"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cibali Baba(lar) ve Kambur(lar)

Faruk ÇAKIR
29 Ocak 2014, Çarşamba
Hikâye edilir ki, İstanbul’un fethini, “Cibali Baba” denilen ‘meczup bir veli” uzun süre engellemiş. Birbirinden farklı şekillerde anlatılan hikâyeler olsa da hadisenin özü şöyle:
(Fatih) Sultan Mehmed, Hz. Peygamber’in (asm) “Kostantıniyye (İstanbul) mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan; onu fetheden ordu ne güzel ordudur” müjdesine nail olmak için İstanbul’u kuşatır. Maddî ve manevî her türlü hazırlık yapılır, ‘son kuşatma’ bir türlü fetihle neticelenmez... Bu hadiseye bir mana veremeyen Sultan Fatih, hocası Akşemseddin Hazretlerine “Manevî bir engel mi var?” diye sorar.
Akşemseddin Hazretleri, manevî âlemde görür ki, Bizans tarafında bulunan bir meczup veli, surların yıkılması ve fethin nasip olması için atılan koca top mermilerini “Aman, gâvurcuklarıma dokunmayın” diyerek tesirsiz hâle getiriyor. Hatta bazı kaynaklarda, ‘meczup veli’nin top güllelerini tutup, Haliç’e attığı bile söylenir. Nihayet, Sultan Fatih ve hocası Akşemseddin, “Yâ Rab! Ya bizim canımızı al, ya da o mecnun velinin canını al ve fethi nasip et” diye duâ ederler. Sonunda, “mecnun veli/Cibali Baba”nın ruhu kabzedilir ve fetih müyesser olur...
Risale-i Nur’da bu hadiseden bahsedilirken şöyle denilmiş: “Bir zaman, ben bir kısım ehl-i dalâlete mühim bir vakitte kahr ile duâ ettim. Bedduâma karşı, müthiş bir kuvvet-i mâneviye çıktı. Hem duâmı geri çeviriyordu, hem beni men etti. Sonra gördüm ki, o kısım ehl-i dalâlet, hilâf-ı hak icraatında bir kuvve-i mâneviyenin teshilâtıyla arkasına aldığı halkı sürükleyip gidiyor, muvaffak oluyor. Yalnız cebirle değil, belki velâyet kuvvetinden gelen bir arzuyla imtizaç ettiği için, ehl-i imanın bir kısmı o arzuya kapılıp hoş görüyorlar, çok fena telâkki etmiyorlar. (...)
Sultan Mehmed Fatih’in zamanında hikâye edilen meşhur ve mânidar Cibali Baba kıssası nevinden olarak, bir kısım ehl-i velâyet, zâhiren muhakemeli ve âkıl görünürken, meczupturlar. Ve bir kısmı dahi, bazen sahvede ve daire-i akılda görünür, bazen aklın ve muhakemenin haricinde bir hale girer.” (Mektubat, Yirmi Altıncı Mektub, s. 328)
“Cibali Baba”lar olduğu gibi, “Kambur”lar da vardır. Bediüzzaman’ın talebelerinden Çaycı Emin Bey, hatıralarında bunu şöyle anlatır: “Bir gün beraber ikindi namazını kıldık. [Üstad,] Namazdan sonra tesbihatta iken: ‘Kambur, ben mi haklıyım, yoksa sen mi haklısın?’ diye birisine hitap ediyordu. Ben yine bir çok zamanlar olduğu gibi, hayretler içindeydim. Odasında benimle kendisinden başka kimse yoktu. Benim merakımı görünce, meseleyi şu şekilde izah etti: Onuncu Söz, haşir ve âhiret hakkındadır. Ben o eseri bir vakitler Barla’da yazıyordum (1927 senesi). Baktım o günlerde bir İslâm düşmanı, ıslâhı gayr-i kabil... Arefeye bir kaç gün vardı. Ben bedduâ ettim. Benim bedduâma karşılık bütün Hicaz velileri ve Hicaz’daki Kutb-u A’zam ise, onun ıslâhı için duâ ediyorlardı. Benim bedduâm ferdî kaldığı için iade edildi. Aradan uzun seneler geçti. Baktım, bu sene (1938-1939 senesi) bana nihayet hak verdiler. Ben halbuki bunun ıslâhının gayr-i kabil olduğunu biliyordum. Onlar nihayet bu sene başladılar bedduâ etmeye. Benim konuştuğum Kutb-u A’zam’dır; Mekke-i Mükerreme’dedir. Bütün Hicaz’la birlikte bedduâ etmeye başladı. Bana hak verdi. Ben de ona hitap ettim.” (Emin Çayırlı’nın [Çaycı Emin Bey] Hatıraları, Son Şahitler, cilt II/ s. 99)
Tabiî ki her dönemde “Cibali Baba”lar ve “Kambur”lar olabilir. Bugün de, yarın da bu hadiselerin benzerleri yaşanabilir. Gerek Cibali Baba’lar ve gerekse “Kambur”lara karşı hakta sebat etmeye ve duâya devam etmek gerekir. Er ya da geç, Cibali Baba’lar da, Kambur’lar da hakikatleri görür.
Cibali Baba’lar ve Kambur’ların olması, imtihanın çeşitlendiği ve aynı zamanda şiddetlendiğini de gösterir. Boşuna mı her namaz sonrası okunan tesbihatlarda, “ahirzaman fitnesi”nden Allah’a sığınılıyor?
Hâlihazırdaki Cibali Baba’ların ve Kambur’ların tez zamanda uyanmasını umut ediyor ve bunun için niyazda bulunuyoruz: Allah’ım, bizi böyle durumlara düşürme. Âmin.
Okunma Sayısı: 33409
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    29.1.2014 13:29:00

    Bu Cibali Babalar ve Kamburların dualarını etkisiz hale getirmek için daha kuvvetli dualar ile mukabele etmek lazımdır.Cibali babalar ve kamburlar mübarek insanlardır.Bugün bu vasıflarda olan insan varmı yokmu bilemiyorum.Bildiğim bir şey varsa, o da:Akıl,zihin tutukluğu,hafıza kaybı,ölçüsüzlük,dengesizlik ve orta çağın yadigarı olan hissililiktir.Geçmişi unutmak,bugünü doğru okumamaktır.Esen rüzgara göre yelken açmaktır.Risale-i Nur’un ilmi,siyasi ve içtima-i dusturlarını nazara almamaktır.İndi, arzu ve fikirlerle haraket etmektir.Semavi değil arzi düşünmektir.Böyle düşünenlerin içinde cibali baba ve kamburlar varmı yok mu meçhul!

  • ramazan tavşan

    29.1.2014 11:45:00

    Bu ümmet ne çektiyse sureti haktan görünenlerden çekti. Bunlardan da etrafımızda o kadar var ki, bazen ayırt etmek de zor oluyor, yıllar alabiliyor. Mevsimi geldiği zaman kimin hak , kimin sureti hak olduğu anlaşılabiliyor.   

  • İbrahim Cankat

    29.1.2014 09:51:00

    Mesele kim Akşemseddin kim Cibali baba meselesi. herkes diyor ki ben Akşemseddinim.

  • abdullah mutlu

    29.1.2014 07:10:00

    Sen de mi Brütüs! Adalet eşit miktarda zulüm uygulamak değil, değil mi efendim?Milletin 28 şubat karanlığından çıkmasında Allah’ın yardımına mazhar olmuş önderleri tarihte negatif rolleri üstlenmişlere teşbih adaletli mükalemeye münasip düşmedi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı