"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yavru Vatan’da Risale okumaları

15 Şubat 2015, Pazar
İslâmın ilk emri oku. Bütün âlem bunun içinde bir nokta gibi görünüyor, fakat cümle âlem bunun içinde.

Bunun bır sırrı kendimizi okumak... Bunun için can dostlarının hizmet noktasındaki dâvetlerine her şeye katlanarak hizmetin ve Risale-i Nurların yaktığı ateşin şevkıyla hep icabet ettik. Bulunduğumuz mekândaki hizmetleri yazdığımız makalelere sığdırmak mümkün değil. Bir haftalık bazen bir aylık bazen iki aylık bir çalışmayı, uykunun dışındaki bütün saatleri içine alan okuma programlarını yönetmek ve bilhassa Üniversiteli öğrencilere muhatap olmak ve onların başta soruları olmak üzere bir çok meselelerine ortak olmak, kahvaltılarıyla yemeklerine kadar birlikte bulunmak ve geçirdiğimiz günlerin çetin soğuklara rağmen ayakta durmak, deruhte edilen programı aksatmamak ve bütün gönül erbablarıyla hemhal olmak kolay bir hadisat değildir. İhlâsın yasakladığı pencerelerden taşmamak niyet-i hâlisenin içinde hizmetin meyvelerini sunmak kusur olmaz inşallah. Tarihe kayıt düşmek maziden  gelenlere sermayedir.

“Bir rüzgâr gibi geçti.” Yazının  serlevhasında takdim ettiğimiz bu söz aslında büyük sultanımız Hz. Bediüzzamanın  17. Söz nam eserinde Fârisi olarak mündemiçtir. “Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider.”                

 Bu itibarla bırakın ömrümüzü bu son 2 ay içinde sayısız kişilerle ve hizmetlerle muhatap olduk. Nasıl geçtiğini notlarıma bakınca ancak inanıyor ve hissediyorum. Bütün zerratımla “Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik”diyorum. Tek tesellimiz bu günlerin ve bu zaman diliminin hüşyar ve bir çoklarının Hz. Bediüzzamanın 28. lem’a daki nüktelerde ifade buyurduğu “genç veliler” sırrına namzet bazı gençlerle ve şahsiyetlerle bulunmakla bir ümidi yakalamaktayız.

ŞUHEDA DİYARI AZİZ KIBRIS

Hizmetin aşk ve şevk ile  dolu seyahatimizin ilk durağı, 7. Defa gittiğimiz ve hizmetin tuzunda biberinde katkımız olan Yavru Vatanımızdı. Jeopolitik ve güvenlik bakımından, Orta doğu ve Akdeniz için bütün devletler Kıbrıs’a sahip olmak istemişlerdir. Maziye gidildiğinde bunlar görülecek ve okunacaktır. 2000 bin  yılında 1 saat 22 dakika içinde Lefkoşa de verdiğim “Osmanlıda manevî eğitim “ başlıklı konferansımda bunları ta Peygamberimizin (asm) halası olan ve 80 kusur yaşında cihada katılan  Larnaka’da medfun “Hala Sultan’a” (ra) kadar, Osmanlının Sarı Selimine  kadar,  Osmanlılardan 1974 askerî harekâtındaki şehitlerimize kadar, tarihî nuranî bir silsile içinde götürmüştük. İzlerinden yürümek onların gayelerini âlem çarşısına yaymak aslî görevimizdir.

Mazideki Cumhuriyet iktidarları yapabildiği kadar yapmıştır. Başta A. Menderes ve S. Demirel ve Cumhurbaşkanı Denktaş’ın projeleri ve mücadeleri ve Ecevit ve Erbakanın bizatihi müdahaleleri tarihe kayıt düşmüş ve silinmez bir arma ve tuğradır. Vefat edenlerin ruhları şad olsun, kalanlara uzun sıhhatli ömürler duâsındayım. Bunları Kıbrıs’tada dile getirdik. Sahabelerin kabri başında, Denktaş’ın kabri başında ve Kıbrıs’ın mânevî mimarı ve benim gönül dostum Şeyh Nazım Efendi’nin kabri başında çok duygulandık, Fatihalarla Muhterem kardeşlerim Basri Özdemirlerle ve Eyüb Aktaşlarla ve diğer zevatla ağladık..

KKTC Cumhurbaşkanı merhum Rauf Raif Denktaş’ın kabri başındayız

Tarihlere ve saatlere sığmayan güzel Kıbrıs’ımız 300 bin nüfusu aşan KKTC nin başşehri Lefkoşa resmiyette 70 bin nüfuslu görülmektedir. Ağırlıklı olarak Lefkoşa Yakındoğu Üniversitesi, Lefke Av. Üniversitesi Girne ve Magosa illerindeki  Üniversite ve fakültelerinde okuyan gençler takriben 70 bin civarında. Böyle tabloda bizim Lefkoşa Yeni Asya Temsilciliğine bağlı vakıf evlerimizde elli civarında üniversiteli vatanperver kardeşlerimiz var. Bunların da davetleri ile bir haftalık eğitim tedrisatının yönetmeni olarak, bazı ağabeylerimizin de himmetleriyle kendimizi Lefkoşe’de bulduk.

KIBRIS ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNE SEMİNER

Bir hafta seminer verdiğim gençlerin çoğunluğu Hz. Bediüzzaman’ın “Nesl-i cedid dediği ve merhum Mehmed Âkif’in “Asımın nesli”tabirlerini kullandığı ve Şair Arif Nihat Asya’nın “Yürü hâlâ ne diye oyunda oynaştasın, Fatih’in İstanbul’u feth ettiği yaştasın” mısralarına muhatap olan gençlerdi. Omuzlarında ne kadar kıymetli bir yükün bulunduğunu o mısralar içinde vardı. Ayrıca Lefkoşa yakınlarındaki muhteşem Yakındoğu Üniversite kampüs tesisleri 5 bin kişilik camisiyle bizlere ümit vermiş ve inşallah zamanla yukarıdaki şartlar ve gelişmelerde tahakkuk ederse büyük  bir üniversite şehri olacaktır. Bu cihetle Kıbrıs’ımızın istikbali çok parlak olacaktır inşaallah. 

Bir haftalık mutad ve intizamlı  programımızda Kıraat mahreç Kur’ân okumak ve tesbihatın önemi, neşriyatımız hakkında ve daha bir çok konuda çok suallere cevaplar vermeye çalıştık. Özellikle çağımızın büyük İslam mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursî’nin Şuâlar eserinin 20 meselesinden 19’uncu meselesi üzerinde durduk. Bu meselenin vuzuhu ve anlatımı ve anlaşılması için dokümanlarımızı tarih silsilesi içinde ve Nurlardaki belgelerle takdim etmeye çalıştık. Bir ömür boyu içinde bulunduğum ve bu meselenin ihtisas sahiplerinden başta Hz. Bediüzzaman’ın dönemindeki talebelerinden merhum Ahmed Feyzi Kul ve merhum Muzaffer Aslan Ağabeylerimizden ders aldığım bu 19. Mesele başlı başına Hz. Bediüzzaman’ın maddî ve mânevî hayatıdır. 

Niçin 19’uncu mesele sorusuna gelince; Şarklı olmam itibarıyla çok medrese mollalarıyla ve bir çok irşadçı zihniyet ve kişilerle zaman şeridi içinde çok muhatap oldum. Maalesef bir köy imamı ile şehrin imamını ve şehrin imamı ile çağın imamını karıştırıyorlar. Türkiye’de 85 bin caminin en az 85 bin imamının çehresi sesi parmak izleri ayrı olduğu gibi tefekkür dünyaları ve mânevî şahsiyetlerinde de ayrıdır. Elbette çağın imamı telâkki edilen zatında maddî ve manevî hayatı farklıdır ve böyle  olacağına dair rivayat-ı hadisiye vardır. Elbette bu okuma ve tetebbu programlarında bunların detaylarına inilmesi lâzımdır.

19. Meseledeki “Diyanet, siyaset, cihad ve saltanat” vasıfları bir şahısta görünmesinden ve tecelli etmesinden bahs ve rivayet edilmektedir. Bunun delillerle ortaya konulmasıyla çağın imamı müceddidi ve mehdî-i azamı tebarüz ve tesbit edilebilir. Yoksa çağımızın Müslümanları hasseten gençleri, çeşitli telkinatlarla yeni mehdiler yeni müctehidler arayacaklardır. Suriye, Irak, Mısır, Afganistan kısmen Türkiye bunun şahitleridir. Bunun için Hz. Bediüzzaman tarihçe-i hayatının mutlaka genç nesillere okutulması ve Üniversite gençlerine 5. Şuânın 19. Meselesini ders olarak erbabınca verilmesi elzemdir ve akla kapı açmak bizlerin daimî vazifesidir.

 “Diyanette Bediüzzaman” ayrı bir eser  ister, ”Siyasette Bediüzzaman” izahlı bir eser ister,”Cihadda Bediüzzaman” denince maddî-manevî cihad karşımıza çıkıyor her ikisinde de talebeleriyle bulunmuş başlı başına bir eser. Saltanatta aynı minval maddî ve manevî sahada Bediüzzaman başlıklı bir eser ister. Harikalar asrındayız harikalarla dolu. Gençlerin seviyelerine göre ve akıl midesinin hazmı nisbetinde belgelerle dokümanlarla arz etmek, günlerimizin en güzel saatıydı. Bu dört hakikatın bir zatta görülmesini sunmak, nasıl bir zata hizmette bulunduğumuzun berrak bir zeminidir.

Ayrıca çok önemli bir hususta bütün bu cihetlerle Fahr-ı Kâinat Peygamber Efendimizin  (asm) çağımızda en büyük varislerinden  olduğunu idrak etmek müstesna bir anlayış ve tesbittir. Şeyh Abdulkadir-i Geylaninin (ks) 900 sene öncesi ve İmam-i Ali (ra) 14  asır öncesi Risale-i Nur’u ve müellifini haber vermesi ve eserlerinde işaretler buyurmaları, bizler için ve gençler için muazzam bir manevi destek ve takviyedir. Bu davanın ve bu eserlerin bütün dünyada, damen-i kıyamete kadar devam edeceği ve gençlerin bu pencerelerden Hz. Bediüzzaman’ı görmeleri, onları Kıbrıs’ta sahil-i selâmate götürerek ve aguşlarını bize açmış olan şühedanın şefaatine vesile kılacaktır inşallah...

Nitekim bu ifadelerimizi  teyid eden bir hakikat şudur: Mizan-ı Kübra sahibi imamü’l Arifin Şaranı (ks) Kitab-ı Yevakidü’l Cevahir adlı eserinin ikinci cildinin 161 ve 162’nci sayfalarında, birçok hadis-i şerifleri  zikretmekle beraber, Muhiddin-i Arabi Hazretlerinden naklen şöyle buyuruyor: “Hazreti Mehdi Peygamberimize (asm) çok benzeyecek, raiyetine adaletle muamele edecek, O’nun alnı geniş, burnu uzuncadır. Dinin fetret devrinde gelecek. Cenâb-ı Hakk’ın izniyle İslâma gelen hücumları def edecek, Allahu Teâlâ’nın  yardımı onunla beraber olacak. Onun gününde ona uyanlar; cahil, korkak, bahil  olarak akşamlayıp, Âlim, secaatli ve Kerim olarak sabahlayacaklardır. Ona tabi olanlar Ashabın (ra) izinden gidecekler. Allah’a olan ahidlerinde sadık kalacaklardır. Kendileri Arif olacaklar, onların cihadları silâhla değil, fikirle olacaktır. 

Özetle Kıbrıslı gençlerden ümitliyim, bir akşam namazında, seminer verdiğimiz vakfımızdan ve gittiğimiz tarihî Lefkoşa Selimiye Camii’nde  etrafımızda hep gençler oldu ve çoğunlukla onlarda muhatap olduk, cemaatlerle namazlar kılındı, bunlarda ümidin aynı bir yelpazesiydi. Gurup gurup gençler gelip burada toplu namaz kılıyorlar 1980’lerde gittiğimiz dönemlerde yoktu, şimdi meşhur bu tarihî Selimiye Camii’nin mefruşatının ve zeminin değiştiği gibi bu gençlerde de büyük inkişaflar vardır.

İnşaallah Türkiye’deki Yeni Asya Gazetemizin ve vakfımızın Kıbrıs temsilciliği adına alınan arsamızın proje ve resmî izni çıktıktan sonra ve yine Yeni Asya mühür ve resmiyetiyle temeli atılacak ve hayata geçecek olan külliyemiz Kıbrıs’ın aynı bir “Medrese’t üz Zehra” tecellisi ve evlâd-ı manevisi olacaktır ümidindeyim. Bütün ağabeylere ve bütün gençlere binler tebrikler.

-Devam edecek-

Haftaya Trabzon, Kırşehir, Nevşehir notları

Halil Uslu

Okunma Sayısı: 2052
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • hayrettin

    15.2.2015 12:48:39

    Allah Yolunuzu açık etsin.

  • hayrettin

    15.2.2015 12:47:16

    Allah razı olsun. İmana ve Kuran'a hizmet yolunda daim eylesin.

  • necati

    15.2.2015 08:58:05

    Tebtikler tesekkurler yavru vatanin ve nurun kahramanlarina,muhterem fedakar her sartta hizmetten kacmaz Halil abicim allah ebeden razi olsun sizlerden. Cenab-I Hak sizlere nicee hizmet dolu uzun saglikli omurler versin. Tesbitleriniz harika..

  • M Numan

    15.2.2015 08:18:01

    Dolu dolu bir progtram olmuş. Maşaallah Allah kabul etsin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı