Evet Ramazan-ı Şerif, bu fani dünyada fani ömür içinde ve kısa bir hayatta, bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır. (Bediüzzaman)
Her Ramazan ayına girdiğimizde Annem “Bu sene de çok şükür “Iramazanı gördük” diyerek Allah’a (cc) şükrederdi. Ramazan ayına kavuşmak bizim için çok önemlidir. Hayatımızın dönüm noktası, başlangıcı, adeta doğum günümüzdür. Zira her yıl Ramazan ayı sonunda, bir sonraki Ramazan’a kavuşup kavuşamama endişesini yaşarız. Çocukluğumuzda, neden bu kadar önem verildiğini, o leziz yemek ve ikramlardan, sonunda kutladığımız bayramlardan ve aldığımız harçlıklardan dolayı olduğunu düşünürdük. Oysa Ramazan’ın sadece yemeden içmeden ve bayramdan ibaret olmadığını oruç tutmaya başlayınca anladım.
Ramazan ayının hayatımızda müstesna bir yeri vardır. Diğer aylara benzemez, on bir ayın sultanıdır O. Duâlarla, ibadetlerle geçirilen ve Kadir Gecesi’yle taçlandırılan bir ay. Ramazan, iyiliklerin ve güzelliklerin bir bahar havası içerisinde buluştuğu, şeytanın zincire bağlandığı, kötülüklerin yok olduğu, bol bol Kur’ân-ı Kerîm okunarak hatimlerin indirildiği gözyaşlarının duâlara eşlik ettiği, vicdanların merhametle buluştuğu, yardımlaşmanın tadına varıldığı, kin ve öfkenin bir kenara bırakılarak, huzur ve güvenin sağlandığı bir aydır. Fedakârlık ve katlanmanın ne demek olduğunun anlaşıldığı bir zaman dilimi.
Vel hasıl-ı kelâm “Ramazan-ı Şerif âdeta bir ahiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır.