"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cehaletin ağır faturası

Faruk ÇAKIR
11 Eylül 2020, Cuma
Virüs salgını sonrası şartların değişeceği ve yeni bir dünya kurulacağı hep söylendi.

Ekonomik ve sosyal hayatta ciddî değişiklikler oldu, olmaya da devam ediyor. Kurulacağı tahmin edilen ‘yeni dünya’nın nasıl olacağını tahmin etmek kolay değil. 

Salgın en çok eğitimi etkilemiş görünüyor. Bir ay, iki ay derken bir dönem okullar kapalı kaldı. Bu gidişle ne zaman tam olarak açılacağı da bilinmiyor. Yüz yüze eğitimin riskli  olması dünya idarecilerini de düşündürüyor. İş dönüp dolaşıyor ve evlerin ‘okul’ gibi çocukları eğitebilmesinde düğümleniyor. Elbette bu da kolay değil. Muhtemelen  önümüzdeki günlerde bu mesele daha çok konuşulup tartışılacak.

Evlerin okul gibi olabilmesi biraz da cehaleti yenmiş olmakla irtibatlı değil mi? Elbette her ev bir yönüyle okuldur. Ama okul olabilmesi, çocukları daha iyi şekilde eğitebilmesi  velilerin bilgisiyle yakından ilgilidir. Tek başına o da yetmez. Veliler her sabah işe gidecekse, evlerimiz nasıl ‘okul’ olabilsin? 

Klinik Psikolog Alev Dumanoğlu, pandemi sürecini değerlendirdiği bir açıklamasında, “Hepimiz tek başımıza çocuklarımızın bakım ve eğitimini düşünmek yerine 3-4 aile bir araya gelebiliriz. Kendi imkânlarımızı ortaklaştırarak hem çocukların yalnız kalmasını önleyebilir, sağlıklı bir öğrenme ve gelişme ortamı oluşturabilir, hem de maddî manevî bakım ve eğitim yükünü aileler arasında paylaşarak hafifletebiliriz” demiş. 

İsabetli bir teklif, ama ne ölçüde yapılabilir? Türkiye’nin şartları 3-4 aileyi bir araya getirerek evlerin ‘okul’ olmasına müsait mi? Sosyal şartlar insanları o derece birbirinden  uzaklaştırdı ki, eğitim için bir araya gelmek dahi zorlaştı. 

Dumanoğlu’nun şu tesbitleri de mühim: “Pandemi sosyal ve ekonomik olarak hayatımıza bomba gibi düştü. Herkes için söylenebilecek ortak etki sanırım bu bilinmezliğin getirdiği kaygı ve yeni duruma göre hayatlarımızı yeniden yapılandırma ihtiyacı olabilir. Özellikle sağlık ve ekonomi konusunda kaygı çok artmış durumda. Ortaya çıkan bu kaygı durumu da bedensel, zihinsel ve psikososyal olarak insanları olumsuz yönde etkiliyor. 16 Mart’tan (2020) bu yana okullar kapalı, çocuklar evde. Çocukların bakımı ve eğitimi özellikle  çalışan aileler için büyük sorun. Aile içi çatışmalar, iletişim problemleri, uyku ve yeme bozuklukları belirgin düzeyde arttı.”

Öyle bir hale geldik ki, okulların kapalı olması ve çocukların evde olması artık bir problem olarak görülüyor. Çocukların evde olması, bilhassa ‘çalışan anne’ler için dert haline gelmiş. Bu durum, ilâve olarak aile içi çatışmalara da yol açmış. Acı, ama gerçek bu.

Eğitimi Türkiye’nin birinci gündemi haline getirir ve çareyi hep birlikte arayabilirsek ancak çıkış yolunu bulabiliriz.

Salgın, cehaletin en büyük düşman olduğunu anlatmış oldu. Tabiî anlayabilirsek...

Okunma Sayısı: 3716
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ata

    11.9.2020 14:51:43

    Evden sanal öğretim verilip diploma verilmeli. İstiyen okula gidip öğretim görmeli. Amma gavurun dininden sağlam bir sınav ve eleme sistemi de kurulmalı.

  • A. AYDIN

    11.9.2020 03:17:27

    Çocukların evde olması, bilhassa ‘çalışan anne’ler için dert haline gelmiş. Bu durum, ilâve olarak aile içi çatışmalara da yol açmış. 😶 Bu gerçeği fark ettiren Muhterem Yazarımıza teşekkür ederim. Konuya ben de "ezdadından" bakabilir miyim? 🙂 Ailenin dengesini bozanlar madem çözüm arıyorlarmış. "Seküler Mantık" kurallarını zinhar ihlal etmeden (yoksa çarpılırız!) Üstadın, İslamın ve bu yöndeki geleneğin çözüm önerilerini de dikkate alma gericiliğine (!) düşmeden bir çözüm bulmak istersek şunlar olabilir: En doğru şıkkı "ÇALIŞAN KAFALAR" nasılsa seçecektir: A) "Taşıyıcı Anne" misali bir de sigortalı ve sertifikalı "Bakıcı Anne" kiralamak. B) Annelere ücretli izin vermek. C) Ev nöbeti için babaları görevlendirmek. D) Babaların çalıştığı işyerlerinde çocuklar için oyun alanlar açtırmak ve onlara da bakmalarını sağlamak. Ben (B) şıkkı iyi diyorum. 🙂

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı