"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bütün 27 Mayıs’lara hayır

Faruk ÇAKIR
29 Mayıs 2017, Pazartesi
Milletin helâl reyleriyle bir Mayıs günü iktidara gelen Demokrat Parti’nin yine bir Mayıs günü iktidardan devrilmesi ve merhum Başbakan Adnan Menderes ve iki arkadaşının idam edilmiş olmasını Türkiye’nin unutması mümkün mü?

“Yeter, söz milletindir!” diyerek yola çıkan ve yapılan ilk serbest ve adil seçimde, 14 Mayıs 1950’de, tek başına ve büyük bir çoğunlukla iktidara gelen DP, 10 yıl boyunca yapılan diğer seçimleri de kazanmış ve maalesef bu başarı darbecileri ürkütmüştür. Seçimlerle iktidara gelme umudu olmayan ‘tek parti zihniyeti’ ve onu besleyen çevreler 27 Mayıs 1960 tarihinde kirli bir darbe ile iktidarı devirmiş ve halen kapanmayan derin yaralar açılmasına sebep olmuşlardır.

27 Mayıs’ı anlamak için 14 Mayıs’ı; onu da anlamak için ‘tek parti/CHP’ devrini anlamak gerekir. Ne yazık ki 1950 öncesi yaşananlar bugün bile tam olarak bilinmiyor. Bilinse ve ibret alınsa yeni yanlışlara, yeni hatalara imza atılır mıydı?

1950 öncesi yaşananları “Millete rağmen yapılan işler” olarak özetlemek mümkündür. 1950’den itibaren 1960’a kadar devam eden 10 yıldır DP/Menderes iktidarı ise milletin taleplerine kulak vermenin adıdır. Millet nezdinde itibar kazanmaya çalışan siyasetçilerin her fırsatta merhum Menderes’i hatırlamaları ve hatırlatmaları her halde tesadüf değildir.

Tabiî ki DP, 14 Mayıs ve merhum Adnan Menderes’in adının geçtiği yerde Ezan-ı Muhammedi’yi hatırlamamak mümkün değil. Türkiye’de 18 yıl boyunca (1932 yılından itibaren 1950’ye kadar) minarelerden “Allahü Ekber” nidalarıyla ezan okunmak yasaklanmıştır. Milletin reddettiği bu yasak sadece cami ve minarelerle sınırlı değildi elbette. Bir kişi evinde, tarlada, yaylada ezan okumuş olsa ve bir şekilde bu şikâyet konusu olsa jandarma takibinden, yargılanmaktan ve ceza almaktan kurtulması mümkün olmazdı. Türkiye’nin yaşadığı sıkıntıların temelinde biraz da bu haksızlıklar, adaletsizlikler ve yanlış uygulamalar vardır. Bu kesin bilginin dahi gençlerden ve çocuklardan gizlendiğinin de şahidiyiz. Bir defasında genç bir meslektaşımız bir toplantıda paylaşılan bu bilgiye itiraz etmiş ve “Yok öyle bir şey. Olsaydı biz de duyardık. Kimse böyle bir şey yapmış olamaz” demişti. Neyse ki okul kitaplarında yer verilmeyen bu bilgiler, ‘sanal âlem’de yer alıyordu ve yasağa şahit olmuş olan dedelerimiz hayattaydı.

27 Mayıs 1960 askerî darbesi sadece DP’ye ya da merhum Menderes’e yapılmış bir darbe değildi. Bu darbe en başta milletimize yapıldı ve daha da kötüsü sonraki darbelere örnek oldu, bahane oldu ve yol oldu. Bu bakımdan millet olarak bütün darbelere itiraz etmek gerekir. Bir darbenin başka bir darbeden sadece adı ve tarihi farklı olur. Hakka, hukuka ve adalete rağmen kim bir iş yaparsa yanlış yapmış olur.

Oğlu Ali Nesin’in sosyal medyada paylaştığı nota göre uzun yıllar 27 Mayıs 1960 darbesini savunan Aziz Nesin de ahir ömründe fikrini değiştirmiş ve 27 Mayıs darbesini eleştiren mesajlar vermiş. (facebook.com mesajı, erişim: 27 Mayıs 2017)

Keşke herkes yıllar sonra değil de en başında bütün darbelere itiraz etse. Türkiye bu noktaya ulaştığında darbeciler ve darbe heveslilerinin başarılı olması mümkün olmayacak. Hep birlikte darbeci anlayışın mağlûp olması için çalışalım.

Okunma Sayısı: 1667
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı