"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalemden kelâma yolculuk

Emine Nur Ünal
17 Mart 2018, Cumartesi
Kalem ve kelâm aynı kökten türeyen iki sözcük…

Kalem kelime anlamı olarak yazmak-çizmek gibi çeşitli amaçlarla kullanılan araç olarak tanımlansa da esasen bilginin, öğrenmenin, okumanın, üretmenin sembolüdür. Çok değerlidir kalem; anlamaktır, gelişmektir, geliştirmektir, kalkınmaktır. Çünkü eğitim, dolayısıyla ilim tahsili kalemle olur. Hem fen ilimleri hem din ilimleri.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Sözler’de belirttiği gibi; “İnsan bu âleme ilim ve duâ vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir.” Peki biz hem ilmî, hem uhrevî tekemmülü nasıl gerçekleştirebiliriz? Tabiî ki eğitimle. Yani fen ve din ilimlerinin mezcedilmesiyle. Zaten Said Nursî Hazretleri’nin Medresetüzzehra projesini gerçekleştirmek isteme sebebi de bu değil miydi? 

Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin de dediği gibi; “Okumak bir şeydir, ama her şey o bir şeyden çıkıyor” ve şu sözünü de anmadan geçemeyeceğim: “Okumak, okumak yine okumak. Okumaktan yorulunca ne okuduğunu okumak veya kitabı kebiri kâinatı okumak.”

Üstaddan ve Zübeyir Ağabeyden anlıyorum ki bir Nur Talebesinin fen ilimlerini de din ilimlerini de okuması gerekir. Nasıl ki tek kanatlı kuş uçmuyor; biz de kuş misali kanatlanıp uçmalıyız, iki kanadımızı da çıkarmalıyız. Hatta bu kanatlarımızı öyle parlatmalıyız ki kanatlarımıza değen güneş ışığı kanadımızdan yansısın ve başkalarını da aydınlatsın; etrafa ışık olabilelim.

İşte aslında burada kendime sorduğum soru şu: İki kanadımı da geliştirmek için yeteri kadar çaba sarf ediyor muyum? Bu soruyu şu soru takip ediyor: Okul hayatım boyunca sınavlara çalışıyorum, çünkü biliyorum ki gördüğüm derslerden bir sınava gireceğim, fakat bu dünya misafirhanesinde de halihazırda bir sınavda olduğumu unutuyor muyum?

Tahsil hayatımız boyunca duyduğumuz “ders derste öğrenilir” düsturuna ebedî hayatımıza hazırlandığımız asıl sınavımızda da uymalıyız. Okuduğumuz her bir kelimeyi Risale-i Nur’u gerçekten anlayarak özümseyerek okumalıyız.

Üstad Hazretleri’nin şu sözüne kulak vermeliyiz: “Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan bu zamanın mühim hakikatli bir âlimi olabilir.” Demek ki Risaleleri anlayarak ve kabul ederek okumalıyız. Anlamak ve kabul etmek nasıl olacak peki? Risaleleri anlamak ona verilen emekle ilgili. Birini ne kadar iyi tanırsanız onu o kadar iyi anlarsınız. Demek ki Risale-i Nur’u anlayabilmek için onunla çok vakit geçirmeli ve ona emek vermeliyiz ki aslında zahirî olarak ona verdiğimiz emeğin esasen kendimize verdiğimiz emek olduğu bilincinde olmalıyız. Kabul etmeye gelince; birini veya bir şeyi nasıl kabul edersiniz? Derdinizi rahatça anlatabildiğiniz, karşısında zırhlanmaya ihtiyaç duymadığınız birini hayatınıza kabul etmişsiniz demektir. O halde Risale-i Nurlar’ı kabul etmek, gerçekten devamızın, ihtiyacımızın Risale-i Nur olduğunu bilmekle başlar. Risale-i Nur’un kuru bir bilgi kitabı olmadığını, kabirdeki tek dostumuz olacak olan Kur’ân-ı Kerîm’i, günümüz ihtiyaçlarına göre anlayabileceğimiz bir dost olarak görürsek onu ruhumuzla kabul etmiş olmaz mıyız?

Peki böyle bakmayı başarabildiğimiz bir kitabı nasıl gazete gibi okuyabiliyoruz? İnsan kelimesi kök olarak nisyan kelimesinden türer nisyan ise unutmak demektir. Her gün düzenli okumalarımızı yapmazsak, dünya meşgalelerine dalıp unuturuz sonra unuttuğumuzu bile unuturuz Allah korusun.

Baştaki kalem kelâm ilişkisine dönecek olursak: Kalem olmadan yani eğitim olmadan kelâm edemeyiz, etmemeliyiz. Kalem olmadan kelâm, kelâm olmadan kalem olmaz; olsa da yanlış olur, eksik olur, belki yanlış bir yönlendirmeye sebep olur vebal olur. 

İşte bunun için en çok biz okumalıyız.

Okunma Sayısı: 3203
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet

    17.3.2018 18:20:18

    Çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkür ederim....

  • Abdurrahman KOÇAK

    17.3.2018 08:46:28

    Hoşgeldin Emine Nur Ünal.Teşekkürler...Yazmaya devam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı