Virüs salgını sonrası şartların değişeceği ve yeni bir dünya kurulacağı hep söylendi.
Ekonomik ve sosyal hayatta ciddî değişiklikler oldu, olmaya da devam ediyor. Kurulacağı tahmin edilen ‘yeni dünya’nın nasıl olacağını tahmin etmek kolay değil.
Salgın en çok eğitimi etkilemiş görünüyor. Bir ay, iki ay derken bir dönem okullar kapalı kaldı. Bu gidişle ne zaman tam olarak açılacağı da bilinmiyor. Yüz yüze eğitimin riskli olması dünya idarecilerini de düşündürüyor. İş dönüp dolaşıyor ve evlerin ‘okul’ gibi çocukları eğitebilmesinde düğümleniyor. Elbette bu da kolay değil. Muhtemelen önümüzdeki günlerde bu mesele daha çok konuşulup tartışılacak.
Evlerin okul gibi olabilmesi biraz da cehaleti yenmiş olmakla irtibatlı değil mi? Elbette her ev bir yönüyle okuldur. Ama okul olabilmesi, çocukları daha iyi şekilde eğitebilmesi velilerin bilgisiyle yakından ilgilidir. Tek başına o da yetmez. Veliler her sabah işe gidecekse, evlerimiz nasıl ‘okul’ olabilsin?
Klinik Psikolog Alev Dumanoğlu, pandemi sürecini değerlendirdiği bir açıklamasında, “Hepimiz tek başımıza çocuklarımızın bakım ve eğitimini düşünmek yerine 3-4 aile bir araya gelebiliriz. Kendi imkânlarımızı ortaklaştırarak hem çocukların yalnız kalmasını önleyebilir, sağlıklı bir öğrenme ve gelişme ortamı oluşturabilir, hem de maddî manevî bakım ve eğitim yükünü aileler arasında paylaşarak hafifletebiliriz” demiş.
İsabetli bir teklif, ama ne ölçüde yapılabilir? Türkiye’nin şartları 3-4 aileyi bir araya getirerek evlerin ‘okul’ olmasına müsait mi? Sosyal şartlar insanları o derece birbirinden uzaklaştırdı ki, eğitim için bir araya gelmek dahi zorlaştı.
Dumanoğlu’nun şu tesbitleri de mühim: “Pandemi sosyal ve ekonomik olarak hayatımıza bomba gibi düştü. Herkes için söylenebilecek ortak etki sanırım bu bilinmezliğin getirdiği kaygı ve yeni duruma göre hayatlarımızı yeniden yapılandırma ihtiyacı olabilir. Özellikle sağlık ve ekonomi konusunda kaygı çok artmış durumda. Ortaya çıkan bu kaygı durumu da bedensel, zihinsel ve psikososyal olarak insanları olumsuz yönde etkiliyor. 16 Mart’tan (2020) bu yana okullar kapalı, çocuklar evde. Çocukların bakımı ve eğitimi özellikle çalışan aileler için büyük sorun. Aile içi çatışmalar, iletişim problemleri, uyku ve yeme bozuklukları belirgin düzeyde arttı.”
Öyle bir hale geldik ki, okulların kapalı olması ve çocukların evde olması artık bir problem olarak görülüyor. Çocukların evde olması, bilhassa ‘çalışan anne’ler için dert haline gelmiş. Bu durum, ilâve olarak aile içi çatışmalara da yol açmış. Acı, ama gerçek bu.
Eğitimi Türkiye’nin birinci gündemi haline getirir ve çareyi hep birlikte arayabilirsek ancak çıkış yolunu bulabiliriz.
Salgın, cehaletin en büyük düşman olduğunu anlatmış oldu. Tabiî anlayabilirsek...