Sana meftun oldum Ya Resulullah (asm) .

Sana hayran oldum Ya Habiballah (asm).

Süleyman Çelebi “Ben sana aşık oldum.” demişti.

Bende Üstad Nursî gibi “Ben senden razı oldum Ya Emini vahyillah (asm)”

Ben senden memnun oldum Ya Resulullah (asm).

Medyun-u şükranım sana Ya Resulullah (asm).

Öyle haşmetli ve muhteşem görünüşü var ki Kubbe-i Hadra’nın.

Gerçi, Nabi kadar, Ali Ulvi Kurucu kadar, Süleyman Çelebi kadar kalem ehli değilim...

Ama yine de hicranınla yandım yandım Ya Resulullah (asm).

Bu konuda Yaman Dedenin eline su dökemem,  amma bende yanan ruhumun hicranını seninle dindirdim Ya Resulullah (asm).

Şefaat Ya Resulullah (asm).

802 no’lu odadayım, yalnızım, bikesim, garibim...

Fakat karşımda dipdiri Kubbe-i Hadra ve arkada cennetin dağlarından Uhud.

Efendim (asm) gönüllerindeki susuzluğu kandırmak için Ravza’nın bahçesindeler.

“Uhud’u gören gözler cehennemde yanmayacak.” müjdesini vermiştin Ya Resulullah (asm).

Anam babam sana feda olsun Ya Resulullah (asm).

Anam babam sana feda olsun Ya Resulullah (asm)

O kutlu belde Medine işte gözümün ve gönlümün içinde.

Burada işte Muhteşem Yeşil Kubbe.

Yüz yıl önce nasıldı? Bin yıl önce nasıldı bu kutlu topraklar.

Binler zahmet binler rahmetlere tebdil olmuş.

Ah Ravza!.. Şimdi Ebu Cehil değil, Mehdi ve Deccal kıt’alar dolaşıyor.

Mehdinin manevî kılıncı öldürecek mutlak dinsizliği inşallah.

Ve Kutlu İsa (as) Mehdi’ye tabi olacak.

Sen Rabbine kavuştun Ya Resulullah (asm).

Şimdi ümmetin kalbi de vatanı da paramparça, medet ya Habibullah! (asm).

Şanlı ecdadım Osmanlı, şanına yakışır şahane bir türbe yapmış sana Efendim (asm).

Cennet-i Baki’de yatan kahraman-ı nur Selahaddin Yeşilyurt’a Rabbim binler rahmet eylesin! Amin.

Akşamın bu mübarek vaktinde Ravza’nın bahçesinde melekleşen mü’minlerin sakin adımları sanki onları Cennet-i Alâ’ya taşıyor.

Göze de yakınsın gönlümüze de yakınsın Efendim (asm).

Bakmak, doya doya bakmak!

Bir ömür bakmak, Kubbe-i Hadra’ya...

Gufrana bürünmüş gamlı gönüller...

Huzur buldular, huzurla ayrıldılar Efendim (asm)...