"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beraat etmek anlamını mı kaybetti?

Faruk ÇAKIR
22 Ocak 2019, Salı
Türkiye’deki hukuk sisteminin sıkıntıları olduğu her halde inkâr edilemez.

İktidarda olanlar dahil hemen  herkes adaletin doğru ve kısa sürede tecelli etmediği noktasında şikâyetçidir. Sadece bu sıkıntıları sona  erdirmek istediklerini ifade ederek vazifelerini yaptıklarına inanıyorlar. 

Şunu da ifade etmek icap eder ki, sistemdeki sıkıntılar sadece günümüzle ilgili değildir. Geçmiş yıllarda da  adaletin tam ve zamanında tecelli etmediği noktasında haklı şikâyetler olmuştur. Son zamanlardaki farklılık  “beraat edenler”in de sanki beraat etmemiş muamelesi görmesidir. Bir kişi dahi beraat ettiği halde, beraat  etmemiş gibi muamele görürse hakiki adaletten bahsetmek mümkün olur mu?

Tabii ki ‘beraat etmek’ hukuki bir terim ve kaynaklara göre ‘bir yargılama yani mahkeme sonunda suçsuz  bulunmak, temize çıkmak’ anlamına geliyor. Mahkemenin suçsuz bulduğu bir kişiye, ‘sistem’ suçlu muamelesi yapabilir mi?

Mahkemenin verdiği beraat kararının dikkate alınmadığı ifade edilen ve video kaydıyla desteklenen bir tweet  mesajında şöyle denilmiş: “Ben beraat ettim, OHAL Komisyonu göreve iademi reddetti. Yani kendisini  mahkemenin üzerinde görüyor. İnsan haklarını ihlal ediyor; insanlık suçu işliyor, Anayasa’yı çiğniyor. Bir  gün mutlaka “hukuk önünde” hesap verecek! OHAL Komisyonu hemen lağvedilmeli!” (Prof.Dr. Haluk Savaş @drhaluksavas, 17 Ocak 2019)

Bugünkü şartlarda mahkemelerde beraat eden birine, ‘beraat etmemiş’ muamelesi yapılabilir mi? Hem böyle  muamelelere imza atıp hem de “Bizde hukuk hükmediyor. Adalet tam tecelli ediyor. Bir tane bile mağduriyet  yok, hukuksuzluk hiç yok” denilebilir mi? Velev ki böyle denilsin, dünyada buna inanan, bu uygulamayı kabil eden çıkar mı?

Çok çok yanlış olan bir uygulama da, yine en temel hukuk kuralı olan “Birinin suçuyla başkası suçlanamaz”  kaidesini dikkate almamaktır. Üstelik bu, ayetle emredilen bir durumdur: “Velâ teziru vâziratun vizra uhrâ”  [Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. (En’am Sûresi: 164)] O halde, mesela babasının kabahati  sebebiyle çocuğunu, eşini, akrabasını suçlamak, itham etmek, mağdur etmek kabul edilir mi?

Kime sorulsa “Tabii ki kabul edilmez” der, ama fiili durumda binlerce, belki de on binlerce kişi sırf  ‘başkasının işlediği suç’ sebebiyle mağdur edilmiş durumdadır. Diyelim ki bir kişi suç işledi ve cezaevinde.  

Onun çocuğuna mesela pasaport vermemek ne ile izah edilebilir? Böyle yaparak dünyaya neyi anlatabiliriz  ki?

Bu adaletsiz uygulama ‘suçlu görülen veya suçlu olan’ anne ya da babaların çocuklarını da etkiliyor. Mesela,  Kanun Hükmünde Kararname ile görevine son verilen birine, hakkında bir dava açılmadığı halde ya da açılıp  beraat ettiği halde çalışma imkânı tanınmaması hukuk ve adalet ile izah edilebilir mi? Bu şekilde, KHK ile  görevine son verilen bir baba, endişesini şöyle dile getirmiş: “Kızım 4 yaşında. KHK’lıyım. Bu devran böyle  sürerse biz KHK’lıların çocuklarının da bu ülkede bir geleceği yok. Muhtemelen ne kadar iyi eğitim alsalar,  liyakat sahibi olsalar da güvenlik soruşturmalarını geçemeyecekler” (Cenk Yiğiter, @cenkyigiter, 18 Ocak  2019)

Bütün bu yaşananlar Türkiye’ye, millete ve devlete zarar verir. Bir gün dahi kaybetmeden hak, hukuk ve tam adalet yolunu tercih etmek durumundayız vesselam.

Okunma Sayısı: 6121
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kasım Özdemr

    22.1.2019 00:18:09

    2018 şubatında yurt dışı yasagim kalktı. O yıl hac kurasinda gitmeye hak kazandım. Pasaportum iptal edilmiş yenisini vermediler. Bu yıl haccım yine çıktı. Mayısta beraat ettim. İhraç diyerek yine pasaport vermediler. Elli altı yaşındayım. İki yıldır: Allahım devletimize idarecilerimize adalet nasip et diyorum eşimle. Şimdiye kadar hiç böyle dua etmemistim. Başımıza gelenler gerçek mi diyor insan bazen...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı