İyi, bilgili, ehil öğretmen yetiştirmeden atılan her eğitim adımı neticesiz kalmaya mahkûmdur. Ehil öğretmenlerin vazife yaptığı bir sistemde, okul binaları eski dahi olsa iyi öğrenciler yetişir.

Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da “Lisede ne yaptık?” temalı Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısında öğretmen yetiştirmeye özellikle dikkat çekmiş. Ankara’daki toplantıda konuşan Bakan Selçuk, “Ortaöğretim tasarımıyla ilgili çalışmayı sadece bir ders çizelgesi olarak görmek elbette mümkün değil. Bu Türkiye’nin bir gelecek projesi, bir ekonomi projesi, bir sosyal hayat projesi” demiş.

Çalışmalarını yaparken, önemsedikleri birçok konu olduğunu ifade eden Selçuk, öğretmen eğitimine çok büyük yatırım yaptıklarını, çünkü böyle bir sistemi ortaya koyabilmenin öğretmene bağlı olduğunu, eğer öğretmen eğitimi hakkıyla yapılmazsa böyle bir sistemi sürdürmenin çok mümkün olmadığını hatırlatmış.

Uygulamanın nasıl olacağını bilemeyiz, ama Bakan Ziya Selçuk öğretmen eğitimi konusundaki tesbitlerini şöyle özetlemiş: “Sınıfta öğretmen arkadaşlarımızı güçlendirmeden yine bu tasarımın işlemesi, hayata geçmesi mümkün değil. Bunun için de bir takım çalışmalar var. Önümüzdeki haftalarda, aylarda bunları da paylaşmamız söz konusu. Biz bu tasarımı yaparken, katılımı çok önemsedik. Çünkü bu tek başına bir akademik tasarım değil. Yüzlerce öğrencimizin, öğretmenimizin, okul yöneticimizin ve akademisyenlerin, uluslar arası bir takım uzmanların desteğiyle, bütün bunları birleştirerek, çok yüksek bir katılımla bir yere varmaya çalıştık. Çünkü sadece benim kişisel deneyimlerim ve arkadaşlarımın tecrübeleri yetmez bu işe. Toplumun paydaşlarının tamamının görüşlerinin dikkate aldığı bir bakış açısına ihtiyacımız var. Biz bir deneme tahtasıyla ilgilenmiyoruz. Bilimsel metotlarla, tekniklerle ‘neyi, nasıl yapabilirizin’ peşinde bulunuyoruz.” 

Gerçekten “Toplumun paydaşlarının tamamının görüşleri” alındıysa iyi neticelere ulaşılabilir. Fakat bunun arzu edilen nisbette yapılabildiğini söylemek zor görünüyor. Eğer böyle geniş bir görüş alma çalışması 

yapıldıysa bildirilen görüşler kamuoyu ile paylaşıldı mı? Paylaşılmış olsa medyada yer almış olması gerekmez miydi?

Yıllar çok hızlı geçiyor. Bugün okula giden öğrenciler 2030’lardan sonra söz sahibi olacak. Dolayısıyla o günlerin düşünülerek plan ve proje hazırlanmış olması elbette isabetli olur. Kısa dönemli çalışmalar yerine 10 yıllık, 50 yıllık 100 yıllık planlar yapabilmek lâzım.

Millî Eğitim Bakanı Selçuk’un dikkat çektiği bir nokta daha var. Şöyle demiş: “Eğitim ekonominin ve  demokrasinin ayrılmaz bir kurumsal parçasıdır. O sebeple yaptığımız eğitimin ekonomiyle bağlantısının ne olduğunu son derece önemsiyoruz ve öğretmenlerimizin sorusu da bu açıdan çok önemli. Diyorlar ki ‘Neden dünyadaki gelişmiş dediğimiz birçok ülkenin liselerinde, ortaöğretim kurumlarında, 5-6-7 ders var da neden bizde 16-17 ders var’ sorusunu sorduklarında bunun bir cevabının olması gerekiyor.”      

“Eğitimin demokrasinin ayrılmaz bir parçası” olduğunun kabulü mühimdir. Ders kitapları bu anlayışla hazırlanırsa çocuklarımız ve gençlerimiz gerek anlamda bir eğitim almış olur ve mezun olduklarında da millete faydalı işlere imza atabilirler.

Tabiî ki “öğretmenleri eğitmek”ten bahsederken onları “kirayı nasıl ödeyeceğim” gibi düşüncelerden de kurtarmak lâzım.