"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet baba duy sesimi!

Esin FİŞEK
16 Ocak 2014, Perşembe
                                                                               (Anneciğim sen de!)
Babacığım ve anneciğim: Sizleri ben seçmedim. Ama Cenâb-ı Allah beni sizin kucağınıza verdi. Sizi yavaş yavaş tanımaya başladım. Bebekliğimde size kayıtsız şartsız ebeveynim olduğunuz için bağlıydım. Hatta sizin altın topunuzdum. Çok mutluydum o zamanlar. Kahkahalarımı komşular duyup kıskanıyorlardı. Zamanla emeklemeye ve yürümeye başladım. Büyüdükçe bazı şeyleri fark ediyordum. Artık altın top değil miyim? Annem-babam beni sevmiyor mu acaba? Neden beni sevmiyorlar? Ben onların çocuğu değil miyim? Neden bana acımıyorlar? İçime atıyordum. Geceleri göz yaşlarım yastığımı ıslatıyordu. Hıçkırıklara boğuluyordum. Hayret! Ne annem, ne babam beni duymuyorlardı. Halbuki bebekken gık desem ikisi de uyanıp ne yersin, ne yemezsin el pençe divan duruyorlardı. Allah’ım! Ne oluyor bunlara anlam veremiyorum. Allah Allah!
Ben artık büyüdüm baba!
Ben artık büyüdüm anne!
Ama siz aynı yerdesiniz. Aynı kavgalar yıllardır kulaklarımı tırmalıyor. Artık altın top hikâye... Hatta masal. Masalmış onlar. Gözüm açıldı. Sizden ayrılmam, başka bir hayatı seçmem bile umurunuzda değil. Kılınız kıpırdamıyor. Eskiden gizli gizli ağlardım, duymazdınız. Şimdi çığlık atıyorum, bağırıyorum, saçımı başımı yoluyorum; duymuyor, görmüyorsunuz. Siz sağır ve kör olmuşsunuz. Ama dilsiz değilsiniz. Birbirinize öyle şeyler söylüyorsunuz ki, komşudan da utanmıyorsunuz. Elâlem ne der? Seven var, sevmeyen var. Komşu olmasa şeytan var. Şeytan halinize tırnak kaşıyor. Tahtına oturmuş da askerlerine bile “Dinlenin biraz bize iş kalmadı” diyor. Ama ben hâlâ duyun sesimi diye çabalıyorum. Ne yapmam lâzım sesimi duymanız için? Evi terk ettim anlamadınız. Sırada ne var? Ne yapayım da sizi uyandırayım? Öleyim mi? Sizin için, sizin his, heves, hırslarınız tatmin olsun diye öleyim mi? Benim bildiğim, sizin his, heves, hırs, makam, mevki derdiniz yoktu. Dışardan hiç öyle görünmüyor ama. İsterseniz bi dışarı çıkın da halinizi bi görün. Bi izleyin. Birinizin gözlerinden kıvılcımlar fışkırıyor. Ben dehşete kapılıyorum. Şefkatli bildiğim annem de beni çok şaşırtıyor. En acısı da konu komşu leş bulmuş sırtlan gibi ağızlarının suyunu akıtarak sizi izliyor. Ben yerin dibine geçiyorum. Ne yapayım? Biri annem, biri babam... Atsam atamam, satsam satamam.
Son kez size sesleniyorum. Kendinize gelin! Kendinizi düşünmüyorsanız çoluk çocuğunuzu düşünün. Yarın bir gün yakanıza yapışıp “Benim dünyamı kararttığınız gibi ahiretimi de mahvettiniz” demesinler.
Allah rızası için,
Peygamberinin muhabbeti için,
Kur’ân için,
Ahiret için,
Melekler için,
Hz. Ebûbekir için,
Hz. Osman için,
Hz. Ali için,
Bütün sahabeler için,
Bütün Müslümanlar için,
Kâbe için,
Ravza-i Mutahhara için,
Mescid-i Aksa için,
Vatanımız, milletimiz için,
Bunlar hepimizin değil mi?
Neyi paylaşamıyoruz?
Okunma Sayısı: 1656
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı