"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uzaklara dalıp gitmek

Fadime KAYA
19 Nisan 2015, Pazar
Uzaklar dediğime bakmayın aslında tam da karşımızdaki duvara bakıyoruz. Elle dokunacak kadar yakın, ama suyun yüzündeki kabarcıkların ışıltısı kadar da uzak.

Uzaklar…

Bir efsane gibi ulaşılmayan ülke.  Ötelerin ötesi. Gördüklerinden  ziyade görmediklerinin yeri. Ne insanı var, ne hayvanı ne de bitkisi.  Bir nevi, kördüğüm atılan ipliklerin  açılmayan inadı uzaklar. Her yanımızı  sarar da dalar gideriz. Karadeniz de gemilerimiz batar da bilmeyiz kaç tane gemimiz battığını. 

Bilmeyiz…

Dalgınlığın soluksuz dehlizlerinde yol alırken saniye mi dakikayı takip ediyor, dakika mı saniyeyi, bilmeyiz. Kulaç atarken düşünceden düşünceye, dünya mı güneşin etrafında dönüyor güneş mi dünyanın etrafında dönüyor bilmeyiz. 

 Anne çocuğuna hangi masalı bu gece okuyacak bilmeyiz. Kimler dedikoduya durmuş, kimler gülmüş ağlamış bilmeyiz.  Saatin kaç olduğunu, kapı zilinin çalıp çalmadığını bilmeyiz. 

Uzaklara dalıp gitmek…

Rencide olunmuş bir kalbin alınganlığı kadar mekânsız, duraksız, azıksız olmak. Her duruş  kendinden geçiş ki sahip olamamak kendine. Kimsesizlik. “Nereye daldın deseler de” yine kimsesizlik. Çünkü paylaşamama. 

Paylaşamama…

Ne içli bir türkü. Çalar sazıyla. Durmaz döner döner yine baştan çalar. Sonu gelmez. İçine dökememek salgın bir hastalığın başlangıcı. Hiç dökememek veba. Bulaşıyor, kanından geçip hücrelere dağılıyor. Dağıldıkça köy, kasaba, şehir tanımıyor.  

Tanımıyor…

Nerde olursa olsun dalgınlık geldi mi gidiyorsun farklı boyutlara. Göz şaşmıyor baktığı yerden. Kaçmıyor sağa sola. Gidiyor sessizliğin içine. Ve her yanı kaplıyor devasa bir sessizlik.

Sessizlik…

Uzaklara dalıp gitmekteki cazibe. Havai fişeklerin rengârenk saçan gürültüsü yok.  Mayın tarlasında mayına basan bir askerin sessizliği var. Patlayacak mı endişesi koskoca bir dalgınlığa eş. 

Patlayacak mı içindekiler?  Aklındakiler boşalacak mı etrafa?

Soru…

Merakın tahtında birikmiş sebep. Cevabına göre sınır tanımayan, üst üste sıralanan. Cevabı soruda saklanan gerçek.

Uzaklara dalıp gitmek…

Sebebi var. Bir göz kayması, aklın yanılması, oyuna gelme. Ya da bir sıkıntı, sıkıntıdan kurtulma düşüncesi, düşünceyi bertaraf etme, kurtulmaya çalışırken içinde kalma. 

 Uzaklara dalıp gitmek…

Denizin üzerindeki kızıl güneşi seyre dalmak. Etrafında karıncalar yürüyor, kelebekler kısa ömürlerinin uçuşlarını yapıyor, kediler miyavlıyor.  Bir şeyler kıpırdıyor. Hareket halinde olan duygular taş kesilmiyor. Dalgınlık yarenliğine her şeyi alıyor. Kabına sığmayan telâşlar bile uzakların câzibesine kapılıyor. Kendinden, tavrından, duruşundan başka haller de varmış gibi. 

Başka haller…

Kendinden kaybolma. Tavrının, duruşunun bizatihi başkalaşması. Gülüşün yok. Sevecenliğin buz kesilmiş. Donmuş bedenin. 

Uzaklar…

Bir şehirden başka bir şehre adım atmak. İklimi değişse de o hep uzakların metası. Kaybolmayan tek şehir dalgınlık. Orada koca koca binalara rast gelsen de asıl yeri daracık kaldırımlardır. Yürümek mecburiyeti var. Her şey orada birbirine girmiş. Duygular bile ayırt edilemez.

Uzaklara dalıp gitmek… Şimdilerde pek moda.

Okunma Sayısı: 7415
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı