Kadın ve aile meselesi Türkiye’nin ihmal edemeyeceği önemli meselelerden biridir.
Yarının gençlerinin iyi yetişmesini istiyorsak aileye kol ve kanat germek durumundayız. İdareciler de bunu ifade ediyor, ama meseleye sadece ‘iş dünyası’ penceresinden bakarak hataya düşüyorlar.
Kadın ve Demokrasi Derneği’nin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği III. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde önemli meseleler tartışılmış. Yazar Fatma Barbarosoğlu’nun moderatörlük yaptığı “Medyanın Aile Dinamikleri Üzerindeki Etkisi: İlişkilerin Dijitalleşmesi” konulu oturumda konuşan Hindistan’da faaliyet gösteren Jamia Hambard Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Sumaiyah Ahmed, kadınların güçlenmesi ve güçlendirilmesinin küresel düzeyde en önemli konulardan biri olduğuna dikkat çekmiş. Dr. Sumaiyah Ahmed, “Burada önemli olan kadınlarının rolünün yeniden gözden geçirilmesidir. Kadınlar ayrı bir şekilde dijital ortamlarda temsil edilmiyor. Kadın obje olarak gösteriliyor ve meta haline getiriliyor. Sanal bir cinsiyet sorunundan bahsedebiliriz. Aile dostu sosyal medyaya yatırım yapılmıyor. Değerler internetine henüz gelmedik. Çocuk dostu yazılım ve donanımlar geliştirilmelidir. Kullanıcı dostu teknolojiler geliştirilmelidir. Kadınların teknoloji sektöründe kariyer yapmaları teşvik edilmelidir. Aile değerleri de dijital alanda kendine yer bulmalıdır” demiş. (http://kadem.org.tr, 24 Kasım 2018)
Kore Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Dong Hoon Ma ise, şöyle konuşmuş: “Dünya nüfusunun yüzde 55’i dijital medyayı kullanıyor. Cep telefonu oranı oldukça yoğun, yüzde 68 gibi bir orana sahip. Mobil her şeyin ortasına geldi oturdu. Günümüzde aile bir araya geliyor, fakat telefonlarına bakıyorlar. Dijital medya ve akıllı telefonlar aileden çok şey aldı götürdü. Önceden ailede bir merkez olurdu. Anne veya baba kararları alırdı. Gençler kendi kararlarını alıyor. Artık çok merkezli bir yapı var. Sosyal ve siyasî görüşlerde kutuplaşma oluyor. Aile içindeki bireyler farklı farklı şekilde düşünmeye başladılar. Geleneksel aile değerlerinde çok fazla bahsedemiyoruz artık. Aile fertleri sanki her biri kendi kalesini örüyor. Buradan da çıkmak istemiyor. Bu nedenle sosyal medyada bazı kısıtlamalar getirmeliyiz. Geleneksel aile değerlerini yeniden ulaşmalıyız.”
“Medyadaki sunulan kadın” anlayışı yıllardan beri tepki görür. Kadının obje olarak gösterilmesi ve meta haline getirilmesi yeni bir hastalık değil. Ancak teknolojideki son gelişmeler kadının obje olarak kullanılmasını ve meta haline getirilmesini çok daha görünür kıldı. İnsaf ehli herkesin buna itiraz etmesi gerekir.
Hele hele ‘kadın hakları’nı savunduklarını ilân ve iddia edenlerin bu meseleye bigane kalması anlaşılır gibi değil. Bu yanlış gidiş, bu yanlış anlayış her gün kınanmalı ve tabiî ki doğrusunun ne olduğu da ortaya konulmalıdır.
Programda “Aile dostu sosyal medyaya yatırım yapılması”nın dile getirilmiş olması çok önemli. Bu sahaya yapılacak yatırımlar başka pek çok sahaya yapılan yatırımdan daha önemli, daha gerekli, daha önceliklidir.
Türkiye’yi idare edenler acaba bu noktada üzerlerine düşen vazifeyi yapabildi mi? Teslim aldıkları medyada bu yönde bir santim, bir gram iyileşme, düzelme ve “aile dostu anlayışı” hakim oldu mu?
Hayır, hayır, hayır. Teslim aldıkları medyayı daha kötü hale getirdiler denilse yanlış olmaz. Türkiye’nin görünmez dertlerinden biri de budur.