"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Onlar ağır imtihandalar!

Ersin ACAR
12 Eylül 2016, Pazartesi
Bediüzzaman, ahirzamanın bazı hocalarından bahsederken “su-i müteşeyyih” olarak tarif eder.

Onlar şeyhlik taslayan hoca kılıklıdırlar. Diğer bir ifade ile onlar kuzu postuna bürünmüş kurt cinsindendirler. Bediüzzaman tarafından haberi verilen bu güruh dünyaya öyle rağbet göstermişler ki müridlerinin, talebelerinin avuçlarındaki dünyalıklarına dahi göz dikmişler. 

“Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler” âyetinin tesbiti üzere, “zaman-ı ahirin veletleri” dünyanın maddesine, kışrına nasıl talip olmuşlarsa “zaman-ı ahirin hocaları” da bu sofradan bir cihette nasibini almışlar. Dünya derdi, geçim sıkıntısı, maişet telâşesi bu yanılgının başlıca sebebi olmakla beraber, bir bakıma dünyayı ahirete tercih et/me/mek, “zaman-ı ahirde” hoca olmanın çetin ve ağır imtihanı olmuştur.

Bu gidişata, bu çetin ve ağır imtihana mukabil bu satırlarla yapmaya çalıştığımız gibi, sözle bir dur demenin ötesinde Üstadımızın hayatında bir madalya olarak taşıdığı gibi, fiilen bu sorunun tekzibi lâzımdır. Yani lisan-ı kâlin yanında hal dilininde konuşturulması gerekmektedir.

Peygamberimiz aleyhisselatü vesselâmın o cihanpaha dâvâsı uğrunda ay ve güneşi kıymetsiz görmesi zihnimizin bir köşesinde mihenk olması cihetiyle hep dursun.

Bu kıymetli mihenkten hareketle Peygamberimizi (asm) örnek alan bir şahsiyet, elbette iktisat sarayına istiğna düsturuyla girerek fiilen tekzip vazifesini bihakkın ifa eder diyebiliriz.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri özellikle Cumhuriyetin kurulma zamanlarında dinini dünyaya alet etmesi için “su-i niyetle” teklif edilen makam ve metaları kabul etmemesi Sünnet-i Peygamberiye (asm) ne nispette uyduğunun bir göstergesidir. 

İşime gelen, sadece faydası olur diye bazı sünnetlere ittiba edip, sair sünnetleri zahiren dünyalıklarımı kaybederim, dünya menfaatime zararı dokunur, diye terk eden nefsime bir ders olsun bu satırlar.

İktisadın yani hikmet-i İlâhiye’ye muvafık hareketin önemini vurgularken istiğnanın yani maddî ve dünyaya ait, dünyada kalacak faydaların, velev haram sınırından içeri girmese bile, özellikle hoca sınıfının ve Kur’ân hizmetindeki hademelerin terk etmesi bu zamanda çok şiddetli gerekmektedir. Çok şiddetli gerekmektedir diyorum, zira iktisat lâzımsa istiğna mülzem kabilindendir. 

Ahirzamanda örnek olacak şahsiyetlerin söylediklerinin, hallerine yansı/ta/maması, tesirinin cüz’î ve etkisiz kalmasına sebep olmaktadır. Malûmumuz çocukların en nadide özelliklerinden birisi taklit yeteneğidir. Çocukların hayata dair henüz bir şey bilmemeleri onlara taklitte olumlu manada tabir edebileceğimiz ifrata, aşırılığa sevk etmiş. Bu zamanın insanları da maddeyle tevaggul edip çok meşgul oldukları için maneviyatta gabi ve cahil kalmalarına bir bakıma çocuk hükmünde kalmalarına netice vermiş. Cahillik ve gabilik yani çocukluk, taklit etmeyi netice doğurmuştur. Dolayısıyla taklit etmeyi beklediği örnek şahsiyetlerin, ben buradayım derecesine özellikle istiğna ve iktisad düsturlarında ortaya çıkmaları gerekmektedir.

Okunma Sayısı: 2602
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı