"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Basının bayramı ne zaman?

Faruk ÇAKIR
25 Temmuz 2020, Cumartesi
Her sene törenlerle ve de resmi açıklamalarla kutlanan ‘Basım Bayramı’ vardır.

Açıklamalara bakılırsa bu bayram, basın üzerindeki ‘sansür’ün sona ermesi vesilesiyle ilân edilmiştir. İdareciler her fırsatta ‘Basın hürdür’ der, ama gerçekte basın hür müdür ve ‘basın bayramı’nı kutlamanın bir anlamı var mı?

Şunu her fırsatta ifade etmek gerekir ki, basın hürriyeti olması için en başta insan hak ve hürriyetlerinin sözde değil, özde olması icap eder. Adına ‘sansür’ denmeden sansür uygulayanlar medyadaki ‘kötü örnek’leri gösterip, “Ne yani? Bırakalım da herkes her  istediğini yazsın ve idarecilere hakaret mi etsin?” derler. Elbette hiç kimse hakaret etmeyi savunamaz ve savunmamalı; ama basın üzerinden baskı var, basın hürriyeti yok derken “Gazeteciler her istediğine hakaret etsin” diyen var mı? Uç noktalarda böyle gazeteciler ve insanlar olsa bile ‘kötü emsal’ olmaz kuralı gereği bunları öne almak ve bundan yola çıkarak ‘sansür’ü savunmak mümkün ve doğru değil.

Artık haber değeri dahi taşımayan sansür ve ayrımcılık uygulamalarına şahit olunuyor. 28 Şubat 1997 sürecinde gazeteler arasında ayrımcılık yapılır ve ‘akredite olan ve olmayanlar’ diye listeler yapılırdı. Hatırlamak lâzım ki o zamanlar bu uygulamalara en üst perdeden ve büyük çoğunluk tepki gösterir ve itiraz ederdi. Peki, şu anda bu noktadaki uygulamalar 28 Şubat sürecini fersah fersah geride bırakmış değil midir? Öyle ki bu ayrımcılık, akredite olma kriterleri o kadar ölçüsüz ve sıradan hale geldi ki artık kimse buna ‘tepki’ dahi göstermiyor ve bu ayrımcılık haber dahi olmuyor. Ayrımcılığa tabi olan gazeteler ve gazeteciler de buna alıştı maalesef. Peki, gazeteler ve gazeteciler ayrımcılığa, kayırmaya alışmış olsa bile bu doğru mudur?

Elbette ‘akredite’ olan basın mensupları ve gazeteler için mesele yok. Onların durumu ‘Bir eli yağda, bir eli balda’ şeklinde tabir edilebilir. Bir telefonla bakanlara, bürokratlar ve diğer ‘çok önemli kişi’lere ulaşabilir. Ancak siyasi irade ve idare nezdinde akredite olmayan, ‘ikinci sınıf’ olarak görülen gazete ve gazeteciler en haklı taleplerinde bine karşılık bulamazlar. Gazete ve gazeteciler nezdinde başka hiç bir dert olmasa dahi, yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere göre ‘basın kartı’ almaya hak kazanan  bir genç gazeteciye bu hakkı vermemek sansürün en büyüklerinden bir değil mi? Daha da kötüsü ve daha da fenası, yine kanun ve yönetmeliklere göre ‘sürekli basın kartı’ almış olan gazetecileri, sırf siyasî görüşleri ya da çalıştıkları gazeteleri göz önüne alarak bu kartlarının iptal edilmesi, yenilenmemesi ya da işlemlerinin sürüncemede bırakılması sansürün dik âlâsı değil mi? Böyle haksızlıklara muhatap olan bir kişi dahi olsa o memlekette ‘basın bayramı’ kutlamasının bir anlamı olabilir mi?

Bu yüzde yüz haklı şikâyetlere Türkiye’yi idare edenlerin, ilgili bakanların ya da ilgili kamu kurumlarının ya da iktidara mensup insaflı milletvekillerinin verebileceği bir cevap var mı? İktidara muhalefet ediyor diye bir gazetecinin en temel hakkı olan ‘basın kartı’nı vermemek ne ile izah edilebilir? Allah rızası için bir idareci, bir bakan, bir milletvekili, bir bürokrat çıksın ve bunu anlatsın, açıklasın. Sadece susmayı ve sanki böyle bir şey yokmuş gibi davranmakla Türkiye’de basın hür olur mu?

“Böyle basit meselelerle gündemi meşgul etmeyin. Ne var bir kaç kişiye basın kartı verilmemişse. Biz büyük işlerle meşgulüz. Yerli ve millî medyayı oluşturuyoruz. Türkiye’de sansür yok. Medya en iyi günlerini yaşıyor” diyen idareciler varsa onlara sadece acınır.

Hakkın küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Hak haktır. Lütfen, kanun ve yönetmeliklere göre hak eden gazetecilerin ‘basın kartlarını’ veriniz. Bunu yapmak lütuf değil, görevdir bunu da hatırda tutmak lâzım... 

Okunma Sayısı: 1337
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı