"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yazmaktan korkmayın

26 Ekim 2014, Pazar
San’at Fidanlığı” parolası ile yoluna devam eden Elif, özellikle gençler için gerçekten bir fidanlıktır. Yeni Asya’nın ilk yıllarından beri san’at fidanlığı olarak bir misyon ifa etmiş, bir çok meyveli ağaçların yetişmesine vesile olmuştur.

Elif ilâvesi çıkmadığı zamanlarda da gazetemiz, genç kabiliyetlere sayfalarını hep açık tutmuş, şiir, makale, hikâye ve diğer edebî ve fikri sahalarda yapılan çalışmalara yer vermiştir. Biz de Elif olarak daha ziyade genç zihinlere hitap edip, onların istidatlarını inkişaf ettirebilmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Her insanın fıtratında kendini ifade etme, duygularını dile getirme, fikirlerini paylaşma, düşüncelerini açığa vurma meyli vardır. Ama bunları dışa vurmak ve açığa çıkarmakta zorluklar yaşar. İşte biz Elif olarak, genç istidatların kendilerini ifade etmelerine zemin hazırlamak, onların duygu ve düşüncelerini dışa vurabilmeleri için zihinlerine bir menfez açmak istiyoruz. Amacımız kimseye öğretmenlik ve hocalık yapmak değildir. Bir şeyleri birlikte yapmak, gönül kapılarımızı birbirimize açmaktır. Duygu ve düşüncelerimizi, bilgi ve tecrübelerimizi paylaşmaktır. Bunu yaparken de, ifade güçlüğü çekenlere destek olmak, onlara moral vermek, birbirimizi motive edip teşvik etmektir. Sıcak bir ortamda, dostça, kardeşçe, muhabbet ve samimiyetle ortaya bir şeyler koymaktır. 
Şimdi biraz da yazmaktan bahsedelim. Cenâb-ı Hakk’ın ilk yarattığı şeylerden birisinin kalem olduğunu biliyoruz. 
Bir Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz  (asm) şöyle buyurmuştur: 
“Allah, göklerle yeri yaratmadan elli bin sene önce, mahlûkatın kaderini (Kalemle) yazdı. Arşı da, su üzerindeydi.” (Müslim, Kader, 2/16) 
Cenâb-ı Hak da, Kur’ân-ı Kerîm’de  şöyle buyuruyor: “Nûn, Kaleme ve yazdıklarına andolsun.” (Kalem Sûresi, 1)
Kalem, hem Allah katında, hem de insanların hayatında bu kadar önemli olduğu için, onu kullanmak, yani yazmak da o kadar önem arz etmektedir. Bu önemli aracı kullanarak duygu, düşünce, bilgi ve gözlemlerini kayıt altına alanlara ve başkaları ile paylaşanlara “yazar” diyoruz. İyi bir yazar olmak için kalemi iyi kullanmak gerekmektedir.
Kalemi (veya klâvyeyi) el kullansa da, ele hükmeden beyin, kalp ve zihindir. Duygular kalpten çıkar, dilden veya kalemden kalıba dökülür. İşte insanın güçlük çektiği nokta, duyguların kalpten çıkmasını sağlamaktır. Kalbe ve ruha bir menfez açmak gerekmektedir. Bu menfez genellikle âni bir şokla açılır. Bu sevinç olur, hüzün olur, heyecan, aşk olur, sevda olur. Bazen de başkalarının derdini dert edinmekle olur. Bilindiği gibi, büyük şair ve yazarların bir çoğu, büyük sıkıntılar çekmişler, derin acılar yaşamışlardır. Bu acı ve ıztıraplar, ruhlarında yaralar açmış, her yara bir menfez olarak duyguların dışarı vurulmasına aracılık etmiştir. Bu şekilde büyük yazarlar, şairler ve âşıklar ortaya çıkmıştır. Bugün yazar okulu adı altında yazarlık eğitimi veren kurumlarda da yazar adaylarına şok duygular yaşatılmaya çalışılır. Yani ruhuna çimdik atılır, ânî uyarılmalara maruz bırakılır. Bu şekilde tepkilerini dile getirmesi istenir.
Biz Elif olarak kimsenin acı çekmesini, bir derde giriftar olmasını istemiyoruz. Ama bizim de duygularımızın uyarılmasına, kalp ve ruhumuza çimdik atılmasına ihtiyacımız vardır. Bizim de kendimize bir şeyleri dert edinmemiz lâzımdır. Bakışlarımızı dünyanın sefahat ve gaflete daldıran cazip yüzünden çevirip, ötelere bakabilmemiz lâzım, hatta elzemdir. Hayatın bu dünyadan ibaret olmadığını, bu kısacık dünya etabından başka uzun bir yolculuk yapmak zorunda olduğumuzu anlayıp, bu yolculuk için lüzumlu olan erzakı nasıl tedarik edeceğimizi düşünsek, kalbimizi ve ruhumuzu uyandıracak çimdiği atmış oluruz. Hayata ve dünyaya mânay-ı harfi ile bakmaya başlasak, her şeyin özünü, içini, derûnunu görebilsek, hayata teessürle değil de tefekkürle bakabilsek, ruhumuza geniş menfezlerin açıldığını görecek, bu menfezlerden duygularımızı dışa vurabileceğiz. 
Genç yazarlarımızla, şair ve yazar adaylarımızla şunları da paylaşmak istiyorum: Evvelâ, yazmaktan korkmayın. “Yazdıklarım bir şeye benzemiyor, ben bu işi beceremiyorum” diyerek vazgeçmeyin. Veya “benimle kim ilgilenir, yazdıklarıma kim bakar” diye düşünmeyin. Elif sizler için var. Yazdıklarınızı gönderin, okuyalım, yanlışlarını, hatalarını birlikte değerlendirelim, biz de katkıda bulunalım, gerekiyorsa yeniden ve yeniden yazalım, ama yazmaktan vazgeçmeyelim. Unutmayın ki, hiç kimse doğuştan şair veya yazar olarak doğmamıştır. Sonradan, kendisinden var olan istidatları inkişaf ettirmek suretiyle yazar veya şair olmuştur. Uzatın elinizi, el ele verelim, istidatlarımızı inkişaf ettirelim.

Abdil Yıldırım / [email protected]

Okunma Sayısı: 843
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı