Ramazan sohbetleri...
İktisada riayet, insanı manevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzettir.
(Bediüzzaman)
***
“Ey ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin yiyin için, fakat israf etmeyin çünkü Allah(cc) israf edenleri sevmez.” (Araf Sûresi-7)
Ramazan ayı bereketi ile gelir, gözümüz gönlümüz açılır. Duâlarla açılan oruçlarımız, bereketlendirir iftar sofralarımızı.
Ancak iftar sofralarımız, Ramazan ile birlikte israf sofralarına dönüşür. Aç kalmanın neticesi olarak doymayacağımızı zanneder Oruçlarımızın maneviyatından uzaklaşarak, sofralarımızı israf şölenine çeviririz. Oysa Peygamber Efendimiz (asm) bir sahabesine “Bir nehrin kenarında bile olsan normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur” diyerek bizlere çok mühim bir ikazda bulunmuştur. Üstad israfı sevmez ve iktisatlı yaşamayı tavsiye ederdi.
Bir talebesi Üstadı evine dâvet eder, fevkalâde bir sofra hazırlanmıştır. Ancak Üstad sofraya oturmaz. ”Bana bir parça ayrı verin diyerek. Bir ağacın dibine gider ve sadece bir kap yemekten birazcık yerdi. (Son şahitler)
Yine Üstad’a "ne ile yaşıyorsun?" diye sual edildiğinde, ”Ben iktisat ve bereketle yaşıyorum” diyerek bize yapmamız gerekeni söyler.
Dünyada bunca insan bir parça ekmeğe ve bir damla suya muhtaç halde yaşarken bizim mükellef sofralarda ziyafet çekerek israfa yelken açmamız tuttuğumuz oruçların sevabından alıp götüreceğini unutmayalım.
Gelin Ramazan ayı ile birlikte iftar sofralarımızdan başlayarak hayatımızın diğer bütün alanlarında olmak üzere israftan uzaklaşalım ve mü’mince bir hayat olan, iktisat üzere yaşalım.
“Hayırda ve ihsanda –fakat müstahak olanlara– israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur.” (Lemalar)