"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB sürecini kim hızlandıracak?

Faruk ÇAKIR
13 Ekim 2014, Pazartesi 00:01
Sıkıntıları tesbit etmek elbette önemlidir, ama bundan daha da önemli olan o sıkıntılara çarelerin aranması ve bulunmasıdır.

Devamında da bulunan çarelerin gereğinin yapılmasıdır. Çare var ve sıkıntılar halen devam ediyorsa ortada bir terslik olduğu anlaşılır. 

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olma gayretleri de bu anlamda sıkıntılı. Türkiye ile AB arasındaki irtibatın dünyada bir benzeri yok. Neredeyse, dedelerimiz hayattayken AB’ye üye olmak istenmiş ve ilk adımlar atılmış. Aradan yıllar geçtiği halde ‘torun’ların AB’ye üye olduğunu görmesi bile şüpheli. Türkiye’den çok sonra AB üyesi olmak için müracaat eden ülkeler bugün birliğe katılmış durumda. Türkiye’nin önündeki yolun hem uzun hem de inişli ve çıkışlı olduğunu söylemek kehanet değil.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, Uluslararası Finans Enstitüsü Yıllık Üye Toplantıları kapsamında düzenlenen programda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB yolculuğunun tahmin edilenden daha uzun sürdüğünü ve yavaş ilerlediğini itiraf etmiş. Demek ki ‘dert’ ve ‘çare’ ülkemizi idare edenler tarafından da biliniyor...
Washington’da konuşan Babacan, Avrupa Birliği’nin sahip olduğu kriterler ve normların Türkiye’ye ciddî katkısı olduğunu da ifade etmiş. Birçok ülkenin kendisini demokrasi ve insan hakları açısından yeterli gördüğünü, ama bu iddiaların dışarıdan yapılacak ciddî kontrol mekanizmaları ile gerçekçi olabileceğini dile getiren Babacan, özellikle bu yönüyle AB müzakerelerinin Türkiye’nin siyasî reform sürecine büyük katkısı olduğunu hatırlatmış. (Cihan bülteni, 12 Ekim 2014)
AB üyeliği hedefinin, ülkemizin hür ve demokrat olmasına ciddî faydaları olduğu hep dile getirildi. Ne zaman ki “AB üyesi olmaya ihtiyacımız yok, bize Şangyay 5’lisi yeter” tavrı ortaya konuldu; hep kaybettik. Son yıllarda ‘iyilikler’ listesine yazılan adımların çoğu, AB’nin destek ve teşvikiyle olmadı mı? O halde Türkiye’yi idare edenlerin kafa karışıklıklarını bir yana bırakması icap eder. Memesa, bir bakan “AB üyeliği Türkiye’nin menfaatine” derken, bir başka bakan “AB hedefi olsa da olur, olmasa da olur” ya da “Kopengha Kriterleri olmasa ‘Ankara Kriterleri’ der, yolumuza devam ederiz” diyebilir mi? Dememeli, ama her gün bu anlamda çelişkili beyanlara şahit oluyoruz.
AB üyesi olmaktan dolayı bazı zararlarımız da olabilir. Ama bu zararlar belki de ‘sinek ısırması’ mesabesindedir. Bizi öldürmeye sinek ısırmalarından kaçacağım diye, yılanların, çıyanların, ejderhaların ağzına düşmek akıl kârı mıdır? Türkiye, AB hedefinden uzaklaştıkça darbelere, andıçlara ve krizlere sürüklenmektedir. Yakın tarihimiz buna büyük bir delildir. Yarım asırdan daha önce başlayan bu yolculuk, engellere takılmayıp üyelikle neticelenmiş olsaydı 1980 askerî darbesi yaşanır mıydı? Aynı şekilde 28 Şubat 1997 sürecini millet olarak yaşar mıydık?
Türkiye’yi idare edenlerin, birbiriyle çelişmemesi, biri “AB üyeliği demokrasimizin gelişmesine fayda sağlıyor” derken, bir başkasının “AB üyeliği olmasa da olur” demesi; itibarımızı da sarsıyor. Akıl için yol bir olduğuna göre, çelişkili açıklamalardan uzak durmak lâzım. 
AB yolculuğunu bir başkası hızlandıramayacağına  göre, Türkiye’yi idare edenlere iş düşüyor... Güzel sözlerden ziyade, doğru ve güzel icraatlar beklenir.

Okunma Sayısı: 1521
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı