"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

12 Eylül’ler nasıl önlenir?

Faruk ÇAKIR
13 Eylül 2019, Cuma
39 yıl önce (1980) gerçekleştirilen askerî darbenin Türkiye’ye verdiği maddî ve manevî zararın hesabını dahi yapabilmiş değiliz.

Öyle bir darbe ki, aradan bunca zaman geçmesine ve onlarca iktidar değişmesine rağmen hâlâ millete dayattığı anayasa yerli yerinde duruyor.

Tabiî ki 12 Eylül 1980 darbecilerinin millete zorla, aldatarak ve icabında korkutarak dayattıkları 1982 Anayasası’nda ciddî değişiklikler yapıldı. Pek çok maddesi yenilendi, ama özü, temel anlayışı değişmedi. Zaten değişmiş olsa 1982 Anayasa’sı olarak değil de başka bir isimle hatırlanırdı.

Darbeciler hazırladıkları anayasa ile demokraside tedavisi zor yaralar açtılar. Siyasî ahlâk zedelendi, ticaret hayatı da iyice bozuldu. Bilhassa o tarihten sonra her şey para ile, madde ile ölçülür hale geldi. Bir adım sonrası da “Benim memurum işini bilir”le özetlenen haksız, hukuksuz kazanç yolunun adeta normal kabul edilmesine vardı.

12 Eylül darbesinin en büyük tahribatlarından biri de Demokrat siyasî anlayışın temelini sarsmış olmasıydı. Getirdiği yasaklarla korku yaydılar. Malûm, insanın ürkmesi başka şeylerin ürkmesine benzemiyor. İhtilâlciler bir kişiyi değil, bir bütün olarak milleti ürküttüler. 

Bu darbeden bahsedenler darbenin ‘emir komuta zinciri içinde’ gerçekleşmiş olmasını anlatarak neredeyse darbeyi meşrû göstermek isterler. Hangi zincir içinde olursa olsun, baştan sona ‘darbe’ olduğuna göre nasıl böyle bir yanlış savunulur? Aksine bu ‘zincir’ darbeci anlayışın dem ve damarlara sirayet ettiğine delil olur ki en az darbe kadar feci bir tablo ile karşı karşıya kalındığını anlatır.

1980’deki darbe, 27 Mayıs 1960 İhtilâli ve 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan daha feci neticeler ortaya çıkardı. Darbe ile neler yapıldığını kısmen hatırlayalım: Millî Güvenlik Konseyi, bütün yetkileri ele aldı. Anayasayı uygulamadan kaldıran darbeciler, ardından TBMM’yi lağvettiler. Ülke genelinde sıkıyönetim ilân edildikten sonra sivil toplum kuruluşları hedef alındı. Derneklerin faaliyetleri durduruldu. Siyasî partilerin kapısına kilit vuran darbeciler, parti liderlerini de sürgüne gönderip haklarında ‘siyaset yapma yasağı’ getirdiler. Çok enteresandır, darbeden hemen sonra gelen ve bugün dahi ‘demokrasi kahramanı’ olarak genç nesillere tanıtılan bir siyasetçi ve ekibi, darbecilerin siyasetçilere koyduğu ‘siyaset yapma yasağını’ can havliyle savundu! Evet, bir siyasetçi muhtemel rakiplerine darbecilerin getirdiği siyasî yasakların devamı için meydan meydan gezmişti.

O günkü darbe döneminde yaklaşık 100 bin kişi “örgüt üyesi olma” suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise “sakıncalı” olduğu iddiasıyla işlerinden edildi. Millî Güvenlik Konseyi üyesi darbeci generallerin belirlediği Danışma Meclisi’nin hazırladığı anayasa, 1982’de “güdümlü” referandumla yüzde 92’lik “evet” oyu da almıştı.

Her şey bir yana, yeni 12 Eylüllerin olmaması için ne yapılması icap eder sorusuna cevap bulmak gerekir. Bu sorunun belki yüz farklı cevabı vardır, ama en esaslı cevap “Cehaleti mağlûp etmekle darbeler sona erer” şeklinde olsa gerek. 

Türkiye, cehaleti en büyük düşmanlardan biri olarak görüp bu düşmanı marifet ve eğitimle mağlûp etmeyi başaramazsa 12 Eylülleri kalıcı olarak tarihe gömmüş olamaz. Darbecileri ve darbeci anlayışı ancak cehaleti mağlûp ederek bertaraf edebiliriz, bunu akılda tutalım derim.

Okunma Sayısı: 2284
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • halid

    13.9.2019 11:17:48

    maalzgirtle,niğbolu ile mohaçla mukayese edip ihtilali daha büyük ve hayırlı gören uzun sakallılar (Bu gün de onların devamı olan mutlak vekil tek varisler)destek vermezse o zaman darbeler başarılı olmaz.

  • Süleyman

    13.9.2019 08:16:29

    Her şeyden önce 12 Eylülü anlamaya çalışsak ve mahiyetini halka anlatabilsek. Tüm iç ve dış manzaralarıyla. Hem kırk sene sonra çok da kolay olur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı