Bir Kurban Bayramına daha bizi kavuşturan Allah’a hamd ve senalar olsun. İnşallah bu bayramı ve her bayramı bayram günlerinin manevi atmosferinde yaşamak nasip olur.
Bayramlar sevinç günleridir. Maddi ve manevi sıkıntıların sona ermesi için dua vesileleridir. Bayramlar aynı zamanda bize ‘Komşusu açken tok yatanlardan olmamayı’ hatırlatır. Yardımlaşma ve dayanışma için bayramlar iyi bir vesiledir. İnşallah bu düşüncelerle bayramları idrak eder ve değerlendiririz.
Kurban Bayramı aynı zamanda hac mevsimi olması dolayısıyla milyonlarca Müslümanın yeni bir kimlik ve şuur kazanmasına da vesile olur. Arafat’da vakfeye duran hacılar sonrasında şeytanı taşlar ve Kabe’yi de tavaf ederek ihramlardan çıkar ve hacı olmuş olur.
Bu vesile ile hacılarımızın hac sevincini anlamaya çalışmak gerekir. Ne hikmetse hacda yaşanan güzellikler Türkiye’ye yeterince aktarılamıyor. Başka pek çok mesele ‘manşet’ olurken hacda yaşanan birlik, beraberlik ve kaynaşma ülkemizin gündemini meşgul etmiyor. Oysa orada farklı dil ve geleneklere sahip milyonlarca Müslüman bir oluyor, beraber oluyor ve kaynaşıyor. Elbette bu birlik ve kaynaşma çok daha iyi noktalara ulaşmalı ki ‘İttihad-ı İslam’a vesile olsun. Haccın bir manası da zaten bu değil mi? Aynı Allah’a inanan, aynı kıbleye dönen Müslümanların birlikte hareket ettiği bir dünya mutlaka çok daha güzel, çok daha savaşsız, çok daha barış içinde bir dünya olur.
Bu vesile ile hacca gitmek isteyenlerin sıra beklemesindeki garipliklere de dikkat çekmek icap ediyor. Elbette hac mekanlarının belli bir kapasitesi var. Tahmini olarak aynı anda, aynı yıl 3 milyon kişi hac yapabiliyor. Aynı yıl hac yapmak isteyenler ise belki de 5 milyondan da fazladır. Dolayısı ile her isteyen hacca gidemiyor, kur’a ile sırasın kendisine gelmesini bekliyor. Bugünkü şartlarda Türkiye’den hacca gitmek isteyenlerin bu ibadeti yerine getirebilmesi için bazılarının 10 yıl beklemesi gerekecek. Bu da ayrı bir sıkıntı. Acaba ne yapılabilir? En başta Türkiye’ye tanınan hac kontenjanının arttırılması için yoğun gayret sarf edilebilir. Ayrıca belli yaşlardaki hacı adaylarına öncelik verilmesi abaca isabetli olmaz mı? 70 ya da 80 yaşındaki hacı adaylarının sıra beklemesini talep etmek pek uygun olmaz. Bu sebeple bazı hacı adayları hac ibadetini yerine getiremeden vefat etmiş oluyorlar.
Bir başka sıkıntı da fiyatlar iyice yükselmiş olmasıdır. Geçmiş yıllarda 2 bin dolar civarında bir rakamla hac yapmak mümkün olurken şimdi bu fiyat 5 bin dolar civarında. Bu parayı herkesin denkleştirmesi kolay değil. Tabii ki hac hizmetleri geçen yıllara nisbetle çok değişti. Artık hacılara yemek ikramı da yapılıyor. Buna rağmen fiyatların daha makul olması mümkün olur ve olmalı. Mesela, bütün hacıları aynı şartlarla kabul etmek yerine esnek programlar uygulanamaz mı? Bir hacı ya da hacı grubu “Ben yemek ikramı istemiyorum. Hatta, ‘rehber, hoca’ da istemiyorum” dese buna ‘hayır’ demenin bir anlamı var mı? Diyelim ki daha önce umreye gitmiştir, dolayası ile ‘rehberlik hizmeti’ almaya ihtiyaç duymuyor. Bu durumdaki hacı adaylarına illa “Sen de rehmetlik hizmeti alacaksın. O sebeple fiyatlar yüksek” demek doğru mudur?
Bu vesile ile bu sene hac ibadetini yerine getiren milyonlarca Müslümanı tebrik ediyor ve ömürlerini ‘hacı’ olarak sürdürmelerini temenni ediyoruz. Kurban Bayramının hepimiz için “Allah’a yakın olma”ya vesile olmasını diliyoruz. İnşallah her günümüz bayram gibi huzurlu olsun. Amin.