"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dolarla işimiz yok mu?

Faruk ÇAKIR
17 Ağustos 2018, Cuma 00:09
Döviz fiyatlarının yükselmesi de düşmesi de iş dünyasının istemediği bir durumdur. Onlar haklı olarak fiyatlarda istikrar isterler. Aksi halde gelecek planları yapıp işlerini yoluna koymaları kolay değil.

Dolar ya da benzeri para birimlerinin artması doğrudan değilse de dolaylı olarak milyonları ilgilendiriyor. Fakat siyasetçiler bu noktada bir söz oyunu yaparak “Sade vatandaşın dolarla molarla ne işi olur? Tasarrufunu TL ile yapsın ki döviz cinsleri değer kazanmasın” der. İlk bakışta haklı gibi görünen bu tavsiyenin Türkiye ve Dünya gerçekleriyle uyumlu olduğu söylenebilir mi? İstesek de istemesek de dolardaki ya da eurodaki artışlar 80 milyon vatandaşı doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiriyor. Çünkü bu döviz atakları vatandaşa zam olarak yansıyor.

Daha dün karşılaştığımız bir hadise ile bunu basitçe ifade etmek mümkün: Rize ve çevresindeki her üreticinin yakından bildiği ‘çay budaması’nda kullanılan değişik markalarda ‘çit biçme makineleri’ vardır. Bizim de kullandığımız bu makinalardan biri (Palmera, SLP600S) arızalandı. Çayeli merkezde bulunan servisine götürüp tamir ettirmek istedik. Servisteki usta hemen büyükçe ‘parça kataloğu’nu önüne aldı ve değişecek parçaları tesbit etti. Katalog belki de yıllar önce hazırlanmış, ama fiyatlar dolar üzerinden sabit... Söz konusu dolar olunca fiyat değişikliğine de gerek kalmıyor her halde. Neticede parçaların fiyatını dolar olarak hesapladı ve o günkü kurdan TL’ye çevirip tamir fiyatını bildirdi. Hemen itiraz ettik ve “Daha ucuz olmaz mı? Hiç değilse 20 TL indirim yapın” dedik. “Hayır, indirim yapamayız. Görüyorsun parça fiyatları dolar olarak zaten belli” dedi. Neticede neredeyse yeni bir makina fiyatına çay kesme motorunu tamir ettirdik. Meselâ bu arıza 20 gün önce meydana gelmiş olsaydı belki de 70 TL kârımız olacaktı. Bakın, dolardaki molardaki fiyat artışı bizi de nasıl da etkiledi? Dolayısıyla “Ben dolarla maaş almıyorum. Dolarla harcama yapmıyor. O halde dolardaki molardaki artış beni ilgilendirmez” demek gerçeği yansıtmıyor.

Tabiî ki bu vesileyle şunu da tartışmak durumundayız: Haklı olarak dışa bağımlılığı azaltmak için uçak, tank ve benzeri sanayi yatırımları yapmak istiyoruz. Peki, on binlerce adet satılan ve neredeyse her çay üreticisinin elinde olması gereken ‘çay budama makinaları’nın yerlisini niçin üretmiyoruz, üretemiyoruz? Peynir ekmek gibi satılan ve gerçekten de üretici için bir ihtiyaç olan bu makinaları üretmek çok mu zor? Uçak gemisi yapmaya talip olan sanayi siteleri bu makinaların benzerlerini yapamaz mı? Bu mesele kimin meselesi? Sadece bu makineleri satın almak için ne kadar döviz harcadığımızın hesabını yapan var mı? Üretimi nispeten zor olan büyük işlere girişmek yerine işe bu noktalardan başlamak çok daha isabetli olmaz mı?

Yeri gelmişken bir defa daha hatırlatalım ki sadece uçak ya da ‘çay kesme motoru’ için değil, ‘odun’ için dahi dövize ihtiyaç duyuyoruz ve döviz harcıyoruz! Evet, Türkiye’de pahalı olan sade” döviz, benzin ya da teknoloji ürünleri değil. Bunun yanında ‘odun’ diyebileceğimiz ‘ağaç ve ağaç ürünleri’ de dünya fiyatlarının çok üstünde. Haydi, cep telefonu ya da ‘motor’ ithal etmeyi kendimize izah edebildik. Ağaç ve odun ithal etmeyi nasıl kendimize yediriyoruz, kendimize izah edebiliyoruz?

“En pahalı odun Türkiye’de” tesbitine itiraz edenler olabilir. Ama unutmasınlar ki bu tesbit bize değil, işin ehline, üreticisine ait. Bakınız, Kastamonu Entegre GEO’su Haluk Yıldız, sektörde bazı firmaların yüzde 60-70’lere varan oranlarda ithal odunla çalıştığı bilgisini de verip şöyle demiş: “Odun fiyatlarımız Avrupa’daki fiyatların iki misli, Rusya-Ukrayna-Amerika gibi ülkelerden 3 misli daha pahalıdır. İç pazarda dünyanın en pahalı ağacını kullanıyoruz. Türkiye’de ağaç fiyatları ton başına 90-100 dolar civarında. Benzer ağaçlar ABD’de 25 dolar, Rusya’da 25-30 dolar, Avrupa’da ise 50-70 dolar dolayında.“ (Konuşan: Ece Ceyhun, Dünya g. 29 Mart 2016)

Diğer işleri bırakalım ve bol miktarda ‘odun’ yetiştirelim bari...

Okunma Sayısı: 2626
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı