"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

OHAL ve sosyo - ekonomik neticeleri

Emin Fırat
07 Kasım 2017, Salı
Olağanüstü hal uygulaması ile ilk defa, 23 Aralık 1876 yılında 2. Abdülhamit döneminde karşılaşıyoruz.

O dönemde çıkarılan Kanun-i Esasi’nin 113. Maddesinde “Mülkün bir cihetinde ihtilal zuhur edeceğini müeyyid asar ve emarat görüldüğü halde Hükumeti seniyenin o mahalle mahsus olmak üzere muvakkaten (idare-i örfiye) ilanına hakkı vardır.”denilerek sıkıyönetimi ifade eden idare-i örfiden bahsedildiği görülmektedir. 

Daha sonra 1924 Anayasasında sadece sıkıyönetim, 1961 Anayasasında sıkıyönetim ve savaş hali olarak ifade edilen OHAL, 1982 Anayasasının 119 ve 122. maddelerinde, olağan üstü hal, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali şeklinde yer almıştır.

Olağanüstü hal en son olarak, 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen menfur darbe girişimi sonucu ilan edilmiş ve bugüne kadar ilan edilen olağanüstü hallerden farklı olarak, çok daha sert tedbirlere başvurulmuştur.

Hiç olmadığı kadar bir dizi hak ve hukuk ihlalleri yapılarak, kişi hak ve hürriyetlerinde telafisi zor sonuçların yaşanmasına neden olan OHAL uygulamaları, sosyo-ekonomik açıdan endişe verici neticeler meydana getirmiştir.

OHAL’ in içtimai neticeleri:

OHAL’ in ilan edilmesindeki amacı, söz konusu sıkıntıların, alınacak tedbirlerle bertaraf edilerek,  toplumsal barış ve huzurun sağlanması ve ülkenin bir an önce olağan hale getirilmesidir. Ancak, OHAL in sürekli uzatılarak, ucu açık bir hal alması, sıkıntıları çözmekten ziyade, daha da artmasına neden olmuştur. 

Toplumsal ve aile ilişkilerinin bozulması: Aile bütünlüğü bozulmuş, eş dost akraba ilişkileri zedelenmiştir. Örf adet ve inancımız gereği, el üstünde tutulması gereken kadınlarımız, ne yazık ki bazı aileler tarafından, hem de hamile halleriyle reddedilerek, çaresiz bırakılmışlardır. Ötekileştirme, itibarsızlaştırma, dışlama gibi uygulamalarla toplumsal ayrışmalara neden olunmuş, kutuplaşmalar meydana getirilerek, toplumda nefret, kin hatta linçe varan öfke patlamaları meydana getirilmiştir.

Açığa alınmalar: Binlerce memur uzun süreli açığa alınmalarla, pasif personel haline getirilerek, işten el çektirilmiş ve ihraç edilme korkusuyla yaşamaya mahkum edilmişlerdir. 

İhraç edilmeler: Yüzbinlerce memurun sorgusuz sualsiz ihraç edilmesi, bir anda işsiz kalmalarına neden olmuştur. Resmi ve özel başka hiç bir yerde çalışamaz hale getirilerek, ailevi sıkıntıların yaşanmasına sebebiyet verilmiştir. 

Buna bağlı olarak da, boşanmalar meydana gelmiş yuvalar dağılmıştır. Hatta intihara varan psikolojik depresyonların yaşanmasına neden olunmuştur.

Yetişmiş insan gücünün yok edilmesi: İhraçlarla, yetişmesi çok uzun yıllar alan öğretmen, doktor, akademisyen, bilim adamı, sanatçı, iş adamı gibi, ülkenin gelişmesi ve kalkınmasında çok önemli bir yeri olan, binlerce yetişmiş insan görevden alınmış ve doldurulması çok uzun zaman alacak, büyük boşluklar meydana getirilmiştir.  

Lisansların iptali: Milli Eğitim Bakanlığına bağlı, devletin denetim ve kontrolünde bulunan bazı özel okullar, terör örgütüyle ilişkilendirilerek kapatılmıştır. Buralarda görev yapan öğretmenlerin lisansları iptal edilerek yıllar süren eğitim ve emekleri bir çırpıda yok sayılmıştır. Resmi ve özel hiçbir okulda çalışamaz hale getirilerek çaresiz bırakılmışlardır.

Gözaltı ve tutuklamalar: Tutuklanmadan yargılama yapılabilecekken, kadın erkek binlerce insan uzun süre gözaltına alınarak sorgulanmış ve ardından tutuklanmıştır. 

Gözaltına alma ve tutuklamalarda, bugüne kadar benzerlerine hiç rastlamadığımız  uygulamalar yapılmıştır.

Doğumhanede, doğum yapmak üzere olan bir kadının, kapının önünde bekleyen emniyet güçleri tarafından, doğum sonrasında loğusa haliyle gözaltına alınması,

Evlenmek üzere olan bir çiftin, düğün arabasından indirilerek, damatlık elbisesi ve gelinliği ile birlikte derdest edilmesi,

Pazarda şüpheli sıfatıyla tezgahının başında satış yaparken, hiçbir şeyden habersiz pazarcı bir teyzenin, polisler tarafından götürülmesi gibi, can sıkıcı bir dizi gözaltı ve tutuklamalar olmuştur. Tutuklananların iddianemeleri aylarca hazırlanmamış, ancak uzun süre yattıktan sonra iddianmeler hazırlanarak mahkemelere çıkartılmışlardır.

Uzun süreli bu tutukluluk halleri, beraberinde bir takım sorunları da meydana getirmiştir. Özellikle, İki yüzü bebek olmak üzere, bine yakın çocukla birlikte, on yedi bin kadının tutuklanarak hapse atılması, vicdanları yaralamıştır. 

Anneleri ile birlikte bu çocuklar da, adeta mahkum edilerek cezalandırılmışlardır. Çocukların çok küçük yaşlarda yaşamış oldukları bu talihsiz mahkumiyet, onlarda ömür boyu kalacak ve hiçbir zaman silinmeyecek izler bırakmıştır. 

Tutuklular arasında kronik hastalar ciddi sağlık sorunlarıyla karşı kaşıya kalmışlardır.  Bilhassa organ yetmezliği, kalp damar hastaları, kanser gibi ağır hastalar, kaçma, delilleri karartma şüphesi olmamasına ve sabit ikametgahlarının bulunmasına rağmen, tahliye edilmemiş ve tutukluluk halleri devam ettirilerek, adeta ölüme mahkum edilmişlerdir.  

Karı koca tutuklamaları ile birlikte, aile bütünlüğü bozulmuş, tamda anne ve babanın şefkatine muhtaç olduğu bir dönemde, çocuklar ortada bırakılarak, başkalarının koruması altında yaşamaya muhtaç hale getirilmişlerdir. 

Bir ailede birden fazla tutuklama meydana getirilerek, aileler dağıtılmıştır. Tutuklamalarla birlikte aileler itibarsızlaştırılarak toplumdan tecrit edilmişlerdir.

İhraç ve tutuklamalarla terörist olarak yaftalanan insanlar, toplumdan dışlanarak yalnızlaştırılmış ve sivil ölüme terk edilmişlerdir. Hain, terörist suçlamalarına maruz kalmaları nedeniyle, hak arama yolları da etkisiz hale getirilerek çaresiz bırakılmışlardır.

Her ne kadar ihraçlarla ilgili, yanlışları telafi etme adına, OHAL inceleme komisyonu kurulmuş olsa da, yüz binlerce dosyanın bir komisyon tarafından değerlendirilerek çözüme kavuşturulmaya çalışılması, çok uzun zaman alacağından, pek umut verici olmamıştır. 

OHAL’ in iktisadi neticeleri:

OHAL sadece toplumsal olarak değil aynı zamanda, çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnamelerle, ekonomik olarak da bir dizi mağduriyetler meydana getirmiştir. 

Şirketlere el konulması: Ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan şirketlere el konularak kayyım atanması, ekonomik değeri yüksek olan şirketlerin zarar etmesine neden olmuştur. Buralarda çalışan binlerce insan işsiz kalarak ailece mağduriyetler yaşamıştır. Dolayısı ile ülke ekonomisi zarar görmüştür.

Mal varlıklarına el konulması: İhraç edilen ya da tutuklanan kişilere ait mal varlıklarına el konulmuş, tek umudu olan birikimleri de ellerinden alınarak çaresiz bırakılmışlardır

Banka hesaplarının bloke edilmesi: Banka hesaplarının bloke edilmesi, zaten işsiz kalan ve birikimleri ile ancak ayakta durabilecek binlerce insanı zor durumda bırakmıştır.

Emeklilik ve ikramiyelerin ödenmemesi: Birçok memur, prim gün sayısını doldurmasına rağmen, yaş sınırına takılarak emekli olamamıştır. İş bulmada ciddi sıkıntılar yaşadıklarından dolayı çalışamamış ve geçimlerini sağlamakta zorluk çekmişlerdir. 

İhraç edildikleri halde emekli olan insanlardan bir kısmı.

Okunma Sayısı: 6111
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Doğru söz

    7.11.2017 03:40:21

    Emin Kardeşim mazlumların ve mağdurların sesi oldunuz .Allah sizden ve Yeni Asya camiasından ebeden razı olsun.Haktan yana Hakkı tutup kaldırmak ne güzel.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı