"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevgi şikâyetleri

Fadime KAYA
04 Ekim 2015, Pazar
Sevgi, hissedilip hissedilmeme verilip verilmeme arasında, ince bir çizgide duran bir duygunun adıdır.

Bir anne babanın evlâdına, bir dedenin torununa, torunun dedesine, bir halanın, teyzenin yeğenlerine, eşlerin birbirlerine olan sevgileri ve sıralanabilecek milyonlarca sevgiler. İnsanın mahiyeti itibariyle her şeyi sevmeye gücü ve kabiliyeti vardır. Sevmeye dair bu kadar güç ve kabiliyeti varsa bunu karşısındakine ne kadar hissettiriyor? Evlât babasının sevgisini bilfiil görmeyince  sevilmeme gibi bir düşünce içine girebiliyor. Yine aynı şekilde torun dedesi hakkında, yeğenler teyzesi ya da halası hakkında, eşler birbirleri hakkında bu sevgi meselesinde bazı çıkmazlar içine girebiliyorlar. “Seviyorsa niye hissettirmiyor, değer vermiyor; hissettirmiyorsa, değer vermiyorsa sevmiyor” gibi iki tezat düşünceler arasına sıkışıyor insan.  

Karşınızdakine sevginizi hissettirmediğiniz sürece onun da sizden uzaklaşmasına sebep olursunuz.  Bir hayvana bile sevgiyi vermediğinizde size yakınlık göstermez. Yeğenimin babama olan düşkünlüğü gördüğü aşırı sevgiden kaynaklanıyor. O sevgiyi görmeseydi dedesini aşırı bir sevgi duymazdı. Vermediğiniz sevginin karşılığını bekleyemezsiniz. Zaten birileri sizden kaçıyorsa ya o sevgiyi vermediğinizden dolayı  yorulmuştur, ya da onu hiç sevmediğiniz düşüncesine kapılmıştır. 

 Aynı evde yaşayıp da birbirinden uzak olan aile fertleri var. İşte sevginin ince bir çizgide duruyor olmasının sebebi budur. “Babam, annem beni sevmiyor, eşim ilgi göstermiyor, dedem beni niye sevmiyor, amcam başımı okşamıyor, onun aşkından emin değilim, sevenin gözü sadece sevdiğini görmez mi, seven ne olursa olsun sevdiğinin peşinden koşup ona değer vermez mi, annem diğer kardeşlerimi daha çok seviyor, eşim rahatsızlandığımda nasıl olduğumu sormuyor, arkadaşımı hep ben arıyorum, niye o aramıyor” diye sıralanabilecek sevgi şikâyetleri. Neden bu kadar sevgi şikâyetleri var? Neden kişi karşısındakini sevgisinden emin olamıyor? Neden seviyorsa sevgisini hissettirmiyor? Şikâyetler ve sebepleri de sıralanabilecek kadar çok. 

Hz. Aişe, Peygamberimize (asm): “Ey Allah’ın Resulü, beni seviyor musun?”

“Evet, Ya Aişe seviyorum!”

Hemen sordu: “Beni nasıl seviyorsun?”

“Kördüğüm gibi”

Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi, çünkü kördüğüm açılamazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti. 

Hz. Aişe sık sık sorardı:

“Ey Allah’ın Resulü, kördüğüm ne âlemde?

Her defasında: “İlk günkü gibi…”

Karşılıklı bu sevgi konuşmasında açık ve net ifadeler var. Az ya da çok gibi bir derecelendirmeye girmeden yüreğinde hissedilen sevgiyi sevdiğine söyleyen bir konuşmadır. Kâinatın Efendisi (asm) sevdiğine tamamen yüreğini açıyor. Hz. Aişe’nin  tereddütler içinde kalmasına sebep olacak eksik bir sevgi cümlesi kullanmıyor. Onun üzülmesine asla izin vermiyor. Kalbinde, aklında, gönlünde bir sevgi şikâyeti oluşturacak ilgisizlik ve görmemezlikten gelen hal ve tavırlar olmadığı gibi “ilk günkü gibi” bir ifade kullanarak sevdiğine nasıl değer verdiğini gösteriyor. Bu da sevdiğinin ondan uzaklaşmasına değil, daha çok yaklaşmasına yol açıyor. 

Kâinatın Efendisi (asm) her haliyle rehberimiz olduğu gibi sevgiyi nasıl göstermemiz konusunda da bir yol göstericisidir. Torunlarını nasıl sevdiğini, Hz. Hatice’ye verdiği değer, Hz. Ebubekir ile sadık dostluğu, Hz. Fatıma’yla baba -kız sevgisi, iman etmezse bile bir yeğen olarak amcası Ebu Talib’e duyduğu saygı ve ümmetine hissettiği derin muhabbetle bir peygamber, bir baba, bir eş, bir dede, bir amca, bir dost olarak sevgisini hep karşısındakilere hissettirmiştir.   

 Sevgi sevildikçe bir çiçek gibi açılan, yayılan, herkese sirayet eden bir duygudur.  Sevgi şikâyetleri devam ettikçe sevgi daralır, kendi kabuğuna çekilir, basitleşir ve yoksunluğu sürece de sahibini azap içinde bırakır. Söylemediğiniz, hissettirmediğiniz sevginin karşılığında ayrılığı, özlemi, gözyaşını, öfkeyi, moral bozukluğunu, mutsuzluğu bulursunuz. Ve bazen bedeli öyle ağır olur ki, ömrünüzün sonuna kadar acısını yaşarsınız. Bir zaman gelir hep eksik ettiğiniz sevginin dilencisi olarak gözleriniz kapıya dayanmış bir yaşlı oluverirsiniz. Ama kimse o kapıyı açmaz. Vermediğiniz bir sevginin karşılığıdır bu. 

İnsan kadar eski olan sevgi hissedilip hissedilmeme verilip verilmeme arasında gidip gelecek. 

Rabbim hep sevgiyi verenlerden ve karşılığını bulanlardan eylesin. Amin. 

Okunma Sayısı: 2330
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı