"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cezaevlerindeki feci durum

Faruk ÇAKIR
21 Mayıs 2018, Pazartesi
Seçimler öncesi gündeme gelen meselelerden biri de kısmî af çıkartıp cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmaktır. Yine öyle oldu ve seçime sayılı günler kala “Af çıkar mı çıkmaz mı?” tartışması başladı.

Seçimden önce ya da sonra bir af kararının alınıp alınmayacağını elbette bilemeyiz. Fakat ‘af çıksın’ talebinin  MHP tarafından dile getirilmiş olması, bu talebin yabana atılmayacağını akla getiriyor. 

Ortada inkâr edilemez bir gerçek var: Cezaevlerinde tahminlerin üzerinde tutuklu ya da hükümlü var. Bu  durum Türkiye’de adalet sisteminin adil bir şekilde işlemediğini göstermez mi? Cezaevlerinde 2000 yılında 49 bin kişi varken, bugün bu rakam 230 bini aşmış durumda. ‘Suçlu’ ya da öyle görülenlerin sayısının bu  kadar artmış olması Türkiye’nin büyük dertlerinden biri değil mi?

“Adalet mülkün temelidir” kaidesi yabana atılabilecek bir tesbit değildir. Bir kişinin haksız yere bir gün dahi  cezaevinde kalması kabul edilemez. Bu bakımdan hızlı ve adil işleyen bir adalet sistemi ertelenemeyecek bir  ihtiyattır. Adalet sisteminin adil işlemediği yönünden umumî bir kanaat vardır. Keşke adalet terazisi hassas  tartsa ve hiç kimse haksız yere hapse girmese. 

MHP’nin ısrarla gündeme taşıdığı af meselesi cezaevlerinde olanlar ve yakınları nezdinde bir beklenti meydana getirir ve getirmiştir. Bu bakımdan böyle meseleleri dillendirmeden çok önce, dört başı mamur bir şekilde konuşulmasında fayda vardır. Eğer gerekiyorsa, idareciler buna karar verir ve varsa siyasî bedelini de öder. Ancak böyle bir mesele konuşuluyorsa gereğinin yapılması icap eder. Konuyu gündeme taşıyıp insanları beklenti içinde tutmak uygun değil.

Şunu da hatırlatmakta fayda var ki ‘devlet’ böyle bir karar alacaksa öncelikle ‘kendisine, devlete’ karşı işlenen kabahatleri affetmelidir. ‘Kader mahkûmu’ denilerek insanlara karşı fiilî suçlar işleyenleri affetmek yeni itirazlar doğurur. Böyle bir şey yapılmak isteniyorsa ‘mağdur’ların rızasını almak icap etmez mi?

Af talebini dile getiren MHP Lideri’nin açıklamasında şöyle denilmiş: “Bana gelen bilgiye göre aynı yatakta 3 vardiya uyuyorlar. Yani aynı yatakta 3 kişi 8’er saat sırayla uyuyorlar. Böyle bir ortam terörizm için çok önemli bir zemindir. Kullanılacak, istismar edilecek bir zemindir. Bu zemini işledikleri takdirde Türkiye, büyük bir felâkete sürüklenebilir. Gezi olaylarından çok daha korkunç ve çok daha gaddar olur. (...) Diğer ülkelerde de, Türkiye’de de geçmişte benzerleri yaşandı. Ranzalar, yatakhaneler yakıldı, gardiyanlar rehin alındı, ufak tefek suçu olanlar öldürüldü, topluma başka türlü mesajlar verilmek için onlar kişi işkence görür, eziyet eder. Cezaevi hayatı ve onun psikolojisi çok farklıdır. Bunu iyi düşünmek lâzım. Bizim  dikkat çekmek istediğimiz konu bu.” (Hürriyet, 18 Mayıs 2018)

Maalesef ülkemiz cezaevi sayısıyla övünür hale geldi. Cezaevlerinde kapasitenin üstünde insan olması ve hele hele bir yatağı 3 kişinin paylaşarak vardiyalı bir şekilde uyuması kabul edilebilir mi? Sadece bu bilgi bile hukuk sisteminin doğru işlemediğini ve cezaevlerindeki durumun iç açıcı olmadığını göstermez mi? Üstelik bu bilgi iktidarla ittifak kurmuş bir parti lideri tarafından ilân ediliyor. Bu tablo orta yerde olduğu halde kendimizi dünyaya anlatabilir miyiz?

Kusura bakılmasın, ama bir yatağı 3 tutuklu ya da mahkûmun paylaştığı cezaevlerinin olduğu bir ülke, ne  ekonomide, ne siyasette, ne de dış politikada büyük ülke olamaz. Bu mesele en önemli mesele olarak görülmeli ve mutlak surette çare bulunmalı vesselâm.

Okunma Sayısı: 13103
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Derya Alaca

    21.5.2018 19:36:03

    Hakli bir yaraya dokunmussunuz Faruk bey.bence kör gozlere göstermek lazim duyurmak lazim.sucsuz yere yatan garip gurebaya oluyo ne oluyosa.olsun medreseyi yusufiye der bize de sabretmek duser elbet.diken dolu bahceleri lalezar gulizar etmek gorev ise oda olur.hak arayisinada alkis tutar,dile getirdiginiz icin şukranlarimi sunarim.

  • HÜSEYİN İLHAN

    21.5.2018 14:35:14

    AF amma nasıl bir af olmalıdır. Mesela bir kişinin katlini yapmış,yaralamış sakat bırakmış,taciz ve tecavüz etmiş,hayatını altüst etmiş,kişinin malına zarar vermiş.Dolandırmış keyif çatmış ya da çatmamış olabilir. Kısaca ferde karşı işlenmiş suçların AF EDİLMESİ toplum ve cemiyette barışa değil haksızlıklara,sukunete değil,gerginliklere neden olur. AF elbette yerinde ve zamanında yapılmalıdır.SEÇİM ATMOSFERİNDE gündeme getirilen af iyiniyet olarak kabul edilemez.Hele hele suçu,suçun delil ve belgesi olmadan CADI AVI denilerek yapılan ZALİMLİĞİN,HAKSIZLIĞIN neticesinde hapislere tıkılan binlerce insan AF değil önce ADALET bekler ve ister.

  • Ali yilmaz

    21.5.2018 04:23:21

    Bahsi gecen kisiler veya koguslar sozde feto uyesi masum insanlar ve onlarin koguslaridir. Haklarinda ceza olmadan, iskence yapmak icin tutuklu yargilanan bu kisiler icin devlet bey af istemiyor. O tutuklu yargilanan sozde fetoculerin iceride kalmasini ama ceza almis digerlerinin cikmasini istiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı