risale-i Nur’a sıkı sıkı tutunsun.
Öyle bütünleşmişim ki bu Nur’larla, onları okumasam bile hep yanımda taşımaya çalışıyorum. Adı üstünde ya; NUR.. Benim, üniversiteye giderken  karanlık yollarımı aydınlatan bir rehber, gelen taarruzlara karşı manevi bir zırhım. Evet, ilahiyatta din ilimleri görüyoruz. Hadis olsun, fıkıh olsun Arapça olsun. Hepsi birbirinden güzel Rabbim’in ilimleri. Fakat, bizim üç küllî muarrifimiz olan Kur’ân-ı Kerîm’i, Peygamber Efendimiz’i (asm) ve bu mu’cizelerle donatılmış kâinatı bana anlatan, öğreten şu asrımıza uygun en güzel eserler  Risale-i Nurlar şüphesiz ki… Ve bu birçok kişi tarafından tasdik edilmiş ve de zaten Kur’ân-ı Kerîm’de de Risale-i Nur’a dair işaretler var. 
Acizane paylaşmak isterim ki, gördüğüm ilimler arasında Hadis ilmi, (nedendir bilmem, ama) beni şu aralar kendine daha çok sardı. Özellikle sırf Hadis ilmiyle ilgilendiğim bir gün, ruhumda değişik hissiyatlar, kalbimde derin duygular oluştuğunu böyle söylesem de hissettiğimin yanında basit kalır. Kalbimde o gün Efendimiz’e (asm) karşı öyle duygular uyandı ki..
Tam bunları hissederken Hadis kitabımdan bir söz gözüme ilişti; “Hadis ilmiyle ilgilenenler, Hz. Peygamberin yakınlarıdır. Her ne kadar kendisiyle arkadaşlık etmemişlerse de nefesleriyle sohbettedirler.” (…) İşte o an anlamıştım neler olup bittiğini. Ki bir gün bile insanı böyle etkiliyorsa …
Aslında tam olarak demek istediğime gelirsem, hadislerle bu kadar iştigal olunca, Efendimiz’e (asm) kalbimiz, ruhumuz bu kadar yaklaşıyorsa (ki sadece hadisleriyle ilgilenmişken) .. Asrımızın kurtarıcısı olan, içinde bütün ilimleri ihtiva eden ve de Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyan’ın mu’cize-i manevisi olan Risale-i Nur’la birkaç dakika bile iştigal etmek bize neler kazandırır, siz tefekkür edin… Elhamdülillah Rabbimize ki bizi onlarla tanıştırdı. Okuduğumuz ilimlerle beraber inşaallah nurun âlâ nur olur.
Bölümüm olan ilahiyatta maalesef ki, Risale-i Nur’a karşı hücumlar ve yok sayanlar var. Ve karşımıza dinle, âyetle, hadisle geliyorlar. Herkesin görüşleri farklı ve birçok kafa karıştırıcı şeyler… Bu durumda bize düşen Risale-i Nurlara daha sıkı sarılmak, o fikirlere karşı taarruzda bulunmak. Zira Risale-i Nur, Kur’ân tefsiridir. O’na karşı gelen taarruzlar, Kur’ân’a karşı gelen taarruzlar hükmünde olduğundan bizim susmamamız gerekir. Öyleyse bizim yapmamız gereken çok okumak. ‘’Kün feyekün’’ emrine tabi olup okumak. Kâinatı, insanı okumak.  İlk önce kendimizden başlamak. Zübeyir Ağabey’in de dediği gibi, “Tenkit için okur, istifade edemez. Başkası için okur, istifade edemez. Kendi nefsi için okur, istifade eder.’’ Zira kendi nefsini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez. 
 Her gün geçer içimden, okuldayken… Risalemi elime alırım ve “Ne var yani derslerimizde bunları okusak’’ diye. Aklıma Üstadımın gençlik yıllarında gerçekleştirmek istediği o muhteşem, asrın projesi gelir; “Medresetü’z-Zehra’’ ..
Elhamdülillah ki bu proje üzerine çalışan abilerimiz, ablalarımız var ..  Rabbim hizmetlerinde muvaffak kılsın, azm ve sebat versin, bu yolda ihlâsla yürümeye devam etmeyi ve hayırlı sonuçlara ulaşmayı nasip etsin. Rabbim o zamanları da hayırlısıyla görebilmeyi, o medresede de hizmet edebilmeyi nasip etsin inşallah…
Gözümün nuru, gönlümün huzuru Risale-i Nur… Seni bana verene binlerce şükürler olsun, Vesile olan Üstadım Bediüzzaman Hazretlerinden Rabbim binlerce kez razı olsun…

Şüheda KALE / [email protected]

Okunma Sayısı: 1346
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı