"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ekran yarası

Faruk ÇAKIR
15 Kasım 2019, Cuma 00:07
Ailelerin en büyük imtihanlarından biri de kısaca ‘sanal âlem’ diye isimlendirilen televizyon ve internet dünyasıdır.

En küçükten en büyüğü kadar insanları kendisine bağlayan bu âlem, gerçek âlemden uzaklaşmamıza da yol açıyor. TV ve internet alışkanlığının kötü olduğunu hepimiz kabul ediyoruz, ama yine de kendimizi bu tuzaklardan uzak tutmakta zorlanıyoruz.

Çocuk/genç ve yetişkin psikiyatristi olan Prof. Dr. Yankı Yazgan, 3 yaş üzeri çocuklar için günde bir saati geçen ekran görüntülerinin sakıncalı olduğuna dikkat çekmiş. Peki, acaba Türkiye’de 3 yaş üzeri çocukların kaç saati ekran karşısında geçiyor? 3 yaştan bahsediyoruz, ama fiilî gerçeği de görmek gerekirse, çocukların ‘ekran’la tanışma yaşı artık aylarla ifade edilebilir. 3 yaşın altında olup da neredeyse günün yarısını ekran karşısında geçiren çocuklarımız yok mu? Ekranla doğup, ekranla büyüyen bu çocukların ilerleyen yaşlardaki hal ve tavırlarını hesap edebilir miyiz?

Bu mesele hepimizi çok yakından ilgilendiriyor. Bu bakımdan öncelikli gündem maddesi olarak masamızda durmalı ve zararı en aza indirmenin yollarını aramalıyız. “Sen de ekran bağımlısı oldun. Ben de ekran bağımlısı oldum” tartışmasını erteleyip, bu umumî musîbete karşı birlikte çare aramak  durumundayız. 

Prof. Dr. Yankı Yazgan, okula başlama yaşı ile ilgili tartışmalar üzerine de şöyle demiş: “72 aydan önce okula başlangıç gibi faktörler dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu riskini arttırıyor. Okul öncesi  eğitim almamış bir çocuğun 72 aydan önce okula başlaması dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorununa yol açabiliyor. Okul öncesi ideal eğitim yaşı 3 yaştır. Çocuklardaki aşırı hareketlilik hali ilgi ve ilişki ihtiyacından kaynaklanır. Anne, babalar çocuklarına ilgi ve ilişki ihtiyacını karşılayacak zaman ve  konsantrasyonu verdiğinde birçok çocuğun ekran peşinde olmadığını görürsünüz.”

Çocuk eğitiminde düşülen hatalardan biri de ‘özgürlük’ konusunu yanlış yorumlamaktır. Prof. Dr. Yazgan’ın bu noktadaki tesbiti de şöyle: “Çocuk yetiştirirken, özgürlük ile başıboşluk kavramı karıştırılıyor. Özgürlük sorumluluk ölçüsünde kullanılabilen bir insan hakkıdır. Diğer yandan birçok aile çocuğunun canının istediğini yapmasını özgürlük olarak görüyor. Özgürlük, canımızın istediğini yapma değil, canımızın istemediğini seçme hakkıdır. Zor bir işi gönüllü yapmak insana özgürlük ve başarı duygusu verir. Zahmetli işleri yapamayız, ancak yaşamımızda sınırlar olduğunda öğreniyoruz.” (Milliyet, 10 Kasım 2019)

Muhtemelen önümüzdeki yıllarda bu meseleler gündemi daha fazla meşgul edecektir. O halde yara daha fazla derine inmeden çare arayışına başlamak icap eder. TV’lerden korunmaya çalışırken TV’leri mumla aratacak yeni tehlikeler ortaya çıktı. Bu alışkanlık daha fazla yayılma istidadı gösterdiğine göre çare arayışları da daha planlı ve kararlı bir şekilde devam etmeli. Aile ve okul birlikte hareket edebilirse bu fırtına savuşturulabilir.

Eğitim sisteminin bu tehlikelerle baş edebilecek şekilde yenilenmesi gerekir. Hadiseler ailede başka, okulda başka anlatılmaya devam ederse maalesef ‘ekran yarası’ derinleşir. Türkiye’yi idare edenlerin ‘ekran yarası’nı görmesi ve çareler konusuna yoğunlaşması hepimizin talebidir vesselâm.

Okunma Sayısı: 2056
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı