"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nazar terapisi

Ersin ACAR
03 Mart 2019, Pazar
Ademoğlu maddeten ve manen o kadar çok muhtaç yaratılmış ki birde yetmezmiş gibi sırtına yüklediği dünya umurları ve alâkaları insanı ister istemez aşağılara, esfeli safiline doğru sürüklüyor.

Eksik tanımlamalar, yanlış zaviyeler hayat denilen paha biçilmez serüveni ayaklar altına aldığı su götürmez. Hızla akıp giden zamana inat bir an duraksayıp o kısacık vakitte kendi aynasına bakan insan eminim dehşete kapılacaktır. Çünkü başladığı nokta ile geldiği yer arasında dağlar kadar fark olması ile beraber, hedef ve gayeleri ile geldiği nokta arasındaki fark ummanlar olmuş. Ne için yaratıldığı ve neye hizmet etmesi gerektiğini hesaba dahil etmedim bile…

Değişim, ama tekâmüle doğru bir değişim arzusunda olan ve cüz’î ihtiyarisini kullanma salâhiyetini hâlâ elinde bulunduran ve henüz aklını kaybetmemişler için elbette bir çare var. Nazarları değiştirmek! Nazardan maksat bakış ve açısını içine alan dopdolu bir tedavi süreci.

Şu dağdağalı ve karmakarışık dünyada bütün ihtiyaçlarımız bize hikmet dairesinde en kısa zamanda ulaştırılıyor mu? Yoksa biz onlara o “muazzam iktidarımızla” sahip mi oluyoruz? Evvel emirde bu sualin cevabını verelim.

Teoride ilk şıkkı düşünsek de maalesef pratikte ikinci şıkkı karalıyoruz çoğu zaman. En azamî ihtiyaçlarımız bizim hiç dahlimiz olmadan bizlere ulaştırılıyor. Biz kabul etsek de, etmeyip burun kıvırsak da bu dünyanın işleri böyle yürüyor. En basit mânada vücudumuza aldığımız vitamin ve minerallere, oksijen, hidrojen ve diğer minerallere kompleks bir ortamda nasıl ulaşıyoruz? Tatsız tutsuz birkaç tane ilâca bile memnuniyetsiz yaklaşan insana Rabbi Rahimin kemali şefkatiyle en leziz taamların içerisinde ve lezzeti alacak dil ve mideyi tanzim ettikten sonra ihtiyacımız olan muhtelif gıdaları ikram ediyor. Üstüne üstlük bir de akıl, ruh, kalp, sır ve sair lâtifelerin ihtiyaçlarını da aynı titizlikle bizlere ulaştırıyor.

Biz bir bahçede olgunlaşmış meyveleri toplayan biri gibi memnuniyet tahtında bu âlemdeki ihtiyaçlarımızı alıyoruz ve çoğu zaman bu zahmete bile ihtiyaç kalmıyor. Hikmet ve Sahib-i Hakikî bunu gerektiriyor ve istiyor. Buradan anlıyoruz ki; insanın hakikî vazifesi bu dünyada rızkını ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak değil. 

Başka bir şeyler isteniliyor insandan. Bahsi geçen ihtiyaçların peşinen karşılanması istenilenlerin daha değerli olduğunun bir göstergesi. O değerli istenilenlerin de mushaf, nebi ve veli denkleminde her daim hatırlatıyor. O’na imanın ve O’nun marifetinden ve muhabbetinden ve neticede hasıl olan ruhanî lezzetlerden daha değerli ne olabilir ki?

Bu ihtiyaç düzlemindeki hareket, nazarı şaşmış ademoğlunu Tek olana yani Rabbi Rahimine götürüyor. Kezalik sonuçta birliğe ulaştıran; yani kesretten vahdete yolcu eden ve tozu dumanı dindiren rahmetten daha güzel ne olabilir?

Kâinatta her bir şey insanı tanıyor ve O’na itaat ediyor ve O’nun yardımına koşuyor. Zahiren böyle görünse de nazarlar hakikate ram olduğunda bu işlerin insanı bilen ve tanıyan ve merhamet eden birinin yaptığı ve varlığı apaçık ortadadır.

Okunma Sayısı: 2739
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı