Adaletsizlik bir ülkenin değil, bütün dünyanın çözmesi gereken bir problem olarak karşımızda duruyor.
Tek başına bir ülkenin âdil olması da yeterli değil. Köy haline gelen dünyada her ülke âdil ve hakkaniyetli olmalı ki gerçek anlamda dünya barışı sağlanabilsin.
Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva’nın bir vesile ile yaptığı açıklama bu şekilde yorumlanabilir.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle ekonomik toparlanmaya giden yolun oldukça belirsiz ve düzensiz olduğuna dikkat çeken Georgieva, bunun hem ülkeler arasında hem de ülkeler içinde eşitsizliklerin artmasına sebep olduğunu ifade etmiş. (aa, 22 Şubat 2021)
Virüs salgınının ülke ekonomilerinde derin tahriplere yol açtığına da dikkat çeken
Georgieva, “(Ekonomik anlamda) Toparlanmaya giden yol oldukça belirsiz ve en önemlisi düzensiz. Virüs ile aşılar arasında devam eden yarış sebebiyle belirsiz. Ülkelerin başlangıç konumları, ekonomik yapıları ve cevap verme kapasitelerindeki farklılık sebebiyle düzensiz. Bu hem ülkeler arasında hem de ülkeler içinde eşitsizliklerin artmasına sebep oluyor” tesbitinde de bulunmuş.
IMF Başkanı salgın sebebiyle ülkelerin maruz kalldığı ‘ekonomik tehdit’e dikkat çekmiş, ama asıl bedeli vatandaşlar ödüyor. Vatandaşlar hem ekonomik bedel ödüyor, hem de bu salgını bahane eden bazı ülke idarecileri sebebiyle hürriyetlerinden oluyorlar. Sosyal bilimcileri dikkat çektiği üzere, bazı ülkeler salgın sonrası açıklık ve şeffaflıktan daha da uzaklaşıp, çareyi hürriyetlerin kısıtlanmasında bulmuşlar.
Ülkeler ya da vatandaşlar arasında eşitsizlik meydana gelmesi; özünde adaletsizliği hatırlatmaz mı? Eşitsizliğin olduğu yerde adalet temin edilebilir mi?
Gerek IMF Başkanı ve gerekte başka bütün ‘banka’ başkanları ve tabiî ki devlet idarecileri bilmelidir ki eşitliğin sağlanmasının ilk yolu ‘tam adalet’i temin edebilmektir. Hem zaten adalet mülkün temeli değil mi? Başka yol ve yorumlara ihtiyaç kalmadan “Dünya huzur ve barış istiyorsa önce ‘tam adalet’i temin etmelidir” demek ve icraatları bu yönde geliştirmek icap etmez mi?
Covid-19 salgınının sosyal yapımızda kalıcı tesirler bırakmasını istemiyor ya da meydana gelen ‘sosyal tahribatı’ kısa sürede aşmak istiyorsak ‘tam adalet’i temin etmek icap edecek. “Ne alâkası var?” diye düşünenler olursa; hak, hukuk ve adaletin olmadığı yerlerde ‘ot’ dahi büyüyemez, unutmayalım. Bu bir slogan değil, Türkiye ve dünya gerçeklerinin ifadesidir.
Dolaylı olarak da olsa adaletsizlik problemine dikkat çeken ve tabiî ki adalete dâvet eden açıklamaların çoğalması insanlığın menfaatinedir, bilelim.