"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğitimin özgürleşmesi süreci ve hikmetli (le) talim ve terbiye arayışları

Erdoğan ÇELEBİ
01 Şubat 2015, Pazar
Eğitim özgürleşmeden zihinlerin özgürleşmesi mümkün değildir. Zihinlerin ideoloji kafesine hapsedildiği, insanların kendisini oldukça sınırlı sayıda kelimeler ile ifade ettiği, ideolojik bir terbiye sisteminde ne özgür eğitimden ne de özgür düşünceden bahsedebiliriz.

Bu konuyu daha anlaşılır kılmak için önce özgürlük tanımından başlamak gerektiği düşüncesindeyim. Şöyle ki,

Batı medeniyetinin “başkasına zarar vermediği sürece her türlü inancı yaşama, hareket ve faaliyeti yapma serbestiyeti” anlamındaki eksik hürriyet anlayışını, İslâmın iman hakikati “ne kendine ne de başkasına zarar vermemek kaydıyla şahane serbest hareket etme” tanımını getirerek nakıs hürriyet anlayışını, insaniyet lehine tashih ve tahkim etmiştir. Ancak ne yazık ki, İslâm dünyasında da bugün bu müsbet hürriyet anlayışı hâkim olmadığı gibi Batının yarı hürriyet anlayışı da cari değildir. O nedenle sorunlar birikerek devam etmekte, hürriyetçi değil biatçı anlayışa yatkın insan toplulukları yetiştirilmektedir. Bu da despot idarecilerin işini kolaylaştırmaktadır.

Yukarıda bahsettiğimiz, Batının özgürlük anlayışını, Türk eğitim sistemine uygulayacak olursak, “devletin eğitim sisteminden amacı, ideolojik devlete ve ideolojik siyasî sisteme zararı olmayan bilâkis ideolojik sistemi benimseyen, mevcut sistemin varlığını ve hayatiyetini devam ettirmeyi ide edinen sisteme adanmış vatandaşlar yetiştirme uygulaması” şeklinde tanımlayabiliriz.

İslâm medeniyetinin özgürlük anlayışı yerine Batı medeniyetinin yanlış ve eksik özgürlük tanımı, millî eğitim sisteminde esas alındığı için tek yanlı ve ideolojik siyasî sistem bağımlısı bir eğitim zuhur etmektedir. Görüldüğü üzere, burada bireye devlet ideolojisi canibinden bakılmakta ve vatandaşı ideolojik devlete göre şekillendirme amacı ve kaygısı güdülmektedir. Nasıl ki, laiklik ilkesi bizde baskının aracı olarak yanlış uygulanmış ise, özgürlük anlayışı da ferdin değil devletin özgür olması anlamında tanımlanmıştır. 

Oysa ki laiklik, farklılıkların zenginliği anlamında özgürleştirici yorumuyla toplum hayatında ve eğitim-öğretim sisteminde uygulansaydı herkesin farklı inanca sahip olması, inancını yaşayabilmesi ile özgün düşünce ve fikirlerini ifade edebilme hürriyetini tatmış ve yaşamış olacaktık. Yani, insanlarımız devlet ideolojisine göre değil kendi inanç ve fikirlerine göre bir KRİSTALLEŞME ve var olma süreci yaşayacaktı. Böylece, Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Çerkezi, imanlısı, imansızı kendini rahat anlatacağı, ifade edeceği bir ortama veya kişiliğe kavuşmuş olacaktı. Yani, devlet vatandaşına güvenecek, vatandaş da devletinin adaletine ve tarafsızlığına itimat edecekti. Bu da emniyete, sulha ve hürriyete hizmet eden bir siyasî ve toplumsal yapılanmayı tesis edecekti.

Halbuki, bu millet cumhuriyetin kuruluşundan bu yana özgür eğitim-öğretime ve özgür hayata hasret kaldı ve hasret yaşamaya da devam ediyor. Bundan da anlaşılıyor ki, fiilen cari olan sistem “doğru, hürriyetçi, hikmetli bir eğitim sistemi” değil, “yanlış ideolojik bir devşirme sistemidir.” O halde çözüm olarak ortaya konması gereken, “ideolojik sistem eğitiminden, hikmetli eğitim sistemine” geçiş olmalıdır.

Halen yap-boz tarzında daha da karmaşık hale getirilen eğitim ve müfredat sistemiyle, millî eğitimde yapılan yanlış metodların yanına bir de istikrarsızlık ilâve edilerek öğrencilerin ve ailelerin önünü görmesi imkânsız hale getirilmiştir. Oysa millî eğitim sisteminde beyaz bir sayfa açabilmenin yolu, eğitim müfredatından şahıs ve devlet ideolojisinin kaldırılmasıyla olabilir. Yani iktidar için eğer bir acil eylem planından bahsetmek gerekseydi -ki, gerekiyor- o da, öncelikle eğitim sisteminden devlet ve şahıs ideolojisinin derhal ayıklanmasıdır. Zira, uzun yıllardan beri hikmetli akıllar ve basiretli kalpler -en acil eylem planının- ideolojik sistem eğitimine son verilmesi ile zihinlerin özgürleştirilmesi gerektiği noktasında çığlıklar atıyor, ancak bunu duyan etkili ve yetkili devletlûlerimizi görmek mümkün olmuyor. Zira baskıcı ve ideolojik bir sistem eğitiminden sağlıklı vatandaş yetişmek yerine, daha çok takiyyeci, münafık, ikilem karakterli ve güvensiz nesiller meydana geliyor. Bir nesil heba oluyor.

İşte bu konuda hamiyetli, son bir çığlık da yazarımız Yusuf Çağlayan’dan geldi. Yazar “Tahrifi Tedrisat” adlı kitabında, Türkiye’nin eğitim politiği, insan problemi, bu problemin toplumsal barış ve toplumsal kalkınma verileri bağlamında ve mevcut tartışmaların dışında, farklı bir çerçevede sorgulandığı, Türkiye’nin bugünkü jeopolitik konumu ile resmî kültürel kimliğinin tam bir tutarsızlık içinde olduğu, eğitimin yeniden tanımlanması ve yeniden yapılandırılması gerektiğine ilişkin kaygılarını özgün bir dil ve fasih bir anlatımla sunduğu hamiyetli bir ürünle ortaya çıkmaktadır.

Eserde, sadece mevcut eğitim sistemi eleştirilmekle kalınmıyor, yerine tatmin edici, uygulama kolaylığı da olan, insan fıtratına uygun, alternatif ve rantabl bir eğitim projesi de sunuluyor. Emekli Albay Askerî Hâkim ve gazetemiz köşe yazarı Yusuf Çağlayan’ın Etkileşim Yayınları’ndan çıkan “Tahrifi Tedrisat” adlı eseri ile ‘sistem eğitiminden eğitim sistemine geçiş’ adlı kitabını meraklıların tetkik ve ilgilerine sunmayı bir görev biliyorum.

Çözüm, eğitimin özgürleşmesi sürecinde, sistem eğitiminden eğitim sistemine geçiş ile ideolojik eğitimin yerini hikmetli öğretime terki mevki etmesidir. Böylece özgür düşünceli, donanımlı, geleceğine güvenle bakan, hikmetli nesilleri görmek mümkün olacaktır’ diye rahmeti İlâhiyeden umuyoruz.

Okunma Sayısı: 1622
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı