"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünyanın görmediği acı

Faruk ÇAKIR
22 Haziran 2016, Çarşamba
Herkes barış istediğini söylüyor, ama bu sözler ve söylemler fiillerle, icraatlarla, atılan adımlarla destekleniyor mu?

Birleşmiş Milletler’in raporuna göre dünyada her bir dakikada 24 kişi evini terk etmek durumunda kalıyormuş. Böyle bir dünyanın huzura kavuşması mümkün olabilir mi?

Hemen ifade edelim ki acı gerçekleri ortaya koyan raporlar açıklayan BM’nin de bu tablodan dolayı sorumluluğu var. Dünya barışını temin etme iddiasıyla yola çıkan BM ve dolayısıyla dünyayı idare eden liderler, vazifelerin tam olarak yapmış olsa bunca insan evinden ve yurdundan uzaklaşmak mecburiyetinde kalır mıydı?

Dünyanın görmek istemediği acı gerçeği yeniden gündeme taşıyan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), geçen yıl 5 milyondan fazla kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını ve zorla yerlerinden edilenlerin sayısının her yıl arttığını açıklamış. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği evlerini terk etmek zorunda kalan kişi sayısının 65,3 milyona ulaştığını da duyurmuş. (Cihan bülteni, 20 Haziran 2016)

‘Dünya Mülteciler Günü’ sebebiyle yayımlanan Küresel Eğilimler Raporunda savaşlar, çatışma, zulüm, şiddet ve insan hakları ihlâlleri nedeniyle 2015 yılında dünya genelinde zorla yerinden edilenlerin sayısının en yüksek seviyelere ulaştığına dikkati çekilmiş. Raporda yer alan bilgilere göre, 2015 yılında evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı bir önceki yıla göre 5,8 milyon kişi artmış. Maalesef her savaş  ve krizde olduğu gibi yine çocuklar mağdur.  Evinden uzaklaşmak mecburiyetinde kalanların yarısını çocuklar oluşturuyor. Dünya genelinde yerinden edilenler bir araya gelse dünyanın en büyük 21. ülkesini kurabilirmiş.

Dünya genelinde evlerini terk etmek zorunda kalan 65 milyondan fazla kişinin 40 milyonu kendi ülkesinde yer değiştirmek durumunda kalırken, 21 milyon kişi de mülteci konumuna düşmüş. Dünyanın önünde böyle bir tablo varken nutukların, ekonomik zenginliğin, teknolojik gelişmenin bir anlamı olabilir mi?

Evet, dünya küçük bir köy haline geldi. Kilometrelerce uzaktaki bir hadiseden canlı yayınlarla haberdar oluyoruz. Uzaya çıkıp deniz altlarında keşiflere imza atılıyor. DNA’nın şifresi çözülüp yeni yıldızlar keşfediyoruz. Bunları yapmak elbette önemli, ama bu keşifler, bu gelişmeler insanlığın en acı tablosunu, yerinden yurdundan edilen insanların sıkıntısını ortadan kaldırabiliyor mu?

Kendi ülkemiz ve insanımız için istediğimiz iyilikleri başka insanlar ve ülkeler için de istemedikçe bu yarayı tedavi etmek kolay değil. İyilikleri ve güzellikleri bütün insanlık için talep etmek durumundayız. “Ben keyif süreyim, başkası mülteci olsun bana ne” anlayışı insanî bir anlayış olamaz. Liderler ve ülkeler iyilikleri ve zenginlikleri bütün insanlık için istediği gün hiç kimse yerinden ve yurdundan uzaklaşmak durumunda kalmaz.

Başka adımlar ancak geçici çare olabilir. BM üyesi olan ve dünyanın dertlerine çare arayışı iddiasında bulunan ülkelerin yöneticileri bunu görmeli.

Okunma Sayısı: 1373
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı