Günümüzde dördüncü kuvvet olarak da nitelendirilen basın, zamanla küresel bir güç olmuş, ülkelerin ve toplumların üzerinde, hiç olmadığı kadar, olağanüstü etkiler meydana getirmiştir.

Matbuatın gücünü fark eden Üstad, böylece çok önemli bir tavsiyede bulunarak, Kur’ân ve iman hakikatlerinin anlatılması hususunda, matbuatın ne kadar mühim ve elzem olduğunu vurgulamış, hizmet etme noktasında, takip edilmesi gereken pek mühim bir yol ve yöntem göstermiştir.

Buradan hareketle, Bediüzzaman’ın vefatından sonra Nur Talebeleri Üstad’ın, “matbuat lisanıyla konuşmak lâzım” tesbitiyle dile getirdiği ihtiyacı tahakkuk ettirme peşinde oldular hep. Zülfikar, Uhuvvet, İhlâs ve İttihat gibi gazeteler bu mananın tezahürü idi. 1960 ihtilâli döneminin getirdiği zorluklara rağmen büyük hizmetler ifa ettiler. Özellikle haftalık “İttihat” gazetesi, yaptığı yayınlarla Türkiye’de büyük yankılar uyandırdı. İttihad’ın en büyük hizmeti ise, günlük Yeni Asya gazetesinin netice vermesi oldu. 21 Şubat 1970 de, Bediüzzaman’ın talebelerinden Zübeyir Gündüzalp’in öncülüğünde kurulan Yeni Asya, bugüne gelene kadar büyük zorluklar altında nice hizmetlere imza attı.

Yeni Asya gazetesi, hiçbir devirde çizgisinden, ilkelerinden ve yayın politikasından taviz vermemiştir. Tiraj endişesi ile hareket etmemiş ve asla ticarî kazanç ve küçük hesaplar peşinde koşmamıştır. 

Seksenli yıllardan itibaren, sermaye gruplarının kahir ekseriyetinin, basına el atmasıyla birlikte, gazetecilik farklı bir boyut kazanmıştır. Daha çok para kazanma ve daha çok söz sahibi olma düşüncesiyle tiraj ve satış ön planda tutularak, aslî görevi olan habercilikten uzaklaşılmış ve haber ikinci planda kalmıştır. Çok, daha çok satmak için, artık her şey mübah hale gelmiştir. 

Gazetecilik, taraflı, ideolojik, gayri ahlâkî resimler ve yayınlarla birlikte, magazin ağırlıklı ekler verilerek, dedikodu ve yalan haberlerle toplumu ve özellikle de aile yapısını zedeleyen bir araç haline gelmiştir. Ailece okunacak bir gazete bulmakta zorlanılmıştır. 

İşte böylesi bir dönemde Yeni Asya, sorumlu gazetecilik anlayışı ile hareket ederek, yayın ilkelerinden asla taviz vermeden, devleti veya herhangi başka bir gücü arkasına almadan ve sadece hak ve kakikatleri yazarak, Adalet, hukuk ve demokrasi çizgisinden sapmadan yayınlarını sürdürmüştür. 

Gazete için, manşetler çok önemlidir. Zira, nasıl ki gözler kalbin aynası ise, aynen öyle de, manşetler de gazetelerin aynasıdır. Atılan manşetlerle herhangi bir gazetenin zihniyetini, amacını, neye hizmet ettiğini anlamak mümkündür. Bazı dönemlerde, provokatif gazete manşetleri ile ihtilâllere zemin hazırlanmış, hükümetler kurulmuş, hükümetler yıkılmıştır.

Gazete manşetleri ile darbelere zemin hazırlamış ve bu ülkenin çok sevilen bir başbakanını idama götürmüştür. 27 Mayıs ihtilâli basının provokatif haber ve manşetleriyle gerçekleşmiştir. Neticede halkın gönlünde taht kuran rahmetli Adnan Menderes idam edilmiştir. O dönemde, yargı, üniversiteler ve özellikle de basın başta olmak üzere, ihtilâlin gerçekleşmesinde çok önemli tesirleri olmuştur.

Tarih tekerrürden ibarettir. Binaenaleyh, yakın dönemde “Ordu göreve“ ve benzeri manşetler hâlâ hafızalarımızdan silinmiş değildir. Ancak her kesime hitap eden, farklı görüş ve düşüncede gazetelerin bulunması, demokrasi kültürünün gelişmiş olması ve toplumun duyarlılığı sayesinde, darbe teşebbüsü veya kalkışmaları akim kalmıştır. 

Yeni Asya gazetesi “İttihat”dan bugüne kadar demokrasi, hürriyet, barış, adalet ve hukukun üstünlüğü gibi konuları manşetlerine taşıyarak, çok mühim bir gazetecilik hizmeti ifa etmiştir.

Yeni Asya her zaman, kimlik, mezhep ve meşreplerine, siyasî görüş ve düşüncelerine bakmadan, haksızlığa uğramış mağdur ve mazlûm herkesin, sesi soluğu olmuştur. Yapılan haksız ve hukuksuzlukları asla gözmemezlikten gelmemiş, en yüksek perdeden bunları manşetlerine taşımıştır.  

Halkın istek, arzu ve beklentilerini, hiçbir kurum veya kişilerin etkisinde kalmadan, dile getirmeyi kendisine bir vazife olarak telâkki etmiştir. 

Yanlışlar söz konusu olduğunda, yöneticileri ikaz etmeyi ihmal etmemiş, başkalarının yaptığı gibi sadece eleştirmekle kalmamıştır. Aynı zamanda Kur’ân hakikatleri çerçevesinde, çözüm yollarını ve yapılması gerekenleri, hiç  çekinmeden söylemiştir.

Yeni Asya, zaman zaman kendisine yapılan bütün engellemelere, baskı ve zorlamalara rağmen, doğru bildiklerini, hak ve hakikatleri söylemeye devam etmiş, müsbet hareket ederek dik bir duruş sergilemiştir.

Evet Yeni Asya gazetesi, “Asyanın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır” sloganı, “Şu istikbâl inkılâbı içinde en yüksek gür sedâ İslâm’ın sedâsı olacaktır” müjdesi ve ”Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla bütün dünyaya yaymak” vazifesiyle, basınımızın yüz akı olmuştur.