Haberlere göre; Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Türkiye’de insan hakları, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı konularındaki gözlemlerini kayda geçirdiğini raporunu yayımlamış. 14 sayfalık raporda, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün endişe verici düzeyde gerilediği, medyanın yüzde 90’ının hükümet kontrolünde olmasının demokratik tartışma ortamını engellediği belirtilmiş.

Raporda, Türkiye’yi idare edenlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamamasının anayasal düzeni zayıflattığı uyarısı da yapılmış. Raporu yazan Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Türkiye’yi ziyaret talebinin Ankara tarafından kabul edilmediğini de kayda geçirmiş. 

Strasbourg merkezli Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiseri Mijatovic, raporla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’de gazeteciler, insan hakları savunucuları ve sivil toplumun giderek artan (zor) bir ortamda görev yapmak durumunda kaldıklarını belirtirken, ülkedeki ifade özgürlüğünün tehlikede olduğunu hatırlatmış.

Mijatovic’in raporunda, basın özgürlüğünün giderek gerilediğine işaret eden birçok raporda belirtildiği üzere Türkiye’de medyanın yüzde 90’ının hükümet kontrolünde olduğu, kalan muhalif medya organlarının giderek artan bir baskı altında olduğu kaydedilmiş. 

Raporda, 2020 raporunda bahsedilen gözlemler ve çağrıların bugün de geçerliliğini koruduğu tespiti yapılırken, şu görüşlere de yer verilmiş: “Sonuç olarak, anlamlı bir değişim için Türk yetkililerin sivil toplumla yapıcı bir şekilde etkileşime geçmesi; kısıtlayıcı yasaları gözden geçirip revize etmeleri; (...) Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına saygı gösterip uygulamaları ve yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlamaları esastır.”  (t24.com.tr, 5 Mart 2024)

Şimdi bu raporu hazırlayanı kınayan idareciler acaba bu olumsuz raporun ortaya çıkmasına zemin hazırlamış olduklarını hiç düşünmüyorlar mı? Raporda, bilmana “AİHM ve AYM kararlarına uyulmuyor” denilmiş. Peki bu bilgi yanlış mıdır? Olumsuz raporun ortaya çıkmasında; AİHM ve AYM kararlarına uymayan, o kararları dikkate almadığını dünyaya ilan edenlerin hiç kabahati yok mu?

Ayrıca raporu yazan Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiserinin, Türkiye’yi ziyaret talebinin kabul edilmediğini bilgisi doğru mudur? Eğer doğru ise bu durum nasıl izah edilebilir? Rapor yazmak için Ankara’ya gelmesi istenmeyen bir ‘raportör’den “olumlu rapor” beklemek hayal değil midir?

Raporu kaleme alandan önce böyle bir rapor hazırlanmasına zemin hazırlayan idarecileri kınamak gerekmez mi?