İnsan, beyaz sayfalar gibi değil ki, bir çevirmede, bir silmede tertemiz olsun. Ya da mükemmel bir kalem değil ki hep doğruyu yazsın, tam olsun, kemal bulsun.
Tekâmül süreci gereği her bir şeyi tedrici olarak, düşe kalka öğrenir. Elhasıl insan ilim ve duâ vasıtasıyla tekâmül etmeye geldiği bu dünyada, nefsine uyduğu zaman yenilenmeye ihtiyaç duyuyor. Bazen hata yapar, günaha girer. Günaha giren bir insan, ümitsizliğe düşerse, tehlike büyür. Ama, “Allah’dan ümdinizi kesmeyin” müjdesini anlarsa, ümidini kaybetmez, tövbe eder, inşallah korktuğu günahlardan kurtulur. Son tahlilde ümit vermek ve ümitvar olmak son derece önemlidir.
Her anı, her hali, her kali biribirini tutmayan insan, istikamet üzere ayakta durmak için çok dikkatli olmalıdır. Zahiren durur görünen insanın aslında hep yürüdüğünü daha doğru bir tabirle, hep yürütüldüğünü bildiğimiz için, uyarıcı levhalara dikkat etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Uyarıcı levhaların ve hayatımıza çeki düzen verecek aynaların var olması, ahiret yolculuğunda azık toplayan bizler için hem bir güven, hem bir huzur, hem bir tatlı esinti verecektir.
Bir de ayna olmak isteyenlere nasıl olması gerektiğini izah etmek; ele alınması gereken bu bağlamda başka bir mevzu. Son derece ihlâslı, son derece sabırlı, son derece metanetli bir muamele gerektiren bir alış verişden bahsediyoruz. Başta demiştik ya sayfa çevirmekle insan hemencecik düzelmiyor. Kolay olsun, çabuk olsun bu asrın getirdiği hastalıkların birkaç tanesi. Hakikate hizmetkâr olmak isteyenlere, bakıldığında çeki düzen verdirecek ayna olacak olanların, bu asırda yapması gereken şeyler eski zamana nazaran oldukça zor. Bu mesleği yürütenlerin malûmu.
Hazır lezzetleri tercih eden nefsin en dessasane tuzaklarını sergilediğini unutmamak gerekli. Kırmadan, dökmeden, kavli leyyinle anlatmış olmak, aksi tavırlarla, çuval çuval bilgi aktarmaktan daha değerlidir. Tonlarca bilgiyi artık flaş bellek denilen minnacık aletler de veriyor. Mühim olan kalbe, ruha, lâtifelere ab-ı hayat olacak; akla yön verecek hakikatleri paylaşmaktır.
Değiştirecek, yenilecek, başkalaştıracak sözü söylemek ise, hakikat yağmurları ile ıslanmaktan geçiyor. Gurur denilen şemsiyemizi çıkarıp hakikatin kataratı altında Rabb’in huzuruna el bağlayıp nihayetinde secdede buluşmanın zamanı geçmeden acele etmeliyiz.
Oraya götürecek vasıtayı, okuyarak elde edebileceğimizi unutmadan...