"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

"Sekizinci Söz" yazıyordu üzerinde...

Erkam Yıldırım
25 Mayıs 2018, Cuma 02:40
Sana, kalbimin öksüzlüğünün ellerinden tutan ziya’nın nurunu anlatacağım bu gece.

Zamanın en güzel, gül kokulu bu sahur vaktinde, gözlerimi göklerin Rabbine çevirerek. Ellerimi açarak ve dokundurarak o eşsiz ziya’nın nuruna. İçime alarak, kana kana içerek o çiçekleri gönül susuzluğumun bahçelerine...

Kırağı üzerine sürünen üşüyen gönlümün güneşi ve ziyası olan Kitab-ı Mukaddes'in nurunu cem eyleyen Risale-i Nur'un titreten tesiri ile. Zira vakit olurdu ki anlamaz idi bu deli gönül nurun hakikatlerini ve bereketlerini. Vakit olurdu ki, fehimden yoksun ve divane idi hırçın irade gerçekliği. Hakikatlerden gayrı idi, kaçak ve göçek idi Nurlar'ın salığı ve paklığından... Ta ki bir Ramazan gecesi...

Göğün yüzünde parıldayan yıldızların arasında, kendini yalnızlığa mahkûm eylemiş ve ıssızlığa demirlemiş bir gecede nasıl olduğunu anlamadan kırmızı bir kitabın, rast gele açılan bir sahifesi denk düştü gözlerime. "Sekizinci Söz" yazıyordu üzerinde. Başladım ilk sözleri ile okumaya yalnız özünü anlatacağım bu gece..

Şöyle yazıyordu “Şu dünya ve dünya içindeki ruh-i insanî ve insanda dinin mahiyet ve kıymetlerini; ve eğer Din-i Hak olmazsa dünya bir zindan olması ve dinsiz insan, en bedbaht mahlûk olduğunu ve şu âlemin tılsımını açan ruh-i beşeriyi zulümattan kurtaran Allah ve Lailaheillah olduğunu anlamak istersen, şu temsili hikâyeciğe bak, dinle“ diyordu...

Yani olmamak ve olmak için dinle diyordu. Dikkatimi perçinledi bu ifadeler ve sabır ile okumaya devam ettim. Okudukça kalbime, birilerinin elleri sürülüyordu ve titretiyordu o mübarek günlerin gecelerinde bütün arayışlarımın yolculuğunu...

Evet sanki, anlatılanlarda yolcu ben idim, sahraya çıkan ben idim, ejderhayı gören gözler benimdi ya da bana kükrüyordu aslan ve kemirilen ömür bana aitti..

Neden sonra daha iyi fehm eyliyordu bu akıl ve deli gönül her şeyi. Şimdi beşeriyetin bütün bu yolculuğunu en veciz ifadeler ile kalbime nakş eyleyen o Üstad'a şunları söylemek isterdim; "İnsan yaşayınca, yaşlanırmış, sadece yıllar değil, geceler de yaşlandırırmış. Yani bir ân-ı seyyale ile dolaşırken zaman da fehm ettim ki, o gece bütün hayatım gizlenmiş bir anda..." Bunu anlamak istersen Kur’ân'ın ziyasını içinde cem eyleyen Risale-i Nur'un, nuruna müştak olmak dileğiyle..

Okunma Sayısı: 2672
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı